Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '09

 
Kategori
Siyaset
 

Hadi, siz belgenin aslının da sahte olduğunu ispatlarsınız..

Hadi, siz belgenin aslının da sahte olduğunu ispatlarsınız..
 

Belge gerçek imza ıslakmış ya siz fotokopinin sahte olduğunu iddia edenler neyin peşindeydiniz?

12 Haziran 2009 Türkiye için milattır isimli bir blog yazmıştım. Her güne yeni milatlar eklendi. Bir günde nerdeyse üç benzer cümlenin kurulacağı günler hızla akıp gidiyor; ülke değişiyor...

Sorunları siyaset yoluyla halledebilme, hukukun barış için, birlikte yaşamak için esas olması süreci gelişiyor.

Sorunun varlığından beslenen odaklar köşelerini her sorun çözüldüğünde kaybediyor.

Demokratik açılım her kesimde etkisini gösteriyor.

Yeni Türkiye, hızla “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesine göre şekilleniyor.

Her yanı iç ve dış düşmanlarla çevrilmiş bir ülke!! komşularıyla dostluk, barış için çaba gösteren, sorun çözen bir ülke konumuna yükseliyor.

Türkiye toplumu aynı zamanda içerde de sürekli darbe ve benzerleri ile hizada tutulan bir toplum olmaktan sıyrılıyor.

Vesayetin savunucularının, “AKP ve Gülen’i bitirme planı” ortaya çıktığında, belgenin sahteliğini ispat etmek için bi ton teori geliştirirken, belgeyi yayınlayana, belgenin gerçek olabileceğini ileri sürenlere de yapıştırmadıkları yafta kalmamıştı. Hatta sahteliğini ileri sürerken belgeyi uygulamaya koydukları dahi ifade edilebilir.

Medyada ise kimi öcü dedi, kimi kaç kopya olsun komutanım diye sordu, kimi çiçekten darbeci olur mu, diye tiye aldı. Kimi bir kağıt parçasından oyuna gelindiğini ifade etti.

Bizim buralarda ise birileri sahte belge hazırlamaya ilişkin yöntemleri yayına verdi...

Açığa çıkan nedir: Ülkenin seçilmiş yönetimine ve halka karşı komplolar kurulmakta, darbe hazırlıkları yapılmaktadır, tarih 12 Haziran 2009...

Bu ilk kez olan bir şey mi; hayır, vesayetin niteliği bu; normal iş akışı.

Bu saltanat rejiminin niteliği, bu eski düzen kimlere ne kolaylıklar sağlıyordu bir düşünün...

Önümüzdeki yıllarda belki biraz yükümüz hafifleyecek hepsi bu.. Bu bile bizim nasıl bir hayat istediğimize karar vermemizi ve bu kararın arkasında durmamıza; bir demokrasi bloğu oluşturabilmemize bağlı.

Peki kraldan çok kralcılar siz: Özür dileyecek kadar varmısınız?

“Bilgi, basit önyargıları, yani bilmemekten, düşünmemiş olmaktan, fikri olmamaktan ötürü sahip olduğumuz önyargıları giderebilir. Ancak ideolojik önyargıları, yani etrafında yarı kuramsal bir söylem taşıyan, genellemelere dayanan önyargıları gideremez. Çünkü bilgi de, aynen önyargılar gibi bir zihniyetin içinde anlam kazanır. Eğer otoriter zihniyetin takipçisiyseniz, her bilgiyi kendi tutumunuzu pekiştirmek üzere kullanmaya teşne olursunuz.

…..anlama kaygısı olmayan bir değiştirme siyaseti’ ve bilimsel verileri kullansa da aslında bilimsel bir duyarlılığa sahip değil. Buna karşılık ‘değiştirme kaygısı olmayan bir anlama çabasından’ da söz edebiliriz ve galiba Türkiye’nin asıl ihtiyacı bu. Çünkü doğru siyaset, yani ötekine dokunan, onunla konuşan, onunla birlikte değişmeye razı olan siyaset ancak böyle bir temel üzerinde oluşturulabilir. Aksi halde sürekli doğru önermeler yapan, eli temiz bir ahlakçılığı ‘siyaset’ sanmaya devam ederiz.” Etyen Mahçupyan

İlgili blog:
http://blog.milliyet.com.tr/12_Haziran_2009_Turkiye_icin_milattir/Blog/?BlogNo=186131

 
Toplam blog
: 444
: 1284
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

MB zengin kültürel bir eksen; düşüncelerimizin buluştuğu, tartıştığımız, birbirimizi etkilediğimi..