Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '10

 
Kategori
Psikoloji
 

H1N1 GRİBİ

H1N1 gribi konusunda toplumumuz maalesef iyi bir not alamadı. Ayrıca bilimsel düşünmede problemimiz olduğunu da gösterdi. Ben isterdim ki insanlarımız yüksek oranda aşılansın ama bu gripte zararsız çıksın. Bu, toplumumuzun bilimsel düşündüğünün bir göstergesi olacaktı.

Ne acıdır ki bilim adamları da burada büyük bir başarısızlıkla karşı karşıya kaldı. Onlar dilleri döndüğü kadar birşeyler anlatmaya çalıştılar ama sonuç nedir ? %10 u bile bulmayan bir aşılama oranı...Tam bir başarısızlık. O zaman onlarda şapkayı önlerine koyup uzun uzun düşünmeliler. Acaba bilim inandırıcılığını mı kaybediyor? Böyle bilimsel olması gereken bir konuda bile , birkaç siyasinin körlemesine ve siyasi rant kokan düşünceleri daha öne mi çıkıyor ?

Burada maalesef bilim adamlarının seçilme, çalışme, ilerleme, topluma lider olma v.s. konularındaki sistemden de kaynaklanan yetersizlikleri tabii ki bir faktör. Ama acaba tek faktör bu mu ?

Ya bu hastalık, insanlığı tehdit etmesi olası bir virüs salgını olsaydı ? Yüzbinlerce ölümün cevabı kısaca "güvenemedik" mi olacaktı. Aşı olmayan büyük kitlenin bu konudaki tek dayanakları hiçbir laboratuar sonucuna ve veriye dayanmayan mantıkları mı ? " Benim mantığım böyle diyor " öyle mi ?

Bir insan toplumunda, (çok afedersiniz ama birşey anlatabilmek için asla hakaret olarak alınmasın ) hayvan topluluklarından farklı olarak , uzun ve lüks yaşamak için bilime inanmak çok önemlidir. Çünkü hayvanların içgüdüsel savunma mekanizmaları vardır.

Burada asla ferdi düşünemezsiniz. Kendinizle birlikte içinde yaşadığınız toplumu da düşünmelisiniz.

Siyasileri suçlayamıyorum çünkü onlar nerede oy varsa oraya yönelirler.Zaten birçok konuda suçlanmaktalar. Ama "bilim"öyle mi olmalı ? "Bilim en inandırıcı şey olmalı " fikri yanlış mı ? Bilim birçok konu da suçlanıyor mu ? iki sorunun cevabı da " asla hayır" değil mi ?.

Siyasilerin bu tip konularda gözleri çok karadır. Bunu Başbakanımız ve eski sağlık bakanınımızın bu konuda söyledikleri ile çok açık gördük. Yıllar önce de Çernobil olayından sonra televizyonlarda insanların gözlerinin içine bakarak çaylarını yudumlayan o devrin başbakan ve bakanlarında da v.s. defalarca gördük.

Allahtan korkulan olmadı. Ya olsaydı. Tarafsız bilim adamları ve konunun uzmanları yaygın olarak aşıyı önermiş bile olsalar neden aşı oranı bu kadar düşük kaldı? Burada dikkatimi çeken birkaç hususa daha değinmek istiyorum.

İnsanlarda ki güvensizlik duygusu olumsuz anlamda çok büyük boyutlarda. Peki bu güvensizlik gerçek çıktı mı ? Asla gerçek değildi. Aşı yeterince güvenliydi. Zaten bu da milyonlarca insanın Dünya da ve Türkiye de aşılanmasından sonra çıkan yan etki oranlarının düşüklüğünden belli oldu. . Ayrıca aşının koruma oranı da yeterince yüksekti.

İnsanlar maalesef neye inanıp neye inanmayacağını karıştırmış durumda. DSÖ , TTB, Sağlık Bakanlığı, Hemen hemen tüm bilim adamları v.s. güvenilmeyen tarafta kaldı. Bu Toplum liderleri tarafından mutlaka değerlendirilmeli. Tabii en önce bu örgütler de oturup düşünmeliler. Biz neden inandıramadık demeliler . İnsanlarda nasıl bir görüntü oluşturduklarını ve bunu nasıl değiştirebileceklerini irdelemeliler.

Hastalığın korkulan sonuçlarının oluşmayacağı henüz tam olarak anlaşılmış değil ama ya oluşsaydı ? Böyle bir hastalık nedeniyle ölmemesi gereken binlerce insan ölseydi. Bunun cevabı ne olacaktı?

Herhalde aşıya ulaşamamak değil. Peki ne ? birtakım güvensizlik duyguları, aşırı şüpheci düşünceler , belki de kadercilik . Kaldı ki böyle bir kadercilik islamiyette asla yok.

Ne acıdır ki neye inanıp neye inanmayacağımızı şaşırdık.

Lütfen tarafsız bilime inanalım. Ne olduğu belirsiz birtakım düşüncelere inanıp onların peşinde koşarken, bilime inanmamak güvenmemek beni açıkçası şaşırttı.

Ve insanlık olarak gidebileceğimiz noktalar konusunda da ürküttü.

 
Toplam blog
: 94
: 313
Kayıt tarihi
: 23.06.09
 
 

1958 Nisan İstanbul doğumluyum. Ama tatiller dışında İstanbul'da uzun süreli yaşamadım. 1975 yılı..