Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mayıs '07

 
Kategori
Mizah
 

Güzel ülkemin güzel insanları

Güzel ülkemin güzel insanları
 

Bir TV Kanalında yarışma Programı izliyorum. Genç bir yarışmacı şarkısını söylemiş şu anda ağlıyor. Şarkıyı dinleyemedim. Televizyonumu bu kanala yönlerdiğimde herkesin gözü iki çeşme olmuş, su değil ama yaş akıtıyorlar. Hüngür de hüngür... Ağlamasının sebebini merak ettim. Annesi küçük yaşta sokağa bırakmış... Acıklı bir yaşam hikayesi var ama şimdi ekranlarda ve şarkıcı olmak istiyor.

Jürideki bayanlardan biri,
- Sana, '' gel biraz şehri dolaşım'' dediklerinde, sen ''otelden dışarı çıkmam, sırtım ilk defa yatak gördü'', demişsin, doğru mu?

Yarışmacı cevap veremiyor, çünkü meşgul. İş filân yapmıyor. Şarkısını da ben bu kanala geçmeden söyleyip bitirmiş. Peki ne yapıyor? Ağlıyor yarışmacı, hem de elindeki mendili sırılsıklam yapacak kadar gözyaşı akıtarak.

Eee... Buna yürek dayanır mı? Jüri üyesi hanımın yüreği hiç dayanmıyor.

Bazı insanlar vardır, iki işi bir arada yapamazlar. Meselâ yürürken sakız çiğneyemez, Şarkı söylerken dans edemez, ölürken ''ben gidiyorum'' diyemez, konuşurken dinleyemez... Uzar da gider.

Buna karşın bazıları vardır, yürürken balon çıkararak, hatta bu balonu patlatarak sakız çiğner. Şarkı söylerken dansın âlâsını eder ki Maykıl Ceksın (Michael Jackson) bile kaykılır kalır hayretten.

Bazıları da öyle beceriklidir ki ölürken ''ben gidiyorum, hakkınızı helâl edin'' der ve bu arada çabucak ''kimseye bir mok bırakmadığını, tüm mal varlığını 'Mehmetçik Vakfı'na bağışladığını'' söyler, bu sözlerden sonra bayılan yakınlarına bakarak anlamlı bir şekilde gülümser ve hatta Azrail Aleyhisselâm'a selâm bile verir. ''Hadi artk canımı alabilirsin'' diye son cümlesini söyler. Bu kadar işi aynı anda yapabilen bu insanlar, ölmeden önce de çok becerikli ve hareketli yaşam sürmüş nadir vatan evlâtlarıdır.

Konu nereden buraya geldi? Jüri üyesi hanımın iki işi bir arada yapabilme özelliğini anlatacaktım. Hem ağlıyor hem de konuşuyor. Yan gözle de monitöre bakıyor ama pek belli etmiyor.

- Hiç merak etme, ... ablan da arkanda. Her zaman seni destekleyeceğim ve yardım edeceğim, vs...

La havle vela kuvvete... Ya sabır... Ve de Es tepe tapa püf... Kem gözlere şiş... Bu ne ya? Bir yarışma mı, şaklabanlık mı? Ben yazarsam ne olduğunu, editörler yazımı onaylamazlar. Ama siz istediğiniz gibi düşünürseniz, ''Düşünce Özgürlüğü'' çerçevesinde bir sakıncası yoktur.

Diğer jüri üyelerinin, gözyaşları arasında yaptıkları konuşmaları, Emrah'ın annesinin telefonla katılarak, ağlayan şarkıcı adayımız yarışmacıya nasıl destek verdiğini yazsam, çok uzayacak. Aynı mürailikler, deyip geçeceğim.

Televizyon kameraları karşısında, basının önünde insanlarımız o kadar yardımsever ki, anlatamam. Gidin bu yardımsever görüntü verenlerin yanına, derdinizi anlatmaya çalışın bakalım dinlerler mi? Korumaları yanlarına yaklaştırmaz. Ama halkı aldatmak, ''iyi insan'' görüntüsü vermek için edemeyecekleri vaat yoktur. Sonra ara da bulursun.

Bu ülkenin yöneticileri, sosyal kurumları yok mudur? Seçimlerde oy kapmak için kapı kapı dolaşan ve erzak dağıtan kadın kolları görevlileri de var. Birçok parti bu yöntemi kullanıyor seçim zamanı. Ama yardıma muhtaç insanlar konusunda müracaat edilebilecek çok az makam var. Bu arada bazı belediyelerimizi ve gerçekten yardım eden sivil toplum örgütlerini tenzih ederim. Devletin de yardım eden makamları var ama pek az. Problemi olan vatandaşlar niye devletimizin yetkili bir kurumuna gitmiyor da, TV kanallarına koşuyor.

Halk birçok sunucuyu 'Yardım Meleği'' olarak görüyor. Sarılıyor telefonlara 'Mehmet Ali Bey, n'olur yardım edin, çok ihtiyacım var bu arabaya...'', ''Seda Apla seni ailecene seni çok seviyok. Faks bilem gönderdik cevap alamadık. N'olur bize yardım et.'' Bu cümleleri TV seyreden herkes biliyor. Ben bu cümlelerden çok sıkılıyorum. Sizler ne düşünüyorsunuz bilmiyorum. Ama ben çok rahatsız oluyorum. Devletimizin rencide edildiğini düşünüyorum.

TV kanallarında ağlayan, üç kuruşuk reyting uğruna aşağılanan ama bunun farkında olmayan medyatik insanlarımızı görmek istemiyorum. Bir meslek sahibi olmak için, TV kanallarında o yarışma senin, bu yarışma benim dolaşan vatandaşlarımız beni üzüyor. Bu yarışma programlarını ve benzerlerini zevk almak, bir şeyler öğrenmek, hoşça vakit geçirmek için seyrediyoruz, üzülmek için değil.

Şarkı yarışmasına katılan genç yarışmacıya gösterilen bu ilgi beni niye üzdü ve bu yazıyı yazmama sebep oldu biliyor musunuz? Ben bunların çoğunun samimiyetine inanmıyorum. Yardım isteyenin de, vaat edenin de... Memleketimizde o kadar insan var ki yardıma muhtaç. Taşıma su ile değirmen dönmez. İnsanlara yardım etmek için eğitime, meslek okullarına önem vermeliyiz. İlköğretim okullarında ilâhi ağırlıklı eğitim alan çocuklarımız büyünce böyle yarışmalara katılmakta buluyorlar çareyi. Öğrendikleri ilâhileri de unutuyorlar ortamın değişikliğinden.

Çocuklarımızın daha iyi eğitilmeleri, sosyal devletin daha sosyal olması, yarınlarımızın ışıldaması dileğiyle!
Bu yazımı da ''Kara mizah'' olarak değerlendirmenizi rica ediyorum.

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..