Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mayıs '10

 
Kategori
İnançlar
 

Hac ziyareti bir hesap günü provasıdır

Hac ziyareti bir hesap günü provasıdır
 

Arafat


Oraya giden kişi, varsa bütün unvanlarını, etiketlerini, malını, mülkünü bırakarak, üstünde kefen gibi beyaz bir örtü ile oraya gider.

Mahşer günü gibi, hangi milletten, hangi mezhepten, hangi aileden olduğu sorulmaz.

Hesap günündeki adalet, itibar ve üstünlük dünyadaki yaşamdan farklıdır. Dünyanın şanslı görülen kişileri ile, ahiretin şanslıları ve ödüllendirilecek olanları farklıdır:

Dünyadaki değerler sistemi, ( Ki, çoğu yozlaşmanın sonucudur.) dünyaya aittir. Örneğin, dünyada özenilen oscarlı bir yıldız, dolar milyarderi, devlet başkanı vs. olan kişi, kibirli olabilir, haksızlıkla zengin olmuş olabilir, iktidar hırsıyla ve olanaklarıyla kendine ve yakınlarına çıkar sağlamış, masumların hakkını yemiş olabilir. Gücü ve parası olan bu insanların hem yapabilecekken yapmadıkları iyiliklerden, hem de yaptıkları yanlışlardan verecekleri hesap büyüktür.

Ama küçük toprak sahibi köylü, düşük ücretli işte çalışan bir kişi yapabileceği ve karşılığında kazanç sağladığı üretimi layıkıyla yapıp, kazandığını ailesi ve yakınındaki ihtiyaç sahipleri ile paylaşıyorsa vereceği hesap, maddi ve manevi gücüne oranla olduğu için, daha azdır.

Kişi hasta veya sakatsa, tüm bunlardan muaftır.

Köre zorlama yoktur, topala zorlama yoktur, hastaya da zorlama yoktur.”(Fetih, 109/48, 17)

Allah hiç bir benliğe gücünün yeteceğinden daha azını yüklemenin dışında bir teklifte bulunmaz. Her benliğin yaptığı iyilik kendi lehine, işlediği kötülük kendi aleyhinedir/kişinin hem kendisi hem başkaları için kazandığı onun lehine, yalnız kendi nefsi için kazandığı onun aleyhinedir/kişinin kendi emeği ile kazandığı lehine, başkalarının sırtından kazandığı aleyhinedir.”(Bakara, 92/2, 286)

Geniş imkâna sahip olan bu geniş imkânından harcasın. Rızkı kendisine ölçü ile verilmiş olan da Allah’ın kendisine verdiğinden ‘infak’ etsin. Allah hiçbir benliği, kendisine verdiği şey dışında yükümlü tutmaz. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.”(Talak, 100/65, 7)

Hac, parası ve henüz başkaları için bir şeyler yapabilecek gücü olan insanların eksiklerini ve yanlışlarını görmeleri, döndükten sonra diğer insanlar için maddi ve manevi olarak yapabileceklerini yaparak, hem imanlarını güçlendirmeleri, arınmaları, hem de refaha ve barışa hizmet etmeleri için verilmiş ikinci bir şanstır.

Hac’da kavga, çekişme yoktur. Pozitif duygular içindeki çok sayıdaki insanın oluşturduğu toplam pozitif enerji de, ziyareti gereğince yerine getirebilen ve hisseden için, ayrıca şifa vericidir.

Ancak kendilerini üstün görenlerin VIP (çok önemli şahıs) statüsünde, 5 yıldızlı otellerde hac ziyareti sadece kara mizah örneğidir. VIP giden kişi, eğer kendini yine ayrıcalıklı olarak görerek dönmüşse yaptığı ziyaret pek fazla bir yarar sağlamamış demektir: Ahirette VIP statüsü ile dünyanınki aynı olmayacaktır.

Hac ziyaretine ödenen paraları bir çeşit israf gibi görmek ve göstermeye çalışmak yanlıştır. İnsanlar her yıl milyarlarca doları gönül hoşluğu ve tatil için harcamaktadırlar. Bu da kimseyi rahatsız etmemektedir. Ancak, burada ziyaretin amacı hem kişinin kendisi için bazı yararlara tanık olmak, hem de Allah’ı hoşnutluğunu kazanmak olduğu için bazı konular öne çıkmaktadır:

Devlet parasıyla veya hediye olarak, borçlanarak,

Başkasının adına vekaleten (Kişi oradaki ortamı ve enerjiyi kendisi görmeli ve hissetmelidir. Başkasının adına vekâleten ne hac, ne tatil, ne tedavi olmaz.)

Aile, akrabalar, yakın komşular borç ve ihtiyaç içindeyken onlara yardım etmek yerine,

Kişinin kendisi zaten hasta veya yaşlı ise, yani kendisi bakıma muhtaçken

hacca gitmek koşulları yerine getirilmemiş bir ibadet gibi gözükmektedir. Doğrusunu Allah bilir. Ama görünen odur ki, en azından istenen faydanın sağlanması şüphelidir.

Önce haram kazanıp sonra hacca giderek haramı helal yapmak ve hacdan yeniden doğmuş gibi günahsız olarak dönmek ve ‘artık helal olmuş paranın’ tadını çıkarmaya inanmak insanların kendilerini kandırmasıdır.

Hacı olmanın bir itibar, unvan konusu olması, hac ruhuna aykırıdır. Ben kendime iyilik yapmışsam, eksiklerimi fark etmişsem yapmam gereken, orada aldığım yoğun pozitif enerjiyle yani, Allah’tan aldığım güçle bu eksiklerimi tamamlamak, yanlışlarımı düzeltmektir. Elimi öptürüp başköşeye kurulmak değil! Belki bu saçma gelenek yüzünden, insanlar komşuları, akrabaları borç içindeyken yardım etmek yerine hacı olup kendilerince toplumda değer kazanmayı seçiyorlar.

Ayrıca, “Hac bilinen aylardadır” ve herkesin aynı günlerde ziyarete gidip birbirini ezmesine gerek yoktur:

“Haccı da umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer engellenirseniz, esir veya köle azatlamak, Kâbe’ye kurbanlık hayvan veya başka bir şey sunmak şeklinde bağışta bulunmanın kolayınıza geleni yeterlidir. (…)İçinizden hasta olan yahut başından rahatsızlığı bulunan oruç tutarak veya sadaka vererek veya kurban keserek fidye yoluna gitsin. (…) bunu bulamayan oruç tutsun: Bu, üç günü hacda, yedi günü döndüğünüzde, tam on gündür. Bu, ailesi Mescid-i Haram’da oturmayan kişi içindir. Allah’tan sakının ve bilin ki, Allah’ın azabı çok şiddetlidir. Hac, bilinen aylardadır.) (Bakara, 92/2, 196-197)

İnanç ve her ibadet konusunda olduğu gibi hac konusunda da, seçim kişinin kendisine aittir. Allah akıl vermediğini zaten bütün bunlardan muaf, akıl verdiklerini ise, kendi aklını kullanmakla, kendi yaptıklarından sorumlu tutmuştur.

Kişi suçu, şeytan dahil olmak üzere, hiç kimseye atamayacağını bilip, elini vicdanına koymalı, kendi kararını kendisi vermelidir.

“Al, işte bu, iki elinin önden gönderdiğidir! Şu bir gerçek ki, Allah, kullara asla zulmedici değildir.” (Hac, 88/22, 10)

“Hiçbir günahkâr bir başka günahkârın yükünü taşımaz.” (En’am, 55/6, 164)

“Her benlik kendi kazandığının bir karşılığıdır.” (Müddesir, 4/74, 38)

(Ben kendi adıma, yakın akrabalarım-dürüstlükle ve çalışarak elinden gelen çabayı göstermesine karşın- geçim sıkıntısı çekiyorsa, borç içinde kıvranıyorsa veya apartman komşuma haciz gelmişse, işsiz kalmışsa, hac ziyareti yerine onlara destek olmayı tercih ederim. Koşullar uygun olup umreye gitsem de, hacı abla-teyze olarak, insanlardan özel bir saygı beklemezdim. Dahası böyle bir tavır beni rahatsız ederdi.)

 
Toplam blog
: 174
: 4451
Kayıt tarihi
: 19.06.09
 
 

1958  doğumluyum. Arkeologum. Evliyim. Çocuğum yok. Çalışmıyorum. Yıllarca çalıştıktan sonra, zam..