Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Temmuz '08

 
Kategori
Dünya
 

Haddini aşma Sarkozy !..

Haddini aşma Sarkozy !..
 

Onlar çok iyi kankalar !..


Fransa Cumhurbaşkanı’nı hepiniz biliyorsunuz malum. Ama koskoca Avrupa Birliği’nin lokomotif ülkelerinden koskoca Fransa’nın koskoca Cumhurbaşkanı evlere şenlik bir adam. Bir kere patavatsız bir şahsiyet!.. Bir kere, nerede, nasıl konuşacağını, nasıl davranacağını bilmiyor. Devlet adamı sorumluluğunu tam olarak taşımadığına inanıyorum. Öyle ki, “ben Fransa’nın en büyük devlet adamıyım, ben Cumhurbaşkanıyım, Fransa ve AB benden sorulur” edalarıyla ortada dolaşması yok mu ? Her tarafından asalet yerine, kendini beğenmişlik akıyor. Hele bir de devletleri ve de o ülkelerin insanlarını küçümser bir tavırda konuşması, bence insanların yüzünde nefret ifadesi oluşturuyor. First Lady olan karısının konuşmalarını ve yaptıklarını gördüğünüzde, ikisinin ne kadar uyuştuğunu anlıyorsunuz !..

Fransa’nın Türkiye’ye karşı tutumu malum!.. Fakat ne yazık ki, Sarkozy efendi Cumhurbaşkanı seçildiğinden beri, zihninin derinliklerinde yer etmiş, Türkiye karşıtlığı ve Türk düşmanlığını her fırsat’ta kusuyor. Daha henüz Cumhurbaşkanı seçilmemişken, seçim konuşmalarında Türkiye aleyhine ileri geri konuşarak, Türklere atıfta bulunarak, hatta “Türkiye’nin yeri AB değildir, olmamalıdır” diyerek oldukça yüksek puan toplamış ve bu Türk ve Türkiye karşıtlığı seçilmesinde önemli bir rol oynamıştı. Burada koyu bir popülistlik kokuyor diyebilirsiniz. Evet nispeten de öyle, haklısınız derdim ama baktığınız da adamın her konuşmasında Türkiye’yi muhakkak araya sıkıştırması, alaycı bir şekilde Türkiye devletinden bahsetmesi, bir devlet adamı profiline hiç de yakışmayan bir duruş sergiliyor. Tabi, aldığı en Fransa’nın özellikle siyasilerin genelinde ve AB platformunda Türkiye karşıtlığı ve Türkiye antipatisinin olması, Almanya, Danimarka gibi ülkelerin ve devlet başkanlarının da Türkiye karşıtı söylemler içinde bulunması Sarkozy efendiye büyük güç sağlıyor. Nasıl olsa destekleyen birileri var.

Hemen hemen hergün, Sarkozy efendi’nin bizzat ağzından çıkmış bir söz duyar yada okursunuz, okuyoruz da !. Bunlara son olarak şöyle bir gaf eklendi. Biliyorsunuz, son zamanlarda başta AB ve AB’nin dönem başkanlığı Fransa’da olması itibari ile Fransa devleti “Akdeniz için Birlik” diye bir ucube oluşumun içine girdiler. Dolayısı ile Akdeniz ülkeleri ile bir takım görüşmeler yapıyorlar. Özellikle Türkiye’yi bu oluşumun içine çekmeye çalışıyorlar. Amaçları elbette ki belli !. Türkiye’yi AB’den uzaklaştırıp, farklı bir oluşumun içinde oyalamak. Özellikle Türkiye’nin bölgede önemli bir konumu ve askeri gücü olduğunu düşünürsek, Türkiye bu oluşum için çok önemlidir.

Son olarak Fransa Cumhurbaşkanı’nın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile Paris’te görüşmesi Fransa‘da tepki ve eleştirilere neden olmuş. Sayın Sarkozy efendiye “Neden Ortadoğu’lu diktatörleri Paris’e davet ettin ?” diyenlere “Ne yapalım, Ortadoğu’dan ya Talibanlar, ya da Atatürkler çıkıyor” cevabını vermiş. Daha doğrusu böyle bir iddia var. her ne kadar ateş olmayan yerden duman çıkmaz derlerse de, eğer iddia doğruysa, bu hem Atatürk için, hem de Türkiye ve Türk milleti için yapılmış çok büyük bir ayıptır. Zira, hiçbir zaman ne genetiksel olarak, ne siyasi tavır olarak aynı kefeye konmayacak iki profil için söylenecek bir söz değil. Öyle ki, Taliban bugün Afganistan sınırları içinde terör estiren, uyuşturucu trafiğini kontrol eden, çağımızın en azılı terörist gurubu olarak nitelendirilebilecekken, Atatürk bugün tüm dünya’ya iyi bir asker, iyi bir devlet adamı, kurtarıcı ve bir ülkenin kurucu sıfatıyla adını büyük puntalı altın harflerle yazdırmıştır.

Atatürk’ü Taliban ile aynı kefeye koyan Sarkozy, Atatürk’e Ortadoğu’lu bir diktatör sıfatını yakıştırmış. Aslında, bu onun ne kadar da aciz ve cahil olduğunu gösteriyor biraz da. Biraz da Atatürk’ü tanımadığı anlamını çıkartıyorum. Öncelikle, Atatürk’ün Avrupa topraklarında doğduğunu ve o tarihte Avrupa’nın neredeyse tamamına sahip olmuş (her ne kadar sonra kaybetmişse de), ama Ortadoğu’ya hiç açılmamış, hiç savaşmamış bir devletin yerine yepyeni bir devlet kurduğunu ve Atatürk’ün, Fransa’nın sömürgelerine yaptığı diktatörlük kadar bile diktatör olmadığını, bugün bile hala Atatürk’ün felsefesinin bir öğreti şeklinde dünyanın birçok yerinde öğretildiğini ve özellikle Time dergisinin kendisini “Yılın devlet adamı” seçtiğini bilmesi ve hatta birilerinin ona bunu hatırlatması gerektiğini düşünüyorum ve bir ABD başkanı’nın 2000 yılındaki milenyum mesajında söylediği bir söz ile bu yazıyı bitiriyorum.

'' Milenyumun hiç şüphe yoktur ki tek devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk'tür. Çünkü o yılın değil asrın lideri olabilmeyi başarmış tek liderdir'

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..