Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '09

 
Kategori
Dostluk
 

Güzellikleri beş para etmez .

Güzellikleri beş para etmez .
 

Çalışıyorlar ve üretiyorlar.


Güzellikleri beş para etmez!!!!

Kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri(bedensel ya da sonradan olma) her hangi bir noksanlık sonucu yapamayanlara genelde engelli, özürlü veya sakat deniyor.

Aslında dikkat edersek bu üç sözcüğün aralarında kavram farklarının olduğunu görürüz.. Fakat ne işse üç sözcükte ülkemizde aynı anlama gelmek üzere kullanılıyor. Birleşmiş Milletler bir bildirge çıkartarak bu bildirgeye de Sakat Hakları Bildirgesi demiş ve böylelikle tümünü bir kefeye koymuş. (Bence bu tartışmaya açık bir konudur.) İnsanları incitmeyecek, daha başka bir sözcük bulunabilinirdi. Çünkü bu üç terim de onları aşağılar gibi sanki.

Vücudunda fiziksel uyumsuzluklar olan insanlarımızı kendimizden ayrı olarak, yaratıkmış gibi düşünemeyiz ve düşünmemeliyiz. Unutmayalım ki içimizden pek çok ailenin çocuklarından birisi böyle olabilir. Onlar bizim birer parçamız, yaşları ne olursa olsun bebelerimizdir.

Sağlam kafa sağlam vücutta olur sözünü de burada anlamsız buluyorum. Çünkü Beethoven bir sağırdı. Sağır olmasaydı o eserleri dinleyebilme imkânımız belki de olmayacaktı.

Toulouse Lautrec bir cüceydi ama dünyada hâlâ tartışılan bir ressamdır. Örnekleri çoğaltabiliriz.

İnsanlara sadece fiziksel güzellikler aramamalıyız. Şayet önce insan diyorsak o zaman insanı

olduğundan güzel veya çirkin yapan unsurlara bakmalıyız.

Salt güzel insan var mıdır?

Mutlaka vardır. Yeterlimidir? Bu da tartışmaya açılabilir. Ben burada fizik ve ruh bütünlüğünden söz ediyorum. Bize çok güzel görünen bir insanın çirkin yanlarını gördüğümüzde, ilk önce kırmadan yapıcı olarak eleştiririz değil mi?Hatalarını kabul eder veya etmez bu onun bileceği bir şeydir.

Kimseyi sömürmeyen, ezmeyen, insan haklarını çiğnemeyen, ayrımcılık yapmayan çalışan, üreten insanların hepsi güzeldir bence. Bunların aksine hareket edenler ise dünya güzeli olsalar, güzellikleri beş para etmez.

Bugün (29.07.2009 Çarşamba) Türkiye Sakatlar Derneği Anadolu Şubesi’ni ziyarete gittik. Dernek Başkanı Vedat Osmanoğlu orada yoktu yerine yardımcısı Nezir Kale Bey ile görüştük. Biz randevu saatinden önce oraya gitmiştik. Sebebi biraz rahatsızdım. İki gündür mide ve barsak spazmı geçiriyor ve oldukça da sancılanıyorum. Bizim orada olduğumuz haberi başkana ulaştırıldı sanırım, hemen başkan aradı. Bir saate kadar geleceğini söyledi ben durumumu anlatım ve özrümü diledim. Dernek evime çok yakın olduğu için başkan ile sık sık görüşüyoruz zaten. Bugün resmi bir ziyaret yaptığım için önemliydi tabi.

Bir binanın alt katında olan derneğin önünde çiçekli küçük bir bahçesi, masalar ve oturacak banklar var. İçerisi de oldukça geniş. Kapıdan girişte başkanın çalışma masası ve sol tarafına rastlayan bölümde oldukça uzun bir masa var.

O uzun masanın başında çalışan kızlı erkekli bir gurup gördük. Birisinin elinde kaynak makinesi dikkatlerini vermiş çalışıyorlardı. Bizi görünce işlerini bırakıp güler yüzle hoş geldiniz dediler. Ayağa kalkabilen koltuk değneğine tutunarak kalktı tekerlekli iskemlede olanlar ise kalkmaya çalıştılar.

Burada bu gençler Cam Üfleme Sanatı denilen bir beceri üzerinde çalışıyorlardı. Vazo veya benzeri süs ve kullanımı gibi şeyler. Yaptıkları el becerilerini satarak değerlendiriyor para kazanıyorlarmış.

Halk Eğitim Merkezinden çeşitli branşlar için öğretmenler gönüllü gelip kurs veriyorlarmış.. Bu gün de Moda Çay Bahçesinde stant açmışlar yaptıklarını sergiliyorlarmış. Başkan da oradaymış.

Türkiye’nin çeşitli illeri ve ilçelerinde şubeleri olan derneğin Genel Merkezi İstanbul Çapa’da .

Başkan yardımcısı Nezir Bey ile sohbet niteliğinde konuşmaya başladık. Sırf Anadolu Yakasında 760, Türkiye genelinde 8.5 milyon üyeleri varmış. Oldukça yüksek bir sayı sayılır. Bu üyelerin bir kısmı doğuştan, bir kısmı geçirdikleri bir kazadan veya başka bir nedenden yürüyemez, göremez, duyamaz, konuşamaz olmuşlar. Tabi yakın akraba evliliklerinden olanlarda var.

Gelirlerini sorduğumda,

Bağışlar alıyoruz ve Kadıköy Kaymakamlığı finansmanı sağlıyor. Kadıköy Belediyesi de gerektiğinde bize araç sağlıyor tekerlekli sandalye temin ediyor.

—Peki, başka neler yapıyorsunuz ihtiyaçları olan üyelerinize?

Onlara zor olsa da çalışacakları işleri temin ediyoruz. Bunların dışında yaz için kampımız var kampa yolluyoruz orada tatil yapıyorlar.

-Ay, ne güzel ! Diyiverdim.

Bu sırada adının Gülsüm olduğunu öğrendiğim bir bayan tekerlekli iskemlesi ile geldi. Tatilden yeni döndüğünü ve çok rahat, güzel bir tatil geçirdiğini anlattı.

Nerede bu tatil yeri? Bir otelde filan mı kalıyorlar? Diye sordum.

Nezir Bey- Hayır otel değil, çadırlarımız var, bu çadırları da Kızılay temin ediyor bize. Aslında Altınoluk’ta hayırsever birisi 10 yıllığına bize bir yer verdi motel şeklinde yapacaktık. Bunun için de seçimlerden önce Sn. Sarıgül bize söz vermişti. “Prefabrikten yapacağım her şey tamam olacak, anahtarı size teslim edeceğim ”demişti ama seçimler bitti, kendisine bir türlü ulaşamıyoruz. Her aradığımızda başkan yardımcısı onun çok yoğun olduğunu ve görüşemeyeceğini söylüyor.

Şimdilik yine bir hayırseverin Avşa’da bize geçici olarak verdiği güzel bir yerde çadırlarımızı kurduk. Yaklaşık 50 çadırımız var. Dörder kişi bir çadırda kalıyorlar.

Benpeki yiyecek içecek nasıl karşılanıyor?

-Haa! Onu da TSD Genel Merkezimiz sponsorlarla temin ediyor. Hiç bir şey eksik etmiyoruz.

Bu sırada Gülsüm söze karıştı,

__”Evet evet, her şeyimizi temin ediyorlar ve rahat bir tatil yapabiliyoruz.” Dediğinde onlar adına bayağı mutlu oldum ben de. Bizim yapabileceğimiz bir şey var mı? Diye sorduğumda;

Tekerlekli sandalyeye çok ihtiyacımız oluyor bir de bu el becerilerini satacağımız bir tezgâh temin edilirse çok seviniriz. Aşağı yukarı birkaç belediyeye söyledik ama hiç ses çıkmadı. Dedi.

Ben bunları not aldım üst kurullara iletmek için.

Elime fırsat geçmişken buradan Sayın Sarıgül Başkana da sesleneyim belki duyar. Derneğe verdiği sözü lütfen tutsun. Bir insan yapamayacağı bir şeye söz vermemelidir. Veya söz öncesi düşünmelidir.

Tekerlekli iskemlede çok güzel bir genç kıza içerideki çalışmalara katılıp katılmadığını sorduğumda;

-Hayır, ben katılmıyorum lise ikiye gidiyorum ve spiker olacağım dedi.

Ben bunu duyunca çok mutlu hissettim kendimi. Zira sandalyeye bağımlı ama gözlerinde yarınlara küskünlük değil umut dolu pırıltılı bakışlar vardı.

Dileğim böyle derneklerin çoğalması ve eksiklerine hepimizin karınca kararınca olsun, katkıda bulunmamızdır. Sevgilerimle.

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..