Güzellik, gençlik, ölümsüzlük üçgeninde İnsan…

İnsan gezegendeki diğer canlılarla mukayese edildiğinde, ilk bakışta metabolik olarak çok da farklı görünmez.

Neden mi?

Şöyle ki; diğer canlılarla aynı, temel makro moleküllerden oluşmuştur.

Bunlar, proteindir, nükleik asittir, karbonhidrat ve lipittir.

Mikro bazda ise, vitaminleri, mineralleri ekler, azıcık esensiyal yağ asidi, esensiyal amino asit, bir de su ilave ederseniz, kabaca işlem tamamdır.

İlk bakışta diğer canlılardan biyokimyasal işleyiş açısından hemen hiçbir farkı olmayan insan, konu duygusal hareket tarzındaki önceliklere gelince, diğer canlılara oranla inanılmaz bir farklılık gösterir.

Bırakın diğer canlıları, insana ait iki cins arasında bile, bazı kavramların öncelik sıralamasında tahammül edilmesi zor bir fark vardır.

Bu davranış farklarını, dünya bilimine ve endüstrisine yön veren bazı olgular üzerinden ve yarı bilimsel irdelemek istiyorum bugün.

Nedir bu kavramlar derseniz, ilk sırada güzellik diyeceğim. Öyle ya, dünyada ki en büyük 3. Sektör kozmetik ürün sektörü olunca konu ilk sırada yer alıyor doğal olarak.

İkinci sırada güzelliğin en yakın arkadaşıgençlik yer alıyor ve üçüncü sırada ise ölümsüzlük isteği..

Şimdi güzellik, gençlik ve ölümsüzlük üçgeninde insanı masaya yatıracak olursak inanılmaz şeyler göreceğimiz kesin diyorum..

BAKALIM İSTERSENİZ;

ÖNCE KADINLAR..

Güzellik kavramı, çağlar boyu daima kadınla özdeşleşmiş, kadın güzelliği sanatın bir numaralı ana temasını oluşturmuştur.

İtiraz sesleri duyar gibi olsam da, ‘’kadın güzelliği değildir sanat da ana tema, aşktır’’ diye duymazlıktan gelmek istiyorum.

Sonuç da, aşk olgusu da, kadını ve kadın güzelliğini esas aldığından, aynı kapıya çıkar diyeceğim efendim.

Kadının, daima güzellik sembolü varsayıldığı, türkülerde bile ‘’güzeller kaymak yesin, çirkinler yarı yavan’’ denilen bir anlayışta, çok fazla seçenek yok gibi cins-i latif için.

‘’Kadınsan, güzel olacaksın’’.

Atasözlerimize bakalım;

‘’Kızın çirkin Allah verdi, gelinin çirkin gözün mü kör’’( Erzurum yöresi).

‘’Tavuğum güzel olsun da, yumurtlamasın’’ (Çukurova Yöresi).

‘’Güzel ile taş taşı, çirkin ile bal yeme’’ (Anonim).

‘’Seversen bir güzel sev, çekme çirkin kahrını’’ (Anonim)

Bu böyle uzar gider. Sonra da sanki bu sözler başka bir gezegene aitmiş gibi, ‘’Asıl olan ruh güzelliğidir’’, gibi bir bütünleme sınavı yapılsa da, bu kadar söz ve söylemle büyümüş çirkin bir kız çocuğunun nasıl güzel bir huy geliştireceği sorusu da, ayrıca bir araştırma konusudur.

Sonuçta kadın kendini hep güzel olmak zorunda hisseder.

‘’Cami zamanla yıkılsa bile, mihrabı yerinde tutmaya çalışır durur’’.

Öyle ki, kadınlar en önemli ameliyatlarına girmeden, cilt bakımı yaptırır, saç yaptırır.

Ölürse güzel ölecek, kalırsa ziyarete gelen eşe dosta güzel görünecektir.

İntihar ederken bile, bakım yaptıran en güzel giysisini giyen, vakalara rastlanmıştır. Kadınlar asla güzelliklerine zarar verecek intihar yöntemlerini de seçmezler ki, bu da istatistiki bir sonuçtur.

……………..

Gençlik kadın için tabi ki önemlidir. Genç kalmak, dinç olmak da önem taşır ama güzel olmak daha anlamlıdır.

Her kadın, gençliğini er ya da geç kaybedeceğini bilir kabullenir, ama çirkin olmak asla kabul edebileceği bir şey değildir.

Aslında genç kalma isteği bile, güzelliğinin uzun ömürlü olması ile ilgilidir.

…………………………….

Ölümsüzlük kavramı kadın için çok da akılcı değildir. 100 yaşında buruş buruş ölmektense, 70 gibi nispeten güzel bir yaşta ölmek onun açısından daha kabul edilebilir bir seçimdir.

ERKEKLER AÇISINDAN…

Erkekler güzellik kavramının tamamen dışında değildirler asla. Ama bunu asla kadınlar kadar önemsemezler.

Onlar güzelliği kendi bedenlerinden ziyade, yanlarındaki kadında, hayatlarındaki uyumda ve gözlerinin erişebildiği yerdeki temizlikte ararlar.

………………..

Gençlik erkeklerde en önemli kavramdır.

Bir erkek saçının dökülmesini, göz çevresindeki kaz ayaklarını hemen hemen hiç dert etmez, ama 80 yaşında bile sürekli 18 yaşındakilere taş çıkarmak takıntıları vardır ki, bu hal kadının güzellik saplantısından bile, daha ağır bir durumdur.

……………………

Ölümsüzlük isteği de, yine erkek de, kadından daha güçlüdür. Yaşlandıkça yaşama arzusu artar.

Ölümsüzlüğün sırrını arayan efsanevi insanlar, kadınlar değil, erkeklerdir.

Öte yandan, doğa da daima güzele bir temayül vardır, bu inkar edilemez bir gerçektir.

Güzel bir ömrünüz olması dileğimle..

Saygılarımla..

Prof. Dr. Nazan Apaydın Demir

14.07.14

Muğla