Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Nisan '08

 
Kategori
Haber
 

Haddini aşan Avrupalı...

Haddini aşan Avrupalı...
 

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nden beklenen, ısmarlama bildiri yayınlandı.

<ı>"Yargı bağımsızlığına saygı ilkesinin önemine" vurgu yapılan bildiride, <ı>"Bununla birlikte, çoğulcu demokrasinin çalışması için örgütlenme ve ifade özgürlüğünün de önemine" dikkat çekildi.

İşin garip tarafı…

Başkanlık bürosunda yapılan toplantının ardından bugün imzaya açılan bildiri, sadece altına imza atan parlamenterleri bağlıyor ve AKPM'nin ortak tavrı olarak kayıtlara geçmiyor.

Yani…

Kimlere ısmarlandıysa, onlar imzalarını atıyor…

Bildirideki çelişkiye dikkatinizi çekmek istiyorum.

Bir taraftan <ı>"Yargı bağımsızlığına saygı ilkesinin önemine" vurgu yapılırken, diğer taraftan da <ı>“…örgütlenme ve ifade özgürlüğünün…” önemi vurgulanıyor…

Her ikisine de bir şey demek olası değil.

Gelelim bir kez daha konuya…

Yargının <ı>“İddia makamı” olan savcılık, bir partinin Anayasal kurallara uymaması nedeniyle, yine Anayasadan aldığı yetkiyi kullanarak dava açmış.

Yani… Ortada henüz bir karar filan yok.

Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz… Doğru bulursunuz veya bulmazsınız, ama savcının yasalardan kaynaklanan <ı>“Yargıya saygı”nın gereğini yerine getirecekseniz, savcıya <ı>“Niye dava açtın kardeşim… Ayıp olmuyor mu” gibisinden yüklenemezsiniz.

Hele, dışarıdan gazel okumaya yeltenemezsiniz… İç hukukumuza hiç karışamazsınız.

Dava herkesin aleyhine, her zaman açılabilir. Dava açılan da kendini savunur, aklanır. Eğer aklanamazsa, yasaların öngördüğü ölçü içinde de gereği sadece <ı>“Yargı” kararıyla yerine getirilir.

Bunun Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından anlaşılamayan yanı neresi?

Gelelim <ı>“…örgütlenme ve ifade özgürlüğünün…” önemine…

Nasıl ki <ı>“Yargıya saygı” çok önemli ise, elbette ki ifade ve örgütlenme özgürlüğü de aynı derecede önemlidir.

Bir farkla…

İfade ve örgütlenme özgürlüğünüzü de yasaların izin verdiği çerçeve içinde kullanabilirsiniz.

Acaba bu Avrupalılar <ı>“Yasaları bir tarafa koy, bildiğin gibi davran” mı demek istiyorlar? Onların ülkesinde, yani Avrupa’da insanlar veya örgütlerin <ı>“Yasa tanımaz” tavır takınmaları olağan bir şey mi?

Eğer varsa böyle bir şey, şu bildirinin altına o örnekleri de koysalar, biz de bilsek ki, örgütlendiğimiz zaman yasalar bize işlemez…

İstediğimiz kadar, istediğimiz gibi, ülkenin temel değerlerini yerle bir edecek ifadeleri kullanabilir, bu ifadelerle örgütlenerek, eylemlerimizi de tamamlayabiliriz.

İlahi Avrupa…

Asırlardır Patavan’ın[1] Eşeğinin peşinden gidersiniz, ama <ı>“Adil olmayı” bir türlü beceremediniz.

Şemşamer[2] mezheplisiniz, ışığı nereden görürseniz, yönünüzü oraya çeviriyorsunuz.

İfade özgürlüğü, daha doğrusu <ı>“Özgürlükler ve nasıl kullanılması gerektiği” konulu birçok yazı yazdım, tekrar etmemek için fazla da derine girmeyeceğim.

Ancak bir kez daha görüyoruz ki, Avrupalı, ikiyüzlülüğünüz, riyakârlığını ve çıkarcılığını ortaya koymuştur.

Gönül isterdi ki Sayın Başbakan, hükümet adına, sayın Cumhurbaşkanı Devlet adına ve Sayın TBMM Başkanı da milletin egemenliğinin temsil edildiği kurum adına <ı>“Avrupa… Avrupalı… Otur oturduğun yerde. Bizim içişlerimize karışmak sizin haddiniz değil” diyebilselerdi…

Oysa…

Sayın Başbakan’a bu konudaki görüşü sorulduğunda verdiği cevap, akıllara zarar…

<ı>“Şimdi de oradaki komisyonlar kendileri böyle bir bildiriyi hazırladılar ve bugün belki imzaya açtılar. Böyle bir şey yapılıyor. Buradaki olay, bizim, ne yazık ki Türkiye’de alışageldiğimiz bir iktidar-muhalefet mücadelesinin, beyaza siyah deme gayretlerinin şu anda Avrupa’ya yansıtılması çabasıdır. Ama bu çabaların hiçbirisinin vereceği netice de yoktur. Çünkü her şey güpegündüz ortada cereyan etmektedir. Herkes üzerine düşeni yapacaktır. Muhalefet de şüphesiz ki üzerine düşeni yapmaktadır, içeride ve dışarıda..."

<ı>

İşte böyle…

Artık nasıl yorumlarsanız…

<ı>18 NİSAN 2008


[1] İran’ın Hazar kıyısındaki Anzali liman kenti yakınlarında bir yerleşim yeri…
[2] Kayseri’de yerel söylemle Ayçekirdeği’ne verilen ad.
 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..