Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '18

 
Kategori
TV Programları
 

Hadise - Eurevision'da Sonsuz, Klibinde Sıfır Tolerans

Hadise - Eurevision'da Sonsuz, Klibinde Sıfır Tolerans
 

Hadise 2009 Eurevision'da...


O güne kadar pek kimse tanımazdı. Belki müzik camiasında kendi çapında bir şöhreti vardı ancak piyasası henüz oluşmamıştı. Yani yeterince oluşmamıştı.

Avrupa’da doğmuş büyümüştü. Oralarda bir nebze tanınmışlığından söz ediliyordu.

Eurovision yarışmasına aday aranıyordu.

Önceleri ön eleme yarışmaları yapılırdı.

2009 seçmelerinde usul değişti.

İki aday arasında anket düzenlendi.

Şebnem Ferah ve Hadise… İki seçenek kamuoyu beğenilerine sunuldu.

Biri kulağa, diğeri göze hitap ediyordu.

Şebnem Ferah’ın sesinin güzelliği, şarkılarının biz Türk milletinin yüreklerinde yarattığı titreşimler tartışmasızdı.

Rakibi Hadise’nin sesinin güzelliği, dans ve müzik yetenekleri de fena sayılmazdı, ancak tartışma götürmez özelliği elbette güzelliğiydi.

Kostümleri, güleç yüzü, kusursuz bedeni ve makyajıyla adeta bir görsel şölendi.

O şekilde sunuldu.

Anlaşılmaktaydı ki amaç sadece bir şarkı yarışmasında müziğiyle ülkemizi temsil edebilme niteliği değil, daha uzun yıllar için müzik alanında konuşlanmış sektöre ve kozmetik, reklam, televizyon yapımcılığı, internet dünyası, yazılı basın, ambalaj… gibi aklımıza gelen gelmeyen pek çok alandaki girişimcilerin büyük kazançlar elde edebilmelerine olanak sunacak bir görsel obje özelliklerini piyasaya çıkarabilmekti.

Bu projenin başarıya ulaşabilmesinin koşulu, keşfedilmiş güzelliğin yeterli açıklıkta ve netlikte sergilenebilmesinden geçiyordu.

Yani çıplaklık şarttı. Dansöz kıyafeti düzeyinde çıplaklıkta değil sakınca görmek, yarışma kostümü olarak kabulünden de çekinilmemişti.

Ön seçim ve yarışma kostümlerinin bu koşullara uygun olmasına o gün kimsenin itirazı yoktu.

“Erotizm” sözcüğü o tarihlerde bu günlerdeki anlamda kullanılmıyor olmalıydı.

Hadise’nin Eurovision’a Türkiye’yi temsil etmek üzere seçilmesinin hikmeti bunlardaydı.

Seçimin, zamanının ve dünyasının ruhuna uygunluğunda herkes hemfikirdi.

Birincilik işten bile değildi.

Kapitalizmin Hadise’yi vizyona çıkarmasının kısa hikayesi böyleydi.

Yarışmada alınan derece seçimin isabetliliğinin de kanıtıydı.

O gün Hadise’yi bu nitelikleriyle parlatan, Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi kurumlarından TRT’ydi. O tarihlerde de RTÜK vardı ve 15 yıllık da bir kurumdu.

Aynı Hadise’yi bugün, yine aşağı yukarı o günkü özellikleriyle ve görsellikleriyle yer aldığı klipten dolayı ahlaksızlık vesilesi gibi göstererek, klibini yayınlayan medya kuruluşlarına ceza kesen RTÜK de yine aynı Türkiye Cumhuriyeti’nin o tarihte 15 yıllık iken sadece 9 yıl sonraki anlayış farklılığına erişmiş aynı kurumuydu.

Hadise’nin Türkiye Cumhuriyeti’nce parlatıldığı dönem görüntüsüyle RTÜK tarafından çeşitli medya kurumlarının cezalandırılmalarına gerekçe yapılan klibindeki görüntüleri arasında bizce bir fark yoktu.

Esasen bu yasakçılıkta isabet de yoktu.

Klip herkese parmak ucu mesafesinde… Cep telefonları üzerinden herkesin her an ulaşabileceği şekilde ellerinin altındayken yayınlayan ve seyircisine ulaştırmada başarılı olup olmayacağı belli olmayan tv kanallarını cezaya boğmak ne derece doğru…

İlkesel yaklaşım, kadın bedeninin kapitalist sömürü malzemesi yapılmasına tümden karşı çıkış ekseninde olmadıktan sonra, Hadise’nin yasaklı klibinin söz gelimi şampuan reklamlarından bir farkı yokken böylesine bir muameleye tabi tutulmasında adalet var mı sizce?

Sırtından pek çok sektörden sayısız girişimcinin para kazandığı Hadise azıcık  kendisi de nemalanmak istediğinde mi sorun oluyor yani?

Ve sevgili okurum, diğer bloglarım arasında da küçük bir gezintiye ne dersiniz?

 

Kenan IŞIK

 

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..