Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Temmuz '07

 
Kategori
Haber
 

Hadi uzlaşalım...

Hadi uzlaşalım...
 

Ortalık yere çıkıp “Hadi uzlaşalım” deyince uzlaşma oluyor mu?

Hayır, durup dururken “Uzlaşma” olmaz. Önce “Uzlaşma” için belli bir erginliğe, belli bir kültüre ihtiyaç vardır. Eğer bu “Ön koşulu”a sahip iseniz, uzlaşma konusunda bir miktar şansa sahipsiniz demektir.

Ancak, bazıları “Uzlaşma”yı oyun oynama sanabilirler.

Şöyle bir kendi çocukluğuma doğru gittiğimde, görüyorum ki bizler “Uzlaşı” konusunda çocukluktan beri belli bir eğitimi almışız.

Nasıl mı?

Bakın anlatayım kısaca…

Eskiden tabi böyle “Ev içi” oyunlar yoktu. Oyunlar mahalle ortasında oynanırdı.

Önce, oynanacak oyun konusunda uzlaşma gerekir. Epeyce bir oyun çeşidi var ama bu oyunlar hep “Toplu” olarak veya “ekip” olarak oynandığı için “bireysel” çıkışlara olanak yoktur.

Diyelim ki mahalle arkadaşları olarak on kişiyiz. Oynanacak oyunun hangisi olacağına nasıl karar verilecek?

Herkesin oynamak istediği bir oyun varsa, mesele yok. Eğer istek çeşitli ise, ilkin herkes fikrini söyler. Bu fikirler sonunda ikiye iner, ama anlaşma sağlanamazsa bu kez kadem (ayak) atılır. Biri önde bitirir, oyuna başlanır.

İkinci yöntem, mahalle zengininin bebesidir, zaten hep onun dediği olur. Özellikle “Malzemeli” oyunlar konusunda “Söz” sahibidir, çünkü malzemeler hep ondandır.

Üçüncü ve en baba yöntem ise, mahallenin “Abisi” durumundakinin dediği olur. Zaten ona itiraz etmek olası değildir. Maazallah adamı oyuna almaz, mahalleden dışlar. Ya da hep yedek oyuncu kalırsın.

Buradaki “Uzlaşma” kültüründe “Abi” etkisi ve güç önemli bir faktördür.

Genellikle herkes içinden itiraz etse de, yapabileceği bir şey olmadığından ses çıkarmazlar. Hatta bu “Abi”lerin etrafında bir miktar da “Çoğunluk” vardır. O “Abi” hem kendinde gördüğü güç ve hem de kendi yanında olan “Çoğunluk” gücü ile oyunun türünü tespit eder ve oyuna başlanır.

Ayrıca “uzlaşma” olayı bununla da bitmez.

Oyunun kuralları vardır. Oyun, o kurallar çerçevesinde oynanır, oyun oynanırken hesapta olmayan bir durum söz konusu olursa, o kuralı da anında “Abi” koyar. Güç ve çoğunluk esasına göre… İtiraz edilmez çünkü mahalle oyunlarında karar verecek her hangi bir “Merci” yoktur. Eğer o sırada mahalleden geçen bir büyük olur da cesaretinizi toplayıp onu hakem olarak tayin edebilirsiniz ama o gidince yine “Abi” kuralları daha da geçerlidir… Hatta bu davranışınız sizin hanenize “Kötü” puan olarak işlenir ve fişlenirsiniz.

Bir de “Sayı” sayma usulü vardır. Ayaklarınızı birbirine değecek şekilde ve manken edası ile birbirinin önüne atacak ve “Lalempe, lulempe, kundurabiç diyeceksiniz ve 43, 44, 45 diye devam edeceksiniz. Yani buradaki “Kundurabiç” kelimesi 42 yerine geçen keilmedir.

Peki, maden ki “Kundurabiç” 42 demektir, sadece “Kundurabiç” diyerek başlayıp 43, 44 diye devam etsek olmaz mı?

Olmaz… O zaman “Sahtekârlık” olur çünkü iki sayı fazladan saymış olursunuz…

İşte kuralları belli (!) olan bu “Uzlaşma” ortamı içinde yıllarca mahalle arasında hiç kavgaya mahal vermeden, kardeş kardeş ne güzel oyunlar oynamıştık…

Şimdi ben “Uzlaşamayanlara” şaşırıyorum vallahi…

Ne var “Uzlaşılamayacak” anlamak mümkün değil.

Ama şundan emin olun ki yine belli konuda “Uzlaşı” olmayacak. Nedeni de çok garip. Oyun için yapılan “Uzlaşı” gücü burada yok. Burada daha da ileriye dönük hesaplar var ve onlar da günü gelince ortaya çıkacak.

Bu “Uzlaşı” oyun oynamaya benzemiyor çünkü…

10 TEMMUZ 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..