Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '07

 
Kategori
Blog
 

Hadi Uluengin'in "İki Okuyucu"su

Hadi Uluengin'in "İki Okuyucu"su
 

"Fazlası var, "chat" ve "blog" vasıtasıyla bunları herkese ulaştırıyor. Paylaşıyor. Daha artı, hoşuna gitmeyen veya militanı olduğu bir konu için "zincir" oluşturuyor. "Klasik medya"ya veya onun mensubuna karşı protesto kampanyaları düzenliyor. Ve nihayet, internette kurduğu "site" aracılığıyla kendisi "medyatikleşiyor". O halde, "pasif okuyucu"nun yerini almış olan "aktif okuyucu"nun ötesinde, şimdi bir de "anti okuyucu"dan söz etmemiz gerekiyor. Dolayısıyla, yukarıdaki "klasik medya" açısından da "anti iktidar"lar ortaya çıkıyor. Kahve masasındaki gazetede "muharrir kıraat eden" çizgili pijamalı ve kapuska taamlı okuyucu bunu düşünemezdi, şimdi bizzat o okuyucu "gazeteci" ve "muharrir" oluyor. İyi midir, kötü müdür; aslında hem iyi, hem kötü müdür, başka yazıya bırakıyorum."

Tırnak içerisine aldığım ve noktasına, virgülüne dokunmadan aynen yayınladığım yukarıdaki sözler, Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Sayın Hadi Uluengin'in, gazetenin 06/Ocak/2007 tarihli sayısında yayınlanan "İki Okuyucu" başlıklı köşe yazısının son bölümünü oluşturuyordu. Hadi Bey yazısına girerken, yıllar öncesinin okur prototipini, kendine özgü üslubuyla tanımlıyor ve o dönemin reaksiyoner ve pasifist okuyucusunun; bugün, takındığı proaktif ve provakatif tavırla çok farklı bir portre çizen postmodern okurla ilgisinin olmadığını vurguluyordu.

Okuyucunun görüşlerini, yorum ve katkılarını artık içinde tutmuyor olması ve bu duygu ve düşüncelerini gerek ilgili yazarla gerekse yazılarını okuyanlarla paylaşması Uluengin'i rahatsız mı etmekte yoksa bu durumdan haz mı duymakta olduğunu doğrusunu söylemek gerekirse bu yazısından anlamak mümkün değil gibi görünüyor. Belki de imkan dahilinde ama biz başaramadık. Aslında kendi tespitini de yazısına noktayı koyduğu cümlede yapıyor. Bu kararsızlığını ya da bilinçli olarak takındığı belirsiz ve renksiz tavrı başka bir yazıya bırakıyor yani.

Blog yazarları, Hadi Bey'e göre "militanı" oldukları konular için de "zincir"ler oluşturuyorlarmış. Şöyle sıkı bir oryantalist üslupla "can kurban böyle militanlığa da, böyle zincire de" diyeceğim ama olmayacak biliyorum. En iyisi böyle tırnak içerisinde, dermiş gibi yapıp bırakmak konunun bu tarafını. Yorum blog yazarlarının ve okurların tabi ki.

Bu arada, bu malum blog yazarlarının bir diğer marifetini de, "klasik medya"ya ve onun "klasik” ve neo-klasik mensuplarına karşı protesto kampanyaları düzenlemek olarak tespit buyuruyor Sayın Uluengin. Yıllar öncesinin "pasif okuyucusu"nun yerini alan modern, "aktif okuyucu"nun gerçekleştirdiği postmodern bir evrim neticesiyle de giderek aktiflikten "anti okuyucu"luğa terfi ettiği gerçeğinden söz etmeyi kendisine bir görev addediyor. "Anti okuyucu" gibi tam da Hadi Bey'lik bir terimin içini nasıl doldurmamız gerekiyor diye bir süre düşündüm. Anti kelimesi ya da ön eki, önüne geldiği kelimenin anlamına tam olarak zıt bir mana yükleyen bir gramer yapıdır diyebiliriz. Mesela Amerikancı, anti-Amerikancı gibi. Bu -cili, -culu kelimelere son derece uzağımdır ama nedense aklıma böyle bir örnek geldi işte. O halde "anti okuyucu" yu; okumayıcı, okumayan, okumaktan nefret eden falan gibi mi tercüme edeceğiz? Ya da okumayan sadece yazan hatta kendi yazdığını dahi okumayan gibi mi? Vallahi bilemedim.

Hadi Uluengin, yazılarını sürekli takip ettiğim köşe yazarlarının en başlarında gelen bir isimdir. Bir çok çevrede acımasızca eleştirilen ve ucubik bulunan yazı dilinden, ben garip bir haz ve tat alırım. Severim yani kısaca. Ve ucunu bu şekilde açık bıraktığı ve bir başka yazıya sakladığı bu konuyu ne zaman ve nasıl bağlayacak, doğrusu, çok merak etmekteyim.

Bu yazı yayına girip sizinle buluştuğu dakikalarda sayın Uluengin'e de, "anti okuyucu" luğun postmodern imkanları dahilinde ulaşmış bulunacak, bakalım sonra ne olacak. Bekleyelim, görelim ve istifade edelim.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..