Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Kasım '11

 
Kategori
Siyaset
 

Habil, Kabil ve bitmeyen oyun

Habil, Kabil ve bitmeyen oyun
 

Bir 10 Kasım hikayesi


Tam 99 yıl önce bugün. İlk Dünya Savaşı’nın Selanik’i vatan topraklarından koparışının yıldönümü. 482 yıl birbirine kaynaşmış iki milletin ayrılış fermanı. Büyük hesapların günü... Savaş yıllarını ve sonrasındaki fakirliği yaşamış olan bir nesil o gün bugündür dünya çapında doğu, batı, kuzey güney demedi, çalıştı, çabaladı. Yeni nesiller için barış dolu bir dünya temenni ederek ittifaklar kurdu savaştan sağ çıkanlar. Birbirinin nesiller boyu düşmanı olacakmışçasına kavga ederlerken, öfkeleri biraz geçince iki kardeş gibi geçinmeye başladılar. Yüz binlerce kişinin kanı aktı, milyonların canı yandı bunu anlamaları için... Kabahatlerinden pişman olunca, binlerce yıllık bir hikayenin hayatta kalan tek kahramanı gibi anladılar gerçeği. Yani, tıpkı Kabil gibi.

Neydi Habil ve Kabil’in hikayesi bilir misiniz? Kutsal kitapların hepsinde yer bulmuş olan bu hikaye ilk adağın hikayesi aynı zamanda. Çünkü onlar Adem’in oğulları. Birinin adağı kabul edilip diğerininki kabul edilmediği için biri diğerini öldürüyor. Adağı kabul edilen ve yeryüzündeki ilk cinayetin kurbanı olan Habil, diğeri ise onun katili ve ilk pişmanlığın sahibi Kabil. Kardeş katlinin ilk örneği onlar. Kim Allah katında diğerinden daha üstün anlayabildiler mi dersiniz?

Kabil’in dünyadaki mirasçıları da halen bu bitmez pişmanlığın ardından gidiyor. Ne bir eksik ne de fazla, bugün ne kadar ise aynen o gün de o kadar “insan” imiş demek ki insanoğlu. Kavga bittiğinde ziyan edecek kişinin yine kendisi olduğunu kavgadan önce göremeyen insanoğlu, o gün bu gündür kavgası bitmeyen, dünyadaki tek zalim. Öyle aşırıya gidiyor ki, kardeşinin canını alıveriyor. Aşırı gitmek her durumda felaket getiriyor, aşırıya gitmeden çözmeli insan.

Kurban bayramında, şüheda dolu vatanımız bu kez kurban kanları ile sulandı. Daha fazla şehit kanı akmaması dualarıyla hutbeler verildi. Hacılarımız hep birlikte onlar için tavaf ettiler. Dileriz bu bitmeyen oyun, tüm dünyada barış içinde sürsün. Bir kurban bayramını daha kutladığımız şu günlerde bu yazı tüm diğer islam ülkelerinde de barışa bir çağrı olsun.

Doğduğu toprakların düşman tarafından işgal edildiği yıl 31 yaşındaydı Mustafa Kemal. İşte yarın, bir 10 Kasım’da daha bu mücadelenin meşalesinin sönmediğini, hep milletimizin yüreğinde yanmaya devam edeceğini fısıldayacak bize. Savaşın zalimliğini “yurtta sulh, dünyada sulh” sözleriyle, barışla bağlayarak liderliğini pekiştirecek. 10 Kasım’da bir kez daha tüm Türkiye’ye baş sağlığı diliyorum.

Sevgiyle kalınız.

 
Toplam blog
: 149
: 652
Kayıt tarihi
: 07.04.10
 
 

Sazsız söze ezgiler diziyoruz, birer birer. "Kim" olduğumuzun belli olmadığı bu dünyada K..