Gzateci Mustafa Balbay ve Org. Şener Eruygur...

Hemen, "ne alaka?"  demeyin...

Bundan önce Mustafa Balbay ile ilgili bir yazı yazmış ve Meclis'te yaptığı ilk konuşmanın yanlışlığına değinmiştim...Şimdi yine kendisi hakkında, günlük bir gazeteden aldığım bir yazıyı özetle sizlerle paylaşacağım...Balbay'ı sevenlerin ya da boşuna tutuklu kaldığını iddia edenlerin pek hoşuna gitmeyecek ama, ne yapalım? Hep birilerinin hoşuna gitsin diye blog yazarsak kendimizi inkar etmiş olmaz mıyız?

Çok okunan günlük gazetelerimizden birinin bir köşe yazarı, bu iki kişi arasında geçen bir konuşmayı köşesine taşımış... Okudum ve bir kısmını sizlerle paylaşmak istedim...

Reklam olmasın diye, gazetenin ve köşe yazarının adını vermeyeceğim... Ama, isteyenler internetteki bir arama motoruna girerek bunu kolayca tespit edebilirler...

Önce şunu peşinen belirtmem lazım, Konuşma 2004 yılında, yani 28 Şubat Postmodern Askeri Darbesi(ya da Em.Org.İsmail Hakkı Karadayı'nın deyişi ile "28 Şubat Hayali"nden) sonra yapılmış.

Zaten konumuz, darbe sorgulaması değil; bir anlamda kamu görevi yapan bir gazetecinin tavrının sorgulanmasıdır...

x    x    x

Konuşma tarihi : 10 Şubat 2004,-

Saati : 17.15 - 20.00 arası

Yeri : Etimesgut Jandarma Eğitim ve Spor Tesisleri 

Karşılıklı konuşanlar : Dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur ve Gazeteci Mustafa Balbay.

Bakalım neler konuşulmuş ?

"Mustafa Balbay, dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur'a  şöyle diyor:

-- Olur, olmaz ayrı konu, şöyle bir senaryo düşünüyorum. Şimdi siz de söylediniz, kuvvet komutanları blok, 4 kişi... Altında ordu komutanları, orgeneraller, korgeneraller blok, onun altında tümler(tümgeneral,cd), tuğlar(tuğgeneral,cd) blok, hepsi bir araya gelse ve dese ki: sizinle olmuyor... İşte Kara, Genelkurmay olur, siz Karaya geçersiniz. İzmir'deki Jandarma olur. İstanbul'dakini de artık ne yaparsanız( Sizinle olmuyor dediği dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök)

Şener Eruygur : Ya o,siz gidin derse...

Balbay : Diyemez... Tümünüzü karşısına nasıl alır

Şener Eruygur : Evet, diyemez, ama...(uzun süre sustu, düşündü.

Bu konuşma metni üzerine ilgili köşe yazarı şu yorumu yapmış;

"Çok değil, 10 yıl önce eli silahlı askerin susup düşündüğü öneriyi getiren bir gazeteciden söz ediyoruz. Ayrıca o gazeteci, o askerlerin nasıl bir sistem kuracağını da iyi biliyor"

Köşe yazarı başka bir örnek daha veriyor ama; durum anlaşıldığı için ona değinmeyeceğim ..Köşe yazarı, yazısını şu cümle ile bitiriyor :

"Bir askeri darbeye destek vermeyi yok hükmünde saymak mümkün mü? Bu yüzden adli mahkemeler ne karar verirse versin, aslolan vicdanlarda beraat etmektir."

SONUÇ :

Doğru söze ne denir ki?

cdenizkent