- Kategori
- Mizah
Hadi insanları ayırt edelim...
Şu dünyada varolan insanlar birbirine benzer mi?
Hem benzer, hem hiç benzemez… Birbirlerinden öylesine farklılar ki … Hadi ayırt etmeye çalışalım. Nasıl ayırt edersiniz. Tabii, ortaya bir ölçüt koyarak . Sözgelimi :
İnsanlar ikiye ayrılır. Bir, okuyup yazmazlar; iki, okur yazarlar…
Futboldan anlamazlar; futbola tapanlar…
Konuşmazlar; gevezeler…
Balık yemezler; balık için ölenler…
Rakı içmezler; rakıyı susuz içenler…
Şiir sevenler; şiir sevmezler…
Cihat için yaşayanlar; savaşı sevmeyenler…
Yaşarken ölmüşler; yaşarken yaşayanlar…
Hep doğru söyleyenler; hep yalan söyleyenler (şairler herhalde bu ikinci sınıfa girer)…
Takkeliler; takkesizler…
Askerler; siviller…
Sevenler; nefret edenler…
Evliler; bekarlar….
İstanbul’u görmüş olanlar; İstanbul’un semtine uğramayanlar…
Kara çarşaf içinde yaşayanlar; bikini mayoyla denize girenler…(Acaba hangisi cennete gidecek. Allah bilir öyle mi?)
İran’lılar ; İran’sızlar… (Bütün İran’ın dışından olanlar; Suriye hariç…)
Cebiri sevenler; Cebiri sevmeyenler …( Cebirin iki anlamı olduğunu unutmayın…)
Denizi sevenler; denize kıçını dönerek oturanlar…
Yemek için yaşayanlar; yaşamak için yiyenler…
Hareket etmeyenler; hiç kıçının üzerine oturmayanlar…
Durmadan hayattan, dünyadan, her şeyden şikayet edenler ; hiçbir şeyden yakınmayanlar…
Durmadan ağlayanlar; durmadan gülenler…
Garibanlar; bizden olanlar… (New-York’lu birinci sınıfa girer…)
Milliyet Blogçu olanlar; olmayanlar…
Gazeteleri İnternetten takip edenler; internet nedir bilmeyenler…
Uykusuzlar; hep uyuyanlar…
Hep kandıranlar; hep kandırılanlar…
Hep konuşanlar; hep dinleyenler…
Güzel konuşanlar; güzel dinleyenler…
Sesi güzel olanlar (gazel çekmesini bilenler..); sesi …. olanlar….
Polis olanlar; olmayanlar…
Kuşkucular; inançlılar…
Bilim adamları; şairler…
Maydanoz sevenler; sevmeyenler…
Kahvaltı edenler; etmeyenler
Amerika’lılar; Somali’ler…
Kapitalistler; komünistler …
PKK’cılar; Ulusalcılar … (Olmadı mı; hadi bunu da siz oldurun…)
İçerdekiler; dışarıdakiler (Onlar kaç kişi; biz kaç kişiyiz..?)
Kafası hep saatte olanlar; saate hiç bakmayanlar…
Denizciler; karacılar…
Gaziantep’liler; Kilis’liler…
Gaziantep’de lahmacun yemiş olanlar; olmayanlar…
Parası olanlar; olmayanlar…
Cartlak kebabı sevenler; sevmeyenler…
Edirne’yi görmüş olanlar ; Edirne’yi görmemiş olanlar…
Adalet’ten nasibini alanlar ; nasibini alamayanlar…
Gördüğü her kuşu ördek sananlar ; sanmayanlar (Böyle olur mu yav!)
Yüz tane korumayla gezenler; gezmeyenler…
Cumhurbaşkanı olmak isteyenler ; istemeyenler… (Tahmin edin bakalım)
Devlet Başkanı olmak isteyenler ; istemeyenler …(Obama mı dediniz..Sayılmaz!)
Futbolcu olmak isteyenler ; istemeyenler…
Bu iş çok uzayacak gibi… Gördünüz mü , atalarımız : “İnsan bölük bölük ; yer damar damar…” derken neleri kastetmişler. Herkes iki kollu , iki bacaklı doğuyor ama (bazısı da doğmuyor..!) hepsinin de huyu suyu ayrı. Kimse kimseye benzemiyor. Aslında son bir sınıf daha koymak gerekir ama , o da çoklarının hoşuna gitmez:
“Hayatta durmadan dayak yiyenler ve dayak atanlar”
Bilmem anlatabiliyor muyum? Buna karşılık diyebilirsiniz ki :
“Hayatta dayaktan hoşlananlar var; hoşlanmayanlar var…” Nasrettin Hoca gibi, ne diyebiliriz ki; “O da doğru…”
Hadi kalın selametle. İnsanoğlunu da o kadar birbirinden ayırt etmeyin. Biz o işi yaptık , aslında ayıp ettik. Siz etmeyin. Bırakın Denizi sevenler de sevmeyenler de bir arada kuzu kuzu yaşasın.. Nasıl olsa iki günlük dünya be…