Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '14

 
Kategori
Futbol
 

Haddini bilmek, haddini bildirmek...

Haddini bilmek, haddini bildirmek...
 

Bazen sözcüklere, deyişlere takılır kalırız.

Sözcükleri özenle seçip kullanmama başa “dert” açabilir. Onun için “sözün ucu"nun nereye varıp dayanacağını düşünmeyenler, hiç beklenmedik durumlara düşebilirler.

Sonrası?

Amaç başkadır, varılacak yer başka olur. Böyle olunca, gel de, işin içinden çık!

Maç biter bitmez, başta teknik direktörü, en az ikişer futbolcuyu konuşmak zorunda bırakmak ne kadar doğru?

O “ruh hali”yle söylenenler, acaba sakin bir “kafa”yla söylenir mi?

Neymiş?

Kuralmış!

Kâğıda dökülene "kural denirse, uymayan ceza alırsa, konuşmak zorunda olan da, hoşa giden/ gitmeyen “söz”ler söyleyebileceği gibi, “ceza” almasını sağlayan “söz”ler de söyleyebilir.

Amaç ne?

Onu bu “zorunlu konuşturma”yı koyanlara sormalı?

*****

Haddini bilmek!

Yani?

“Neler yapabileceğini ya da neler yapması gerektiğini bilerek onun ötesine geçmemek..”

Her söz, her ağızdan çıkar; ama her sözün etkisi farklı olur. Kimi için “seher yeli”nden daha etkisizdir; kimi için “fırtına” kopartır. Yani aynı “sözler”, adamına göre değerlendirilir.

Sarı Çizmeli Memet Ağa’nın dediğiyle, ülkeyi, ülkeleri yönetenlerin; futbolda "göze batanlar"ın dedikleri bir olur mu hiç?

Sözgelimi, Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal, “Galatasaray karşısında haddimizi bilerek oynadık.” der mi, diyebilir mi?

Dese de, demeyebilir!.

Toplumda “yaygın kanı” nedir?

“Küçükler”, “haddini bilir”; “Büyükler”, kim olursa olsun, “haddini bildirir”.

Fenerbahçe’nin de Galatasaray’ın da “Büyük” olmasına koşut olarak, “haddini bilen” değil, “haddini bildiren" olacak olmasıdır!

İsmail Kartal, niye “Haddimizi bilerek oynamaya çalıştık.” dedi?

"11’e 10 kaldığımız için bu cümleyi kullandım. Eksik oynadığınızda rakibe saldırıp gol aramak için tüm riskleri alamazsınız, tedbirli oynarsınız. Ama herkes bu sözü başka yerlere çekti. Herkes bilsin, Fenerbahçe haddini bilmez, haddini bildirir.”

İsmail Kartal, “11’e 10 kaldığımız için, Galatasaray gibi güçlü bir takıma karşı haddimizi bilerek oynadık.” deseydi, kuşkusuz, daha az tepki çekerdi!.

Bir “eksik” kalmak, ille de “haddini bilerek” oynamayı mı gerektirir, yoksa “temkinli”, “önlem olarak” oynamayı mı...?

Gel de tartış!

Maç, Galatasaray lehine bitmeseydi ya da  0-0 bitseydi, İsmail Kartal’ın “...haddimizi bilerek oynadık.” demesini, “Ona göre önlemlerini aldı”ya bağlayanlar olmayacak mıydı?

Sunuca göre, geriye dönük eleştiri yapma huyumuz var ya, kurusun o huy!.

*****

“Herkes bilsin, Fenerbahçe haddini bilmez, haddini bildirir.”

Haddini bildirmek!

Yani?

Yola getirmek, dize getirmek; kibarcası, ders vermek!.

Sonuç, Fenerbahçe lehine olmadığına göre, Galatasaray’dan etkili/ yetkili biri kalkar da, “Haddinizi bildirdik” derse, hangi “laf”, güncel olan için havada kalacaktır?

İsmail Kartal, “oyunu okuma”, “taktiksel değişiklik” konusundaki karar ve uygulamalarını masaya yatırmalı, olanlardan ders çıkarmalıdır. Yoksa “haddini bilmek”, “haddini bildirmek”, oyuna, teknik direktörlerinin tercihlerine bakanlar, futboldan anlayanlar için “boş laf”tan öteye geçmez.

Fenerbahçe yenseydi ya da beraber kalsaydı, “Haddimizi bilerek oynamaya çalıştık.” demenin “laf”ı edilmezdi.

İş sonuçlandıktan sonra, “doğru” ya da “yanlış” sayılanlara bakarak yapılacak saptamalar, saptamayı yapanlara hak vermekten çok, çalıştırıcıların, “olanlar”dan ders almalarını/ çıkarmalarını sağlarsa yararlı olur. Yoksa gerisi, “laf-ı güzaf”...

Son söz:

Sözcükleri özenle seçip  konuşmak gerekir; yoksa bir yerde doğru, geçerli olan, bir başka ortamda bambaşka etki yapar.

 



 

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..