Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '11

 
Kategori
Sosyoloji
 

Haber bilgi değildir

Böyleliliği 1950’lerde; oyun, kuramı, sistem teorisi, sinyal işleme, sibernetik gibi asılında çokdisipinli olacak olan ama başka bölük pörçük kültürel bilgicik alanlarının; bilgileri derleme, algılama, bellekleme, zihinde yeniden yeniden işleme nörolojisinin çokdisiplinlili yapısı sayesinde, yeniden modellenmesiyle başladı, günümüze kadar sürdü ve gelecekte de 250 yıl gibi daha sürecek. Bu süreç tamamlandığında, 2. Sanayileşme de tamam demektir ama biri diğerini gerektirmez, koşut süreçlerden söz ediyoruz yalnızca.

 

Haber bilgi değilse, nedir?

 

Ön ve ham bilgilerden yalnızca birisidir. 1. Sanayileşme, Aydınlanma’nın ansiklopedisini değiştirerek, kalıcı kültürel bir olgu durumuna getirdi. Böylelikle, elimizde gazete haberlerinin karşılaştırılacağı, karşılıklı irdeleneceği ve yeniden ansiklopedik bilgiye dönüştürüleceği bir ön-referans sistemi var.

 

Haberler en çok gündelik yaşamın kültürolojisinde modellenir. Bunun için modeli kültorolog Murdoch, kütüphanecilikteki Dewey 1.000’li kodlama sistemine benzeyen bir model kurmuştur.

 

Böylelikle, bir haberi okuduğunuzda, o model zihninizdeyse, saniyenin binde birinde oradaki 10 koda kayıtlanabilir.Böylelikle siz, anında haberin bilgi ve haber değerini anlarsınız.

 

Tabii ki bunu gazete editörleri veya mizanpajcıları yapmaz / yapamaz ve iyi ki de böyledir. Öyle olmasaydı işte o zaman Big Brother, kendi çıkarları açısından, bizi tehlikeli haberlerden anında uzak tutabilirdi (sansür var ya, ondan). Diğer bir deyişle, ne CIA’in, ne NSA’nın akil adamlarının tarih bilinci yok, Barrett dahil.

 

Bir haberi okuduğunzda, eğer günde yarım saatınızı internet gazetelerini okumaya ayırıyorsanız (ki artık Türkiye’de bile böyle olabildi), o haberin doğruluğunu ve anlamını, internette koşut tarama yaparak 1-2 dakikada kavrayabilirsiniz.

 

Örneğin ‘Kişi Başına Harcama 2010’ metnimi ele alalım:

 

O metni yazarkenki tarama sürecine kadar, Türkiye’de GSMH kullanım oranının % 40’a kadar düştüğünü bilmiyordum. Olağanda bu oran, metinde belirtildiği gibi, yatırımların oranına göre, % 60-70 arasında oynar.

 

Hemen soru: Neden böyle?

 

Öncelikle o sayının kaynağı, bildiğimiz kasa fişleri ve faturalar. Tüketim kadar üretim de bu ülkede sayıldığı için, depoya dönmeyen herşeyin fiyatı da belli olduğuna göre, ne kadar harcandığı rahatça  izlenebilir.

 

Ancak brüt veya net GSMH, PPP / SAGP hesaba katılmadan da şişirilebilir, çünkü onu hesaplarken, belli katsayılar kullanılır: örneğin bir paranın ekonomide yılda kaç kere döndüğü ki bu sayı 2,5-4 arasında oynar. Düşük fiyatlı tüketim malları hızlı, dayanıklı kullanım malları yavaş para döndürür. Ancak kimse sizin 2,5 veya 4’ü neden seçtiğinizi bilemez. Çünkü devletimiz, özel şirketler bilançolarını açıklasa da, kendi bilançosunu, yani bütçesini net olarak açıklamaz. Örtülü ödenekten bol harcama yoktur. O paranın nereye harcandığı veya harcanıp harcanmadığı bile sorulamaz. Bu ülkede bazı harcamalar, açıklanması devlet sırrı sayılarak yasak olan KHK’ler ile yapılır. Yani, mafya bile defter tutar, devlet tutmaz.

 

İşte bu kadar bilgi için de, o haberi okumadan önce, 40 yaşnda yetişkin biri olarak 1.000 civarında kitap okumuş olmanız gerekir. Okumamışsanız, blog yazarları gibi sudaki balık kadar sudan, yani içinde yaşadığı koşullardan habersiz ve bilgisiz olursunuz.

 

Diğer bir deyişle, bilgi bilgiyi üretir. Bu üretim, logaritmik kere logaritmiktir. Yani, 10.000 kitap okumuş biri, 1.000 kitap okumuş birinin 10 katı değil, milyonlarca katı bilgi sahibidir.

 

Bu bilgi nasıl çıkar?

 

100 sayfalık 1 kitapta 1.000 paragraf (= düşünce birimi) varsa, o 1.000 paragraf ikili kombinasyon olarak, en az 10.000 paragraf bilgi ürettirir. Aradaki üretimi sağlayn, ansiklopedik bilgi fon birikiminin besleyici ışınıdır (hem hologramdaki, hem de psiko-tarihteki asal ışın).

 

‘Dünya Sistemi’ veya ‘Politika ve Estetik’ gibi kitaplar bu süreci yüzlerce katına çıkarabilir. Çünkü her 10 yılda 1 yeni giren bilgilerle o kitabın çıkarsattığı bilgi de aynen yenilenir ve bir tarih filmi gibi ardışık sıralanır.

 

Gazete haberinde bu süreç tersine işler. Yani 10 veya 100 haber belki 1 birim bilgi eder. Habersel bilginin avantajı ise canlılığıdır. Ben nice tarihsel, sanatsal, matametik model gördüm ki o sıradan haberlerle çökertildiler. 10 yıl aldı ama zaten tüm yaşamımız boyunca gazete okumamızın anlamı da budur: Anlamlı haberin ne zaman oluşacağı belirsizdir, çünkü tarihi yapanlar tarihi bilmezler ve Brown hareketi sürecinde davranırlar.

 

Haberin bilgisel açıdan böyleliği, 1980’lerden itibaren böyle oldu. Bunun nedeni o tarihlerden başlayarak empoze edilen neo-globalizm + neo-liberalizm, o tarihten epey önce başlamış olan 2. Sanayileşme’yi ivmelendirdi ki iktidar seçkinlerinin böyle bir amacı yok. Şöyle bir örnek: Bill Gates insan klonlanmasını ve ölümsüzlüğü istemiyor. Stephen Hawking kafa naklini reddetti. Obama veya Bush desen, zaten internete bağlanmış öküz.

 

Siz siz olun, iktidar seçkinler denli aptal ve cahil olmayın, yoksa itiraz ettiğinizi, miting yaptığınız, isyan ettiğinizi, hatta tarihi değiştirdiğinizi zannederken, bir bakmışsınız gaz odasının veya mezbahanın kapısındasınız.

 

Dipnot: Murdoch’un modeli, Bozkurt Güvenç’in ‘İnsan ve Kültür’ kitabında var ve o model bugün bütün dünya üniversitelerinde sosyoloji dersinde okutuluyor.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..