Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ağustos '07

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Ha ha ha hapşuuuu!

Ha ha ha hapşuuuu!
 

Grip; kış aylarının gelmesi ile birlikte çoğu inanın yaşayarak tecrübe edindiği bir hastalık olarak karşımıza çıkar.

Her yıl dünya 100 kişiden 20’si grip hastalığına yakalanmaktadır. Bu hastalarda en az bir kişisi diğerlerine nazaran grip hastalığını daha ağır bir şekilde geçirmektedir.

Grip, 20-30 yılda bir pandemi (Kitlesel yayılma) adı verilen ve tüm dünyayı saran salgınlara neden olur. Bilinen ilk pandemi 1580 yılında meydana gelmiştir. En çok ölüme yol açan pandemi ise 1918 yılında 20 milyondan fazla insanın ölümüne neden olan İspanyol Gribidir. 1957 ve 1968 yıllarındaki pandemi lerde de yaklaşık iki milyon insan yaşamını kaybetmiştir. Bulaşıcı bir virüs hastalığı olan grip günümüzde bilim adamlarının üzerinde çalıştıkları ve pandemi yaratabilecek olan kuş gribi olarak ( H5N1 kod adlı virüs ) bilinen hastalığın mutasyona (değişime) uğrayarak insandan insana geçebileçeği endişesi vardır.

Bu virüs enflüanza virüsü olarak bilinmektedir. Bu virüsün 3 tipi mevcut tur. A, B ve C virüsleri olarak adlandırılır.En sık salgın yapan ve en tehlikelisi A tipidir.A tipi virüs hem insanlarda hem de hayvanlarda bulunmaktadır.B tipi virüs insanlarda ve özellikle çocuklarda görünmektedir.C tipi virüs ise en hafif tipi olup soğuk algınlığına benzer bulgulara yol açan tip olarak karşımıza çıkar.Bu virüslerin en önemli karakteristikleri yapı değiştirmeleridir.

Grip, nezle yada soğuk algınlığı ile sık karıştırılır.Nezle;burun akıntısı, göz yaşarması, hapşırma ve boğazda yanma ile karakterize olup hastalık ayakta geçirilir..Oya gripte ateş ve baş ağrısı ön plandadır. Kas, eklem ağrıları yanında kuru ve sert bir öksürük ile seyrederek hastayı yatağa düşürür. Özellikle çocuklardaki grip seyrinde kusma ve karın ağrısı sık görülen tablolardandır.

Hatalık, insandan insana öksürme, hapşırma, sarılma ve tokalaşma yolu ile geçer.Bu nedenle özellikle hapşırma ve öksürme durumlarında ağız bir mendil ile mutlaka kapatılmalıdır.Eller sık sık bol sabunlu su ile yıkanmalıdır.Hasta iken özellikle telefon kullanmamaya özen gösterilmesi gerekir. Mümkün olduğu kadar hastalık dönemlerinde sosyal etkinliklerden uzak durularak istirahat edilmelidir. Unutulmaması gereken diğer bir önemli noktada hastalığın iyileştikten 7 gün sonrasına kadar bulaştırılma riskinin olmasıdır.

Bugüne kadar ortaya çıkan grip salgınlarında ölen kişilerin %90’ nın 65 yaşın üzerindekiler ile bazı ciddi hastalığı olan kişiler oldukları belirlenmiştir. Gripten ölüm riskinin yüksek olduğu grupta yer alan kişilerin her yıl mutlaka grip aşısı olmaları gerekir:
-65 yaşın üzerinde olanlar,
-2 yaşından küçük çocuklar,
-Kalp yetersizliği, hipertansiyon, kalp kapak hastalığı olanlar,
-Astım, KOAH, bronşektazi, kistik fibrozis, tüberkülozlular,
-Kronik böbrek hastalığı olanlar,
-Diyabet ya da başka bir kronik metabolizma hastalığı olanlar,
-Ağır kansızlığı olanlar,
-Bağışıklık sistemini baskılayan hastalığı olanlar ya da kortizon ve benzeri ilaç kullananlar,
-Huzurevinde yaşayan kişiler,
-Gebeler,
-Sürekli aspirin almakta olan 16 yaşından küçük çocuklar,

Grip aşısı yüzde yüz koruyucu değildir. Sağlıklı erişkinlerde % 80, yaşlılarda %60 koruma sağlamaktadır.2 yaşın üstünde ki çocuklarda yarım doz uygulaması mevcuttur.aşı yapılan kişilerin hastalığı daha hafif geçirdikleri gözlenmiştir.

Grip aşısı yumurtadan üretildiği içindir ki! Yumurta alerjisi olanların kesinlikle bu aşıdan yaptırmamaları gerekmektedir. Bunun yanında ateşli hastalığı olanlarında aşı yaptırmamaları kendi sağlıkları açısından önem arz etmektedir.

Grip çeşitli şekillerde ölümlere neden olur. Bunlardan biri altta yatan
hastalığın kötüleşmesidir. Mesela, astımlı ya da KOAH’lı bir hasta grip nedeniyle sonlum yetersizliğine, diyabetli bir hasta ise şeker komasına girerek yaşamını kaybedebilir.
Doğrudan gribe bağlı ölümlerin en başta gelen nedeni zatürreedir. Bunların da iki türü vardır. Primer grip pnömonisi, akciğerlere kadar ulaşan grip virüslerinin yaptığı zatürreedir. Bu tablo seyrek görülmekle beraber ölüm riski çok yüksektir. Grip virüsü normalde burun, boğaz ve bronşlara yerleşir, ama bazen virüsler akciğer dokusun kadar gelerek burada da iltihaplanmaya yol açarlar. Bu zatürree türü, grip hastalığının bir türlü düzelmemesi, uzaması ile kendini belli eder. Hastanın ateşi yüksek kalmaya devam eder, genel durumu bozulur ve öksürük, nefes darlığı, morarma gibi şikâyetler tabloya eklenir. İki akciğeri de tutan primer grip pnömonisi kalp hastalığı olanlarda ve gebelerde daha fazla görülür.
Sekonder grip pnömonisi ise, grip hastalığı düzeldikten 1-2 hafta sonra ortaya çıkar. Ateşi düşen, öksürük ve diğer şikayetleri ortadan kalkan hastanın ateşi tekrar yükselir, öksürük, balgam, göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi şikayetleri gelişir. Zatürreenin nedeni grip virüsleri değil, başta stafilokoklar olmak üzere diğer bakterilerdir. Bu zatürree, KOAH’lı hastalarda daha sık görülür. Ölüm ihtimali grip virüsünün neden olduğu zatürreeye göre düşüktür. Antibiyotik tedavisi ile iyi cevap alınır.

Grip virüsü bazı hastalarda sinir sistemine ve kalbe de yerleşebilir. Sinir sisteminde Reye Sendromu, Guillain-Bar re Sendromu ve ansefalit e yol açabilir. Kalpte ise kalp kası ve kalp zarı iltihapları, yani miyokardit ve perikardit görülebilir
ŞAKİR HAKAN GÜKŞEN
sahagu31@hotmail.com

 
Toplam blog
: 84
: 2161
Kayıt tarihi
: 21.08.07
 
 

Sağlık sektöründe toplum sağlığı teknisyeni olarak çalışmaktayım. Yüksek okul mezunuyum. Konuşmay..