Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Aralık '07

 
Kategori
Tarih
 

H.Z Yakup A.S

H.Z Yakup A.S
 

Kuran’da adı geçen peygamberlerden biri.

Ya'kûb (a.s)'in soyu, İshak (a.s) vasıtasıyla İbrahim (a.s)'a dayanmaktadır. O, İshak (a.s)'in ve İshak (a.s) da İbrahim (a.s)'in oğludur. Annesinin adı Refaka'dir. Kardeşi Ays ile beraber, ikiz olarak doğmuştur. Kardeşinin ardından doğduğu için ona Ya'kûb denmiştir.

Ya'kûb (a.s)'in diğer bir adı da İsrail'dir. Kardeşi Ays'tan kaçarak dayısının yanına giderken gündüzleri saklanmış ve geceleri yürümüştür. Bundan dolayı kendisine İsrail denmiştir. Kelime olarak İsrail geceleyin (Allah'a) yürüyen demektir (et-Taberî, Tarih, Mısır 1326, I, 162 vd.).

Ya'kûb (a.s)'in doğumu ve peygamberliği daha önceden müjdelenmişti. Onun bu durumu Kuran’da söyle haber verilmiştir:

Biz ona (İbrahim (a.s)'in hanımına) İshak’ı müjdeledik. İshak’ın ardından da (torunu) Yakub’u"(Hûd, 11/71).

Bu ayette aynı zamanda, Yakub (a.s)'in yukarıda sunulan soyu da dile getirilmiştir.

Ya'kûb (a.s), önce dayısı Lebân'ın büyük kızı Leyya ile ve ondan sonra da küçük kızı Râhil ile evlenmiştir. Leyya'dan Rabil, Yehuza, sem'ûn ve Lavi adındaki oğulları doğmuştur. Râhil'den de Yusuf ve Bünyamin dünyaya gelmiştir. Yakub (a.s)'in diğer iki hanımından altı oğlu daha vardı. Toplam on iki erkek evlada sahipti (ibn Kuteybe, Kilabu'l-Maarif, Beyrut 1970, 19; ibn Haldun, Tarih, Beyrut, 1971, I, 39).

Kuran’ın birçok yerinde Ya'kûb (a.s)'in peygamberliğinden ve çeşitli faziletlerinden bahsedilmektedir. Onun peygamberliğini dile getiren bazı ayetlerin meali şöyledir:

Nihayet (İbrahim) onlardan ve Allah'ın dışında taptıkları şeylerden uzaklaşıp bir tarafa çekildiği zaman, biz ona İshak’ı ve Yakub'u bağışladık ve her birini peygamber yaptık. Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk ve kendilerine güzel ve üstün bir şan, şöhret nasip ettik" (Meryem, 19/49, 50).

"Nuh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vah yettiğimiz gibi, ona da vahyettik. Nitekim İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub’u, torunlarına, İsa’ya, Eyüb'e, Yunus’a, Harun'a, Süleyman'a da vahyetmiş ve Davud'a da Zebur'u vermiştik" (en-Nisa, 4/163).

Yakub (a.s)'in kuvvetli, basiretli ve halis (samimi) bir kişiliğe sahip olduğunu anlatan bazı ayetlerin meali de şöyledir:

Kuvvetli ve basiretli kullarımız İbrahim'i, İshak’ı ve Yakub’u da an. Biz onları ahiret yurdunu düşünme özelliğiyle temizleyip, kendimize halis kul yaptık" (Sâd, 38/45, 46).

O, diğer peygamberler gibi Allah'ın hidayetine erdirilen ve güzel davranan yüce bir kişi idi. Kuran’da bu hususta söyle buyrulmaktadır:

"Biz ona (İbrahim’e) İshak’ı ve İshak’ın oğlu Yakûb'u da hediye ettik. Hepsine de doğru yolu gösterdik. Nitekim daha önce Nuh’a ve onun soyundan Davud’a, Süleyman'a, Eyyûb'e Yûsuf â Musa'ya ve Harun ada yol göstermiştik. Biz güzel davrananlara böyle karşılık veririz" (el-En'âm, 6/84)

Bir de Yakub (a.s) rüya tabir etmeyi de bilirdi. Yüce Allah Kur'ân-ı Kerim’de bu hususu söyle haber vermiştir:

"Hani bir zaman Yusuf babasına: Babacığım, ben (rüya) on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm. Bunların hepsinin bana secde ettiklerini gördüm, demişti. (Babası Yakub ona söyle demişti): Yavrum, rüyanı kardeşlerine anlatma, sonra sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insana apaçık bir düşmandır! Böylece Rabbin seni seçecek ve sana rüyada görülen olayların yorumunu (veya Allah'ın kitabının ve peygamberlerin sünnetlerinin inceliklerini) öğretecek. Sana ve Yakub soyuna nimetini tamlayacaktır. Nasıl ki ataların İbrahim’e ve İshak’a da nimetini tamamlamıştı. Şüphesiz Rabbin bilendir, hikmet sahibidir" (Yusuf, 12/4, 5, 6)

Ya'kûb (a.s) bitmeyen tükenmeyen güzel bir sabra sahipti. O, sabrıyla ve ümidiyle örnek bir peygamberdi. Kendisi, evlât acısı ve evlât ihanetiyle imtihan edildi. Kuran’da, onun hayatı, Yusuf (a.s)'in hayatı ile iç içe anlatılmıştır Ya'kûb (a.s)'in gözlerinin kaybolmasına, saçlarının ağarmasına ve belinin bükülmesine sebep olan bu evlât imtihanı ve onun örnek sabrı, Kuran’da söyle haber verilmiştir:

"(Ya'kûb kendisine hıyanet eden çocuklarına şöyle dedi): Herhalde, nefisleriniz size bu işi süsleyerek sizi ona sürükledi. Artık bana güzelce sabretmek kalıyor. Belki de Allah, onların hepsini bana getirir. Çünkü O, bilendir, her şeyi hikmetle (yerli yerince) yapandır. Ve yüzünü onlardan çevirdi de: "Ey Yusuf üzerindeki tasam (gel, gel tam senin gelme zamanındır)! " dedi ve tasadan gözlerine ak düştü. (Acısını) yutkunuyor (açığa vurmamaya çalışıyordu). Dediler ki: "Vallahi sen, Yusuf’u ana ana hasta olacaksın yahut öleceksin!" (Ya'kûb aleyhisselâm onlara): "Ben üzüntü ve tasamı yalnız Allah'a şikâyet ederim ve Allah tan sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim" dedi. (Ondan sonra söyle devam etti): "Ey oğullarım, gidin, Yusuf’u ve kardeşini araştırın.

Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Zira kâfir kavimden başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez!" (Yakûb'un oğulları tekrar Mısır'a Yusuf’un yanına döndüklerinde dediler ki: "Ey vezir, bize ve çocuklarımıza darlık dokundu, değersiz bir bir sermaye ile geldik. Ama sen bizim için tam ölçü ver, bize tasadduk eyle. Çünkü Allah, tasadduk edenleri mükâfatlandırır." (Yusuf) dedi) "Sizler cahil iken, Yusuf’a ve kardeşine yaptığınız(ın kötülüğünü) bildiniz mi (bundan tövbe ettiniz mi)?" "A, yoksa sen, sen Yusuf' musun?" dediler. "Ben Yusuf'um, bu da kardeşindir" dedi (ve söyle devam etti): "Allah bize lütfetti. (Bizi korudu, yüceltti). Kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse, şüphesiz Allah, iyilik edenlerin ecrini zayi etmez" "Vallahi, Allah seni bizden üstün kıldı. Doğrusu biz suç islemiştik! Dediler (Yusuf onlara): "Bu gün sizi kınama yok. Allah sizi bağışlar. O, merhametlilerin merhametlisidir. Simdi su gömleğimi götürün, babamın yüzüne koyun da gözü açılsın. Ve bütün ailenizle birlikte bana gelin" dedi. Kervan (Mısır'dan) ayrılıp yola koyulunca, babaları, (yanında bulunanlara): "Eğer bana bunak demezseniz, (inanın ki) ben Yusuf’un kokusunu duyuyorum"dedi. "Vallahi sen hâlâ eski şaşkınlığın içindesin" dediler.

Müjdeci gelip de (Yusuf’un gömleğini) (Ya'kûb)'un yüzüne koyunca, derhal (gözü açıldı), görür oldu. "Size demedim mi ben, Allah'tan sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim?" dedi. (Oğulları): "Ey babamız, bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile. Gerçekten biz günah işledik"dediler. (Yakub onlara): "Sizin için Rabbime istiğfar edeceğim. Şüphesiz O, bağışlayan, esirgeyendir"dedi. (Hep beraber Mısır'a hareket ettiler.) Nihayet Yusuf’un yanına vardıklarında, (Yusuf) ana-babasını kendisine çekip kucakladı ve: Allah'ın dileğiyle, güven içinde Mısır'a girin!"dedi. Anasını babasını tahtı üstüne çıkardı ve hepsi onun için secdeye kapandılar (ona kavuştukları için Allah â şükür secdesi yaptılar veya onun önünde saygı ile eğildiler. Yusuf: "Babacığım, işte bu, önceden (gördüğüm) rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçek yaptı. Bana iyilik etti. Zira şeytan, benimle kardeşlerim arasına fitne soktuktan sonra, O, beni zindandan çıkardı. Sizi de çölden getirdi. Gerçekten Rabbim, dilediği şeyi çok ince düzenler. O (her tedbiri) bilen, her şeyi yerli yerince yapandır" dedi. "(Yusuf, 12/83–100).

Bu ayetlerde de ifade edildiği gibi, Ya'kûb (a.s)'in çocukları, neticede yaptıklarına pişman oldular. Babalarından ve kardeşleri Yusuf (a.s)'dan özür dilediler. Babaları Ya'kûb (a.s) ve kardeşleri Yusuf (a.s) onları bağışladılar ve onlar için Allah'a yalvarıp dua ettiler. Cebrail (a.s), Ya'kûb (a.s)'a gelerek, çocukları için yaptığı duasının kabul edildiğini ve çocuklarının Allah tarafından bağışlandıklarını müjdeledi (es-Salebi, el-Arais, Mısır 1951, 140 vd.).

Yakub (a.s) da diğer peygamberler gibi insanları Allah'a inanmaya ve O'na ibadet etmeye çağırdı. Kendisi bu yolda fevkalade örnek bir hayat yaşadı.

Kuran-ı Kerim’de bildirildiği gibi, Yakub (a.s), İbrahim (a.s)'in yaptığı gibi, ruhunu teslim etmeden önce, çocuklarına vasiyette bulundu: "O zaman (Yakub), oğullarına; "Benden sonra neye kulluk edeceksiniz?" demişti. (Onlar da): "Senin Rabbin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın Rabbi olan tek Allah'a kulluk edeceğiz. Biz O'na teslim olanlarız" dediler"


Faydalandığım eserler: Kuran-ı Kerim ve Türkçe Açıklamalı Meali

 
Toplam blog
: 67
: 4037
Kayıt tarihi
: 24.04.07
 
 

17 Şubat 1986'da: Soğuk karlı bir Şubat gecesi Koca Karı olan ebenin ellerine ''bilim otoritelerinc..