Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Haziran '07

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Hadi beni baştan yarat

Hadi beni baştan yarat
 

Gün içinde bin parçaya ayrıldığımı hissediyorum. Aklım, ruhum, yüreğim, düşüncelerim farklı bir yana elim, ayağım, gözüm saçlarım farklı bir yana gidiyor gibi geliyor… Bazen işlerim aklımın gerisinde kalıyor, bazen de aklım işlerin gerisinde… Aptal aptal bakıyorum monitöre o zaman. Neyi yapacağımı bilmediğim için değil… Hangi sırayla yapacağıma karar veremediğim için…

Önümde yapılması gereken işlerin sıralandığı ajandam ve yanına kocaman harflerle yazılmış bir not “ACİL”… Tamam, anladık… Bu işlerin hepsi acil ama on elim yok ki benim… Koştur koştur hazırlıyorum toplantıya yetişecek olan harita çizimlerini… Yanına raporlarını eklediğim zaman işlem tamam olacak. Hepsini hazırlayıp koyuyorum önüne… Bakıyor tek tek hazırladıklarıma ve kaşlarını çatıyor “Benim istediklerim bunlar değildi.” … Gözlerim kocaman oluyor o vakit. Pek sevimsiz olurum bu gibi zamanlarda. Hemen kendi el yazısıyla bıraktığı notu koyuyorum önüne… Susuyor… “Olsun, benim istediğim bunlar değildi” diyor… Peki… Önceden bu gibi durumlara çok bozulurdum. Şimdilerde biraz alıştım gibi :)) Sonuç olarak bana söylenenleri yapıyorum.

Sonra başlıyor hızlı maraton... Proje akış çizelgesi hazırlayıp iş bölümü yapıyorum. Sonra bu işleri paylaşıyoruz arkadaşlarımla. Hepimiz elimizden gelenin en iyisi yapmaya çalışıyoruz… Ama birini bitirmeden daha acil denilen bir iş konuyor önüne… Hadi şimdi parçalara ayrılma… Tam işine konsantre olmuşken “ hadi çabuk yarın ihaleye giriyoruz, dosya hazırlanacak” diye sürpriz pasta geliyor önüne… Hopp tüm işler bırakılıp ihale dosyasına başlanıyor…

Tam kendini ihale dosyasına kaptırmışken “Seda Hanım, patron sizi çağırıyor” diye sesleniyor arkadaşım… Gidip baktığında yanında misafiri olduğunu görüyorum ve hemen konuya giriliyor… “ … Bey’e acilen şu yerle ilgili çizim ve doküman gerekiyor. Hemen hazırlar mısınız? ”… Acaba kulaklarımdan çıkan dumanı görüyorlar mı?

“Sen şöyle iyi, böyle çalışkan” olmalısın tarzında sözler duyuyorum hep. Ya da “bugünlerde dalgınsın biraz kendini toparlasan”, “ Bahar rehaveti çoktan geçmeliydi bu ne hal” gibi bir sürü söz. Oysa ben kendimi hem çok iyi hissediyorum hem de gayet iyi çalışıyorum. En azından biten işler bunun göstergesi diye düşünüyorum.

Çizimler hazır, ihale dosyası hazır ve hepimiz yorulmuş biçimde evlerimize gitmek için hazırlanıyoruz… Gergin olunan zamanlarda söylenen o kelimeler hiç değişmeden geliyor “Elinize sağlık arkadaşlar. Bugün hiç bir şey yapmadık ama napalım”… Acaba biz hiç çalışmıyorsak bu kadar iş nasıl yürüyor ve bitiyor anlamıyorum. Neyse ki kırdığı gibi gönül alınması bilinen bir yerde çalışıyorum.

Dedim ya bazen parçalara ayrıldığımı hissediyorum. Aklımı ofiste unuttum mesela, düşüncelerimi de tam çıkarken masanın üzerinden alıp, attım çantamın içine… Az önce arkadaşım aradı, yüreğimi de onda unutmuşum… Ruhumu öğle tatilinde Fulya’ya emanet etmiştim. Onu da almam gerekli…

Şimdi ajandama yarın yapacaklarımı yazıyorum. İlk sıraya yazdım, tüm parçalarımı toparlayıp koyacağım önüne… Madem iyi olmam gerekiyor, madem kafanızdakinden farklıyım deyip koyacağım tüm parçaları ve “Hadi beni baştan yarat” diyeceğim. Sıra kalabalık ama sen acele etme… Dilediğin gibi ver şekli. Nasıl olsa personel değil bir robot gerekiyor…

Fotoğraf : Tarık Aytaç Gürbüz

 
Toplam blog
: 194
: 1525
Kayıt tarihi
: 04.08.06
 
 

1981 yılında aslında istenmiyor olsam da geç alınan karardan dolayı hayattayım:)) Haritacıyım ve işi..