Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ocak '17

 
Kategori
Güncel
 

Hadi canım sende!

Hadi canım sende!
 

Hadi Canım Sende! ;)


Liderler daha referandum çalışmalarına tam anlamıyla başlamadı. Ancak halkımız yapacak işi olmadığından mıdır yoksa çalışkanlığından mıdır bilinmez çalışmalara çoktan başlamış bulunuyor. Halkımızın referandum çalışmaları özellikle sosyal medyada hızla ilerliyor. Yaman tartışmaların daha doğrusu küfürleşmelerin yaşandığı sosyal medyada karışan eden yok. Hakaret etmek, iftira atmak, ana avrat sövmek hep serbest. Hatta bunlar alkışın, takdirin en kralıyla ödüllendiriliyor. Bu yolu izleyenler hitabet sanatının en iyi örneklerini sergileyen birer Cicero muamelesi görüyor! ;)
 
Bir sendikanın, sendika başkanı referanduma ilişkin görüşünü açıkladığı için basıldığını takip etmişsinizdir. Yine futbolcu ve sanatçı arkadaşların "Kardeşim sen de var mısın?" gibi soruları birbirlerine sorarak adeta referandum için kampanya yürüttüğü videoları hepiniz izlemişsinizdir. Hatta bazılarınız cevapları beğenmediği için haddi olmadan küfür bile etmiştir. Neyse...
 
Şahsen kimsenin siyasi görüşü beni ilgilendirmiyor. Ben sadece bir şeyi merak ediyorum. Murat Boz referandum için çektiği yedi saniyelik videonun sonunda "Abdulkadir sen de var mısın?" diye soruyor. Buradaki Abdulkadir kim arkadaş? Gizli bir ünlü falan mı? ;) Hayır onun fikri niye bu kadar önemli? Onun oyu ile benim oyum bir değil mi? ;) Kafamda deli sorular! ;)
 
Olur da biri çıkar "Kardeşim sen de var mısın?" diye sorarsa... Ki soran mutlaka olacak... "Sorannnlaraaa /soooormayaaaanlara" verecek bir cevabınız olmalı. E "Ocakta yemeğim var!" diyemeyeceğinize göre... Ben hemen size bir tane önereyim: "Hadi canım sende..." ;)
 
Bu cevabı İsmet İnönü, 1973 seçimlerinde sandıkta oy kullandıktan sonra kime oy verdiğini soran gazeteciye vermiştir. Devlet memurlarına, topluma mal olmuş kişilere, tarafsız olması gerekenlere, siyasetten uzak kalmak isteyen esnafa, eşe, dosta, falana, filana bu cevabı şiddetle öneriyorum! ;) Aklınızda bulunsun. Sonuçta "Hayır" da deseniz küfrü yiyeceksiniz, "Evet" de deseniz küfrü yiyeceksiniz! ;) Belki bu şekilde küfürden kurtulma ihtimaliniz olur! ;)
 
Bir de hatırlatma yapayım... Anayasamız insanların fikrinin zorla açıklamaya zorlanmasını yasaklıyor. Anayasanın 25. Maddesi aynen şöyle diyor: Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz. Tabii kimse, kimsenin kafasına silah dayayarak fikrini açıklamasını istemiyor. Ama hem "Hayır"cılar tarafında hem "Evet"çiler tarafında bir "mahalle baskısı" oluştuğunu da kimse inkar edemez herhalde. ;)
 
İşin şakası bir yana şahsen devlet memurlarının ya da toplama mal olmuş kişilerin açıktan siyaset yapmasını doğru bulmuyorum. Zira bu onlara fayda da sağlayabilir zarar da verebilir. Fayda sağlaması etik olmadığı gibi zarar görmesi de arzu edilmez. Ancak bu bahane ile onların, suçu sadece fikirlerini beyan etmek (!) olan insanların, linç edilmesine de sonuna kadar karşıyım! İster "Evet"çi olsun, ister "Hayır"cı... Saygı duymak ZO-RUN-DA-YIZ! Yok, bizim gibi düşünmeyenlere saygı duyamıyorsak, çok bildiğimizden falan değil demokrasi bize fazla geldiğindendir! ;)
 
Bak hele bak. O kadar yazdım, dalga geçtim, örnek verdim, eleştirdim, anayasadan madde gösterdim... Yazının sonunda adam hala benim oyumu merak ediyor. ;) Ne diyoruz efenim, "Hadi canım sende!" ;)
 
Toplam blog
: 103
: 409
Kayıt tarihi
: 10.09.10
 
 

Kısaca kendimi tanıtacak olursam "Evlat, eş, baba, öğretmen, yönetici, yazar ve tabii ki okur." y..