Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '10

 
Kategori
Dilbilim
 

Haber ve reklâmlarda Türkçe

Haber ve reklâmlarda Türkçe
 

Genel KurmayBaşkanlığı Afişi


Kitle iletişim araçları içerisinde büyük bir önemi olan televizyon toplumsal değişimin en önemli araçlarından birisidir. Televizyonun bu kadar önemli olmasının nedeni, izleyicinin haber alma, eğitim hizmetlerinden yararlanma, eğlenmenin yanı sıra, ürünlerle ilgili hizmetlerden yararlanmasına da katkı sağlamaktadır. Televizyon hem göze hem kulağa hitap ederek, birçok yönden izleyiciyi etkilemektedir.

Televizyonda haber dinlemek, ülkemizde bir gelenektir. Radyolu günlerden beri, haber saatleri Türk insanı için özel anlardır. Gerçi artık tek kanaldan izlenmiyor. Diğer haber ve yorumların ne olduğunu öğrenmek için sürekli kanal değiştiriliyor.

Ana haber bültenlerinde Türkçenin kullanımıyla ilgili birçok yanlışlık göze çarpmaktadır. Anlatım bozuklukları, vurgu ve duraklama yanlışları, sözcüklerin yabancı dildeki söylenişleriyle kullanılışı, yabancı sözcüklere fazla yer verilmesi en çok karşılaşılanlardır. Ana haber bültenleri hazırlanırken belirli bir oranda hata kabul edilebilir. Yapılan araştırmalar bu oranın Türk televizyonlarında göze çarpacak kadar çok sayıda olduğunu göstermektedir. (*)

Haber bültenlerinin ilgi görmesi, en çok izlenen programların başında gelmesi, kullanılacak dile, herkese örneklik oluşturması sebebiyle, özen gösterilmesi gerekmektedir.

Haberlerin sunumunu yapan kişilerin dilimizi doğru, etkili ve anlaşılır biçimde kullanmalarının büyük bir önemi var. Ancak televizyon kanallarında gerek sunum yapanlar, gerekse metinleri hazırlayanların dilin kullanımıyla ilgili özensiz ve duyarsız davrandıkları görülmektedir. Televizyon haberlerinde kullanılan yabancı sözcükler yüzünden haberin ne olduğu anlaşılmıyor. Haberleri sunan kişiler Türkçeyi doğru kullanmıyorlar. Devrik cümle kullanıyorlar. Türkçe sözcük olduğu halde, yabancı sözcük kullanıyorlar.

Televizyonda sunuculuk yapacak olanlar konusunda yeni kurallar konmalı. Bu konudaki yeterlilik şartları belirlenmelidir, hatta belge istenmelidir. Çalışanlara hizmet içi eğitim uygulamaları yapılmalıdır.

Bir de haber aralarında sürekli tekrarlanarak haberin ne olduğunu unutturan reklâmlar var. Reklâmlar aynı ürünün, aynı anda birçok ülkede tanıtımının yapılmasını sağlıyor. Reklâmlar hangi ülkede yayınlanıyorsa, o ülkenin dilinde olması gerekirken ülkemizdeki reklâmlar birçok yabancı kelime içeriyor.

Reklâmı yapılan ürünlerin yarısının yerli firmalar tarafından üretilmesine rağmen tanıtım yapılırken kullanılan sözcüklerin çoğu yabancı. Reklâmlarda tanıtım yapılırken ilgi çekici olabilmek adına yarısı yabancı, yarısı Türkçe sözcükler kullanılarak bir karmaşaya sebep olunuyor.

Teknolojik ve bilimsel gelişmeler çok hızlı, bu sebeple dilimize giren sözcük sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu kaçınılmaz duruma müdahale etmek çok zor. Yeni sözcüklerin dile girip etkileşmesi dil açısından zenginlik katan bir olay. Hiç şüphesiz, çeşitli dillerin, kültürlerin var oluşu bütün insanlığın zenginliğidir ve kültürel çevrecilik bilinciyle her biri korunmalı ve yaşatılmalıdır. Bir ülkenin kanallarında ve resmi dili dışında bu kadar çok yabancı sözcük kullanılması sorgulanması gereken bir konudur.(*)

Burada endişe verici olan şeylerden biride bu sözcüklerden yeni sözcükler türetilirken batı kökenli sözcüklerin kullanılmasıdır. Türk dilinin şimdiye kadar kendini korumasının en önemli sebebi sözcük köklerinden kelimelerin türetilmesi, eklerin yabancı olmasıydı. Ekler kaldırıldığında herhangi bir bozulma söz konusu değildi. Hatta Türk dili konusunda araştırma yapanlar, kökü bizden diye teselli bulurlardı. Ama reklâmlarda kullanılan sözcükler sadece markaları içermiyor. Ayrıca Batı kökenli sözcüklerden türetilerek kullanım ile ilgili bilgilerde de yabancı sözcükler yer alıyor. Dokunmatik, antileke sistemi, antibakteriyel ekonomik yatak gibi sözcüklerden yeni sözcükler türetilmektedir.

Reklâmlarda ve haberlerde sözcükler yanlış yazılıyor. Türkçe okunuş şekillerine dikkat edilmiyor.

Ülkemizde televizyonun Türkçenin kullanılmasında bu kadar önem taşımasının en önemli sebebi de kitap okumamaktır. Kitap okuma oranı fazla olsa televizyonun etkisi bu kadar fazla olmayabilirdi.

Şu an biz arı Türkçenin nasıl olduğunu biliyoruz. Gelecek nesiller kitle iletişim araçları yüzünden arı Türkçenin nasıl olduğunu unutup, hangi sözcüğün Türkçe, hangisinin etkileşime uğramış Türkçe olduğu konusunda kafaları karışacak.

Türkçeyi ne kadar doğru kullanmaya çalışsak da; çevremizde bulunan yarı Türkçe yarı yabancı sözcüklerden oluşan tabelâlar, reklâmlar rahatsızlık verici.

Kitle iletişim araçları üstlerine düşen sorumluluğun bilincinde olmalıdırlar. İlgi çekici olma adına dilimizin katledilmesine izin verilmemelidir.

Dile dışarıdan ne kadar müdahale edilirse edilsin, dilin doğal bir akışı var. Dil canlı bir varlık. Kendine özgü bir iradesi var. Türkçenin kullanımında ve yazımında belirgin bir şekilde göze çarpan hataları görmemekte bu iradeyi hiçe saymaktır.

*Yrd.Doç.Dr. Güldem Tüm, Gelecek Kuşakların Türkçe Edinimi Hakkı ve Televizyon, TDK Dil ve Edebiyat Dergisi, Şubat 2010

*Oktay Sinanoğlu, Bir Nev-York Rüyası Bye BYe Türkçe,

 
Toplam blog
: 72
: 3894
Kayıt tarihi
: 20.09.09
 
 

Evli bir çocuk annesiyim. Eğitim alanında çalışıyorum. Felsefe, sosyoloji, edebiyat alannda atöly..