Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Güzel şeyler olacak…

Güzel şeyler olacak…
 

Netten alıntı.


Birkaç gündür sol gözüm seğirip duruyor. Engel olamıyorum gözüme kendi kendine atıp duruyor. Pozitif düşünmeye çalışıp güzel şeyler olacak bu göz ondan atıyor diyorum ama dikkatimi hiçbir şeyde toplayamıyorum. Anlatılanı anlamıyorum, dolmuşta ineceğim durağı kaçırıyorum. Eşyalarımı kaybediyorum. Olur olmaz yerde aklımdan ne geçiyorsa artık gözlerim ıslanıveriyor. 

Gecenin bir vakti uyanıp oturuyorum yatağın içinde. Rüzgar kapının aralıklarından geçip evin içinde korkunç sesler çıkarıyor. Balkonda bir ağacın gölgesi sallanıp duruyor. Pencereyi açayım biraz hava alayım diyorum. Çerçeve elimde kalıyor.Yok canım önemli değil deyip pencereyi takmaya çalışıyorum. Başarıyorum. Kısa bir sevinç doluyor içime, kapattım ya pencereyi. 

Hava çok soğuk. Elektrik sobasıyla kışı geçiririm sandım ama olacak gibi değil. Nihayet kendime bir odun sobası aldım. Sabah sobayı kurdum. Bacayı kontrol et, bir gazete yak eğer alevi çekiyorsa sobayı kur dediler, öyle yaptım. İşe gidip geleyim dönüşte sobayı yakarım diye düşündüm , o hevesle çocuklarla eğlenerek güzel ders işledim. Ders bitiminde kestane alayım sobanın üstünde pişiririm diye hayal kurdum. Hatta sobanın üstünde çaydanlık cızırtısnı bile işittim. Artık akşam olunca sıcak sobanın başında kendimi hayal ettim, keyiflendim. 

Annemden öğrendiğim gibi yaptım. En alta gazete, üste çalı çıpı, onun üstüne tutuşacak cinsten ince odun parçaları, yanlara kalın odunlar. Tutuşturdum bir kağıt attım içine. Ama nafile duman olduğu gibi geri geliyor. Tekrar deniyorum , sobanım altında ki havalandırma gözleri de açık ama neden evin içi dumanla doldu. Buna rağmen gene sobayı yakmaya çalışıyorum odunları tutuşturmayı başarıyorum ama odanın içi duman doluyor. Şimdi söndürmeye çalışmam gerekecek. Sobanın kovasını dışarı alıp biraz su sıçratıyorum sönmesi için. Ama evde göz gözü görmüyor, hatta gözlerim yanıyor. Boruları çıkartıyorum, umarım bacanın tıkanıklığını çatıya çıkmadan halledebilirim. Yoksa işim çok zor. Bahçeden uzun bir ağaç dalı bulup bacayı temizlemeye çalışıyorum. Odaya öyle bir kurum doluyor ki, sanki her yer kapkara kurum oldu.Neyse buna takılmayıp bacanın temizlendiğine sevinmeliyim. Seviniyorum. Elektrik süpürgesini çalıştırıyorum. O da ne, süpürge tek bir çöpü bile çekmiyor, bozulmuş.Tekrar tekrar deniyorum nafile, çalışmıyor. Neyse el süpürgesi ile hallediyorum kurumları ama halıyı silmek gerekecek. Neyse canım halıda temizlenmiş olur böylece. Bu gece yakmayacağım sobayı yarın sabaha kalsın.Ne yapalım girerim yorganın içine kendi ısımla ısınırım. Ama burnum üşüyor. 

Gözüm hala seğiriyor.Yok yok güzel şeyler olacak, çünkü sol gözüm seğiriyor… 

Sabah uyandığımda, bankaya gitmeliyim diyorum umarım param yatmıştır. Dolmuşa bineceğim, cüzdanıma bakıyorum 1 lira para var. Arıyorum çantamın tüm gözlerini, ceplerimi yok. Neyse otobüse bineyim bari diyorum. Otobüs kartım dolumuydu acaba, doluydu canım, yeni doldurmuştum. 45 dakika bekliyorum, düşünceden düşünceye geçiyorum. Denize bakarak rahatlamaya çalışıyorum. Neyse bankamatiğe gittiğimde birde bakıyorum ki param yatmış. Aman nasıl seviniyorum nasıl. O sevinçle kartı bankamatikte unutup gidiyorum. 0n dakika geçmeden aklıma geliyor, bankaya dönüyorum. Şükürler olsun ki kartımı birisi bulmuş banka şubesine bırakmış, kimliğimi gösterip kartı geri alıyorum. Dememiş miydim iyi şeyler olacak diye, oldu işte kartımı kaybetmeden buldum. 

Artık sobayı yakabilirim.Tekrar soba kovasını doldurdum, yakıyorum. Oh, baca ne güzel çekiyor. Çıtır çıtır yanıyor odunlar. Soba başında okuyacağım dergileri hazırlayıp, koltuğa kuruluyorum. Gözlüğüm, gözlüğüm nerede? Gene telaşlanıyorum. Çantamın bütün gözlerini boşaltıyorum. Yok gözlük. Konsolun üstüne, bilgisayar masasına, koltuk minderlerinin arasına, hatta buzdolabına bile bakıyorum yok gözlük. Ama yeter artık ağladım ağlayacağım. Hem de bağıra çağıra. O sırada kızım giriyor içeri. Bütün bu yaşadıklarımdan hiç haberi yokmuş gibi’’ Anneciğim bu günlerde hiç olumlu cümle kurmuyorsun, farkında mısın’’ diyor. Ben terliğimi çıkarıp, şimdi ben sana olumlu cümle kuracağım diyorum, fırlayıp çıkıyor odadan. Peşinden koşacak gücüm yok, külçe gibi çöküyorum koltuğa. Başlıyorum yüksek sesle düşünmeye. Kendi kaybetme Leyla, her şeyi kaybedebilirsin tamam, ama kendini kaybetme… 

Sol gözüm hala seğiriyor. Güzel şeyler olacak biliyorum… 

Leylim 

10.01.2011 

 
Toplam blog
: 105
: 670
Kayıt tarihi
: 18.10.07
 
 

Karlı bir kış günü, yaşam denilen bu yola düşmüşüm. Yürümüş yürümüş de bir arpa boyu yol alamamış..