Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Güzelliğinle uyu anam!

Güzelliğinle uyu anam!
 

çok severdin kokusunu...


Anam;

O. Veli diye bir şair vardı hani, çocukken kitaplarını elimde sık gördüğün Hani gece lambam bile olmadığından, ablam rahatsız oluyor diye odanın ışığını açamazdım da geceleri.. Bir mum yakıp başucuma gece lambası niyetine; mum ışığında okurdum şiirlerini. Hani senin de mum ışığında okumaya çalıştığım için ‘’Gözlerin bozulacak be kızım! Gündüz gözüyle okursun, bırak artık’’ diye çıkıştığın gecelerde elimden bırakamadıklarımdan!

Ne der bir şiirinde bilir misin anam?

‘’Ağlasam, sesimi duyar mısınız mısralarımda?

Dokunabilir misiniz gözyaşlarıma ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,

Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu,

Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var biliyorum,

Her şeyi söylemek mümkün.

Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;

ANLATAMIYORUM.’’ der büyük üstat!

’’ Var mıdır bu sözler üste söylemeye söz’’ diye düşündürtürdü bu şiir bana hep ama üstüne olmasa bile, bu sözlerden ötürü söylenecekler çokmuş be anam!

İşte ben de ‘’garip’’ şair O.Veli gibi hissettiğimi fark ediyorum sık sık! Yetmiyor sözler duyguları dillendirmeye! Anlatmaya, tarif etmeye, şiddetini aktarmaya yetmiyor, yetemiyor. Kifayetsiz kalıyor torbamızdaki bütün kelimeler! Anlatamıyorum ama anlıyorum ki artık; işte bunun içindir ki insanlar duygularını ifade etmeye çalışırken, sözlerini bir bakış, bir dokunuş, bir gülüş veya bazen de iki damla gözyaşıyla tamamlıyorlar süs niyetine. Yoksa eksik kalıyor hep bir şeyler!

Hani demiş ya üstat ‘’Ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda’’ diye.. İşte ben de ağlıyorum şimdi be anam ve anlayabiliyor musun ki sen; anlayabiliyor mu ki insanlar ağladığımı parmak ucumdan dökülen kelimelerimden? Dokunabiliyorlar mı ki gözyaşlarıma elleriyle?
Mümkün mü anam, mümkün mü?

Ama sen anlıyorsun beni biliyorum! Her daim anladın, onu da biliyorum! Üstelik daha el kadar bebeyken, ceplerimde bu denli çok, hem en afilisinden bir sürü kelimelerim birikmemişken de anlıyordun sen beni! Acıktığımı, susadığımı, terlediğimi veya üşüdüğümü biliyor, konuşamasam bile anlıyordun beni. Yıllar yıllar sonra, hayatın içinde konuşmaya çalıştıklarımda da anladığın ve derman olduğun gibi!

Ve hep oldun da be anam! Her zaman anladın derdimi konuşamasam bile! Bakışımdan, ses tonumdan, elimin sıcağından veya soğuğundan anladın! Sırf beni mi?

Hepimizi anladın sen, herkesleri anladın konuşsalar da sussalar da fark etmeden!


Anladın, dinledin, biriktirdin..

Dinledin, anladın, biriktirdin…

Biriktirdin, anladın ve hep dinledin! Dinledin, dinledin!

Bir tek kendini dinlemeyi ve dinlendirmeyi unutarak hep dinledin, dinlendirdin birilerini.

Çok çalışanı, uykusu geleni, yol yorgununu, kızgın olanı, mutsuz olanı veya heyecanlı olanı..

Hep dinlendirdin.

Kendin dinlenmeyi unutarak yaptın bunları sen!


Her anneyi senin gibi sanırdım önceleri.

Bütün anneler hemen hemen hiç uyumaz, dinlenmez, boş oturmaz. Hep vardır yapılması gerekenleri. Eğlenceye gitmez, kimselerin etlisine sütlüsüne karışmaz ama hastalandılar mı veya varsa bir telaşları, en başta koşan olurlar sanırdım imdada.

Düğünlerde, ölümlerde, sünnetlerde tüm mutlu veya üzüntülü telaşlara ortak koştururken ortalarda ve pişirirken en lezzetlisini yemeklerin, kavururken en güzel dökülenini düğün ve ölüm helvalarının… Bütün anneler o kargaşanın ortasında bulur kendini ve hepsi çok güzel yemekler yapar sanırdım sen gibi.

Ama içine karıştığı tüm kavgalara, kargaşalara inat; dingin, güler yüzlü, hoşgörülü ve sessiz olurlar sanırdım!

Evet evet! Sessiz sanırdım tüm anneleri sen gibi!

Hani sen odadan odaya birbirimize seslendiğimizde bile uyarırdın ya bizi ‘’varsa söyleyeceğin bir şey, yanına git de söyle kızım!’’ diye. Bunu derken de bağırmazdın uzaktan da, gelip yanımıza söylerdin hani? Bütün anneler sessiz kalır, bağırmazlar hiç ağız dolusu sanırdım..

Hatta dayak yese bile susar, susar, susar..

Ve susturur ürkmüş çocuklarını!


Hep öyle sandım ocukken anam! Ama büyümeye başladıkça ve büyüdükçe fark ettim ki; hiç de böyle değilmiş gerçek! Her anne sen gibi ol(a)madığı gibi her anne ‘’anne’’ bile değilmiş!

Anneliğin (okul kitaplarında okuduğumuz şekilde) fedakârlık, cefakârlık ve duyarlılık olduğunu yaşattın bize sen! Yorgunluğun mutluluğa dönüşebileceğini ve hayat için ‘’yorulmak ve içinde yoğrulmak’’ gerektiğini öğrettin!

‘’Kendine yapılınca nasıl kızabiliyor ve üzülebiliyorsan, başkalarına da yapma kızdıracak ve üzecek şeyleri’’ dedin.

Başka dinden olanlara herkes ‘’gâvur’’ derken o yıllarda ‘’Günah kızım, onlar da Allah’ın kulu. Bütün peygamberler aynı Allah’ın peygamberleri! İnsana insan olduğu için göster sen değerini. Yoksa sana ne kimin hangi peygambere iman ettiği? Günü gelince o verecek kendini hesabını, sen de kendininkini!’’ dedin.

Hep mutluluklar yaşattın yaşadığın acılara inat! Hep sardın yaraları(mız)ı açılmış tüm derin yaralarına inat! Ve hep güldü yüzün anam buğulu gözlerine inat! O gözlerde sen yaktın ışığını yaşamın tüm karanlıklar(ın)a inat!

Hep güzel şeyler yaşattın, yaşattın, yaşattın…

Bakma cümlelerimi ‘’geçmiş zamanlı’’ kurduğuma. Hala da yaşatıyorsun! Hani filmlerde falan hep kurulur ya böyle beylik cümleler? Hani hep denir ya ‘’Gitmedi o, hala aramızda ve gözlüyor bizleri yukarlarda bir yerlerde’’ diye.

Beylik kurmuyorum cümlelerimi ben inan!

Sen gerçekten hep varlığınla hep varsın ve olacaksın anam!

En azından ben var olduğum ve nefes dolmaya devam ettikçe ciğerlerime hep olacaksın, biliyorum!

Kim bilir?

Belki henüz nefesim yeterken yazarım bir şeyler daha sana dair ve ben gitsem bile ‘’sözüm kalır yadigâr’’ anam!

Seninle birlikte andığım ve sözlerini satırlarıma kattığım Aşık Veysel’in, O. Veli’nin ve senin ruhun şad olsun!

Yattığın yer nurlarla dolsun ‘’tıpkı bizimkini kendi nurunla doldurduğun’’ gibi..

Dinlenemediğine üzülürdüm de hep eskiden; şimdi o kadar üzülmüyorum biliyor musun?

Biliyorum ki orda şimdi rahat rahat dinleniyorsun.

Sen hep güzeldin ama uyurken de çok güzelsin biliyorum…

Güzelliğinle uyu anam!

Senin kadar güzel kavuramasam da helvayı, hep istediğin şekilde ‘’Gidenin ardından’’ mis gibi kavrulmuş irmik kokusuyla dolacak benim evim de yarın!

Ve inşallah o koku dualarım(ız)la birlikte yükselecek ta en yukarılara buram buram..

Belki burnum da yine sızlayacak ama..

Olsun o kadarı da artık be anam!

 
Toplam blog
: 117
: 2206
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1969 İstanbul'unda açmışım gözlerimi bu dünyaya... Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu, şimd..