Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '11

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Haber müdürü

Haber müdürü
 

Başkanlık lobisine girdiler. Her biri farklı meslek… Ortak dertler… Bin bir umutla geldiler. Uzun zamandır bu anı beklemişlerdi.

Hatta bir gün öncesinden toplantı bile yapmışlardı, kendilerine verilen yarım saat süreyi iyi kullanabilmek için. “Taleplerimiz neler olsun?”  diyordu içlerinden biri:

“Toplantılarımız için yer göstersin? Maddi destek isteyelim? Otobüse indirimli binmek istiyorum!” Öteki “Etüd merkezleri kursunlar en azından boş duracağımıza çocuklarımıza faydamız olur” diyordu.

Önce Haber Müdürü karşıladı kendilerini güler yüzle: “Sorunlarınızı hepimiz biliyoruz. Atanamayan öğretmenlerin seslerini duyurmaya çalışıyoruz.”

İçlerinden biri atılmak istedi ama nafile sözünü bitirmemişti henüz ve ona yakışmazdı koskoca bir  müdürü bozmak. İçinden konuştu mırıldanarak “Madem sorunlarımızı biliyorsun ‘Atanmayanla –Atanamayan’ arasındaki farkı bilirsin o halde”

Bilmiyordu kimse. Sorunu, sorunlarını hatta çözüm yolunu...

'Küçük seylerle' o kadar meşguldü ki kamuoyu ' Büyük seylerin gidisinde” uyuyordu adeta..
 

En sevdiği en verimli olduğu işi yapmak istemeleri suç mu? Hayallerden vazgeçmek kolay mı öyle?

Onlara dokunmak, dokundurtmak… “Dokunulmaz Milletvekilleri” varken ülkemizde dokunulmayan hayal olur mu sayın abim? Girmediğimiz uğraşmadığımız bir bu kaldı. ‘Psikolojik ileri Demokrasi Mülkiyeti’ kime ait sayın abim..

Zaman geçtikçe ortam resmi bir hal alıyordu. Birbirlerine bakışları bile resmi evrak çekmecesi gibi. Sekreterin masasındaki gazete manşetine takıldı birinin gözleri. Kocaman yazmışlardı ' Baskan iskencesi 'diye. Neymiş efendim sabahın beşinde kaldırım çalışması yaptırıyormuş. Halk rahatsız oluyormuş. Yapsan bir türlü yapmasan bir türlü.

Delikanlı gülümsedi kendi kendine “Yahu bu başlığı atan gazetenin binasının önünde kaldırım bile yok, hatta semtinde bir otoparkı bile yok” diye. Neyse dedi sonra gazetecilik bu olsa gerek..

Efendim bu ülkede her şey sabaha karşı yapılmıyor mu zaten?!
Şikeciler içeri 5 'te ...  Dışarı 5' te,
Sınavda kopya çekildi özür telefonu 5' te,
İntiharlar 5' te,
Örgütçüler 5' te salıverilmedi mi sayın abim bizler mışıl mışıl uyurken…

Sayın vekillerimiz gece çok çalıştıkları için gündüz oturumlarda şekerleme yapıyorlar 'Jet Yasa'lar okunurken. “Sayın vekilim bu yasayla ilgili görüşünüzü alsak” diye mikrofon uzatsak “Ben bilmem abilerim bilir.” demelerine gerek kalmaz inşallah.

İçeriden biri çıktı, arkasından sekreterin telefonu çaldı ve 'Uyduruk sorunun muhatapları' içeri alındılar teker teker..

En önde 10 yıldır bekleyen, arkasında 6 yıldır bekleyen, ondan sonra 5 yıldır bekleyen,
sonra 4 yıldır ve 3 yıldır bekleyen... “Muhatapsız muhataplar”, girdiler içeri.

Oturdular çaylar söylendi.  İyi karşılanmışlardı sanki güler yüzle. Nezaket faslı geçince başkan konuşmaya başladı: “Devlet politikası yetersiz, üniversiteler plansız açılıyor, insan gücü yönlendirmesi yok, YÖK, MEB, sendikalar beraber eğitim planlaması yapmalılar...”

Eee yarım saatin on beş dakikası gidiverdi birden. Üstüne bir de soru çaktı hemen: “Ne mezunusunuz?

Kimya, Edebiyat, Bilgisayar, Resim- Sınıf öğretmenliiği..

Zar zor anlattılar memleketlerinde 10.000, ülke genelinde 300.000 olduklarını. Ücretli diye bir şey olduğunu… 12 gün sigortayla üç kuruşa nasıl çalıştırıldıklarını, kadroluyla aynı işi yapıp 1/4 maaş verildiğini, okullarda ücretli adı altında lise mezunları çalıştırıldığı, hatta at yetiştiricisi, kilim dokumacısı çalıştırıldığını, özel sektörün daha beter olduğunu bir nebze de olsa başkana söyleyebildiler.

“Çocuklar dernekleşin... Birlikte hareket edin...”

Kanayan damarlarından biri de buydu bu güzel insanların. Çoğunluğu sindirilmiş ve ürküyorlardı her şeyden ama neden?

Başkan sonunda sordu! “Benden bir isteğiniz var mı?

Başkanım otobüs? “Çocuklar sivil kullanıma yasak..”
Başkanım etüd merkezi? “Çocuklar var! Yetersiz, ama kaynak yok.”
Başkanım kurs? “Biliyorsunuz belediyemizin kursları var, orada sizlere de iş imkanı sunuyoruz..

Resim öğretmeni, dayanamadı çünkü belediyenin kurslarına üç yıl boyunca başvurmuş; ama bir sonuç gelmemişti. Bilgisayar başında oturanlar sürekli şehir dışında diye işaretleyip arkadaşlarını sokuyorlardı işe. Söze girdi:

“Başkanım benim hiçbir başvurum sonuçlanmadı, akabinde formasyonu olmayan eğitimcilikle alakası olmayan insanları çalıştırıyorsunuz!”  “Aaa! bunu bir değerlendirmeye alalım arkadaşlar..”

Başkanım projemiz... “Onu da x beye yönlendirelim arkadaşlar.”

Ne zaman ki ok' lar siyasi icraatlara döner iste o zaman politikacı ayaga kalkar kapıyı gösterir..

Bu çocuklar güneşi işaret ederken sizlere;  sizler,  ayaklarına bakarsanız eğer bu günahı çekmeye hazır olun ey muhataplar..

Bu çocukların hayallerini alamayacaksınız.. Kel Mahmut’un kalp krizi geçirirken bağırdığı gibi ' izin vermeyecekler' ve sesleri daha da gür çıkacaktır.

Haber müdürümüz mü?

"Uyduruk sorunun muhatapları" nın başkan ziyareti haberini, Atanmayan öğretmenler’ olarak verdi.

Kadrolu kalın, kadrolu yaşayın..

 

 
Toplam blog
: 21
: 216
Kayıt tarihi
: 12.12.11
 
 

Eğitimci, Aşkadaşım ve Aşkolsun kitaplarının yazarı. ..