Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '16

 
Kategori
Öykü
 

Güzelçamlı sahillerinde

Aylardan Eylül. Güzelçamlı deniz kıyısı…

 

            Yazları dalgalı olan deniz her nedense sonbahara girdiğimizde durulmaya başlıyor. Güneş etkisini biraz kaybetmiş ancak deniz suyu çok sıcak. Sakin bir Pazar günü…

 

            Kumsalda şezlonglarında güneşlenen, özel sandalyelerinde oturan, kumlara uzanıp yatan, Ege’nin mavi sularına girip serinleyen insanlar…

 

            Kimisi bebek arabasında çocuğunu uyutuyor, kimisi kum üzerinde voleybol oynuyor, kimisi arkadaşlarıyla sohbet edip birasını yudumluyor, kimisi de radyosunu açmış kıyıya hafifçe vuran dalga sesleri arasında müzik dinliyor…

 

            Çamurdan kule yapan çocuklar, deniz kıyısında bile roman okuyan kitapseverler, yürüyüşe çıkan insanlar; midye, mısır, simit, pamuk helva satan satıcılar, bisiklet süren gençler, kanolara binen sporseverler, duş alan ve kabinlere giren tatilciler…

 

            Burası Güzelçamlı sahili. Karşıda Sisam adası, uçsuz bucaksız denizde ilerleyen tekneler, uzaklardaki kıyı şeridinden görünen oteller, sahil site evleri…Kıyıdan görünen Milli Park’ın yemyeşil dağları, güzel çam ağaçlarıyla dolu sivri sivri tepeler, yeni yeni oluşturulmuş rüzgâr gülleri… Kıyıda palmiye ağaçları, insanların dinlendikleri, konken oynadıkları kafeteryalar, bahçeli bahçeli tripleks evler…

 

            Güzelçamlı, cennetten bir parça sanki. Eski Kuşadası’nın bir hali var burada. Kafa dinlemek için birebir. Tam da emeklilere göre…

 

            Denize girme açısından en çok sevdiğim kıyı Güzelçamlı kıyıları. Kumlu deniz, uçsuz bucaksız sahil; güneşin, havanın, doğanın buluştuğu yer…

 

            -Simitçiiii! Taze simiiit!

 

            El işaretimizi simitçi gördü, yanımıza geldi.

 

            Değişik değişik simitlerden birer tane aldık. İzmir gevreği, Aydın simiti, paskalya…

 

            -Satışlar nasıl?

 

            -Pek iyi değil abi!

 

            -Bu sene işler zayıf galiba?

 

            -Evet abi, bu yıl az insan geldi.

 

            -Sen Güzelçamlıdan mı, Davutlardan mısın?

 

            -Aydından geldim abi.

 

            Çoğu insan geçimini sağlamak için emek sarfetmek, çalışmak, koşturmak zorunda. Simitçi, kıyıyı dolaşmak için yanımızdan uzaklaşıyor.

 

            Her deniz mevsimi buraya geliriz. Suya girdikten sonra acıkır, araba termosundan çıkardığımız börek, çörek, meyve suyu, kavun, karpuz, üzüm, erik, şeftali gibi yiyecek ve içeceklerle karnımızı doyururuz. Şemsiyemizin gölgesinde portatif sandalye üzerinde oturup küçük radyomdan müzik dinler, kitabımı okurum.

 

            Akşam olmaya başlayınca toparlanır, Güzelçamlı akşam pazarına uğrarız. Pazarda biraz dolaştıktan sonra Kuşadası’na, evimize yollanırız.

 

            Ege’nin çocuğu olmak, Kuşadası’nda oturmak, Güzelçamlı’da denize girmek, cennet yurdumuzda yaşamak, eğlenmek, tatil yapmak ne güzel…

 

            Akşamüzeri bir çay bahçesinde dinlenirken karşı kıyıdaki Samos dağlarından güneşin batışını seyrettik.

 

            Denize girenler sahili terk ederken yerlerini ellerinde oltalarıyla balık avlamaya gelenler alıyordu. Kadınlar elişi sergilerini kaldırımlara dizerlerken, Güzelçamlı sakinleri küçük çocuklarını oyun parklarına götürüyorlardı. Restoranların ışıkları yanmış, müşterileri yerlerini yavaş yavaş almaya başlamışlardı.

 

            Gece olduğunda Güzelçamlı’dan Kuşadası’na kadar kıyı şeridine baktığımızda ışıklar

deniz kıyısına adeta inci gibi dizilmişlerdi.

 
Toplam blog
: 137
: 158
Kayıt tarihi
: 09.03.14
 
 

1958 yılında Söke'de doğdum. Esnaf çocuğu olarak ilk, orta ve lise eğitimimi Aydın ili Söke ilçes..