Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ocak '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hadise’ye yasak geldi

Hadise’ye yasak geldi
 

Vallahi durum çok kritik bir noktada ve her an her şey olabilir zannıyla didikleyici kasetçilik ve düdükleyici gazetecilik deneyimlerimle işin içinden sıyrılmaya çalışıyorum… Elbette “şemsiye” misali olmadık bir yerde açılacak değilim, kendimce planlarım olacak ama bu beklenmedik durum karşısında ciddi krizler bizi bekliyor olabilir…

“Hadise” çıkartması beklenen Hadise kardeşimiz ve onu büyük umutlarla bekleyerek, heyecan ve şevk içerisinde “şarkısını söylesin de kulağımızın pası silinsin” ayarında damıtılan gönüller bu işe ne diyecek bilemiyorum… Hadise gerçekten “hadise” olacak mı? Bu soruya şimdilik hiç hesapsız ve önyargısız “evet” diyebiliyorum…

Dünkü yazımda da belirttiğim gibi Milli Piyango’dan büyük ikramiyeyi bırak amorti bile kazanmayı beceremeyen bendenizi “eklem zengini” yaptığını dile getirmiş ve “teşekkür” ederek yazıya nokta koymuştum (Bu nokta Başbakan’ın noktasından farklı)… Ben sadece “eklem zengini” olduğumu düşünüyordum ancak işin rengi hiç de öyle değilmiş… Rengârenk bir durumla karşı karşıya kalmışım da kulağımdan arta kalan paslar sayesinde algılayabildim… Meğer ben aynı zamanda “zılgıt zengini” de oluvermişim…

Zaten şimdilik “piyango kızları” mevzuuna girmeyi hiç düşünmüyorum, zira yakın zamanda bilumum eylemimden ötürü “zılgıt” zengini olmaya devam edecekmişim gibi “gereksiz?!” bir korkuya kapıldım… Hattızatında zenginlik güzel bir şey ama ne ile zengin olduğunuzun önemi çok ama çok büyük… Bunu daha iyi anladım…

İşte dünkü o yazıdan sonra gerek “düşünsel” gerekse “yazınsal hayatım” ve buna mukabil birbiriyle iç içe geçmiş halde girift bağlantılar barındıran “seyir hayatım” da tehlikeye girmiş durumdadır… Hatta korkum odur ki, spor salonlarında edindiğim tecrübem üzerime gelen duvarlara bile engel olamayacak ve belki de içinde ezilip salçaya dönüşeceğim ve bundan mütevellit “ev hayatım” da yer yer mutedil dalgalı ara sıra “fırtınalı” devam edecekmiş gibi bir his doğdu içime…

Şimdi soracaksınız belki, “ne oldu, neden böyle diyorsun” diye… İşte mevzu bahis yazımdan sonra Hadise’yi öyle ya da böyle televizyonda izlemek, bilumum müzik çalar aygıtlarıyla dinlemek de dâhil olmak üzere içerisinde Hadise’den bahseden her türlü mecmua ve gazete okumak da yasaklanmış durumdadır… Hatta öyle ki Hadise’yi anımsatacağı için Eurovizyon ile her türlü haberi okumak ve izlemek de yasaklanmış durumdadır… Halbuki Eurovizyon gibi kültürleri kucaklaştıran, samimiyeti arttıran, kişiler arasındaki iletişimi kuvvetlendiren yarışmalar pek de faydalıdır ve zannımca geçmiş yıllarda bunlardan nasibimi almışımdır…

Ancak bu kez kazın ayağı öyle değil… Komşunun tavuğuna kaz muamelesi çekmişliğim olmadığı halde hem de… Tamam, Hadise bana yasaklanmış, hatta onunla ilintili ne varsa yasaklanmış, “ne var bunda bu kadar feveran edecek” diyebilirsiniz… Onun ve yarışmanın selameti açısından feveran ediyorum ben… Yoksa kendim için bir şey istiyorsam namerdim… Elinde belge olup da açıklamayan şerefsizdir… Pardon kendimi kaptırıverdim, bir an açık oturumdayım sandım…

Bana yasak edilen bu eylem yani Eurovizyon sanki beklediğiniz gibi mi geçecek? Zor… Ben televizyon karşısına oturup izlemedikten sonra, düşünce gücümün yardımıyla, her türlü parapsikolojik ve telepatik katkımla olaya dâhil olmadıktan sonra Eurovizyon’dan bize ekmek çıkmaz… Hatırlayın yılbaşı akşamında baştan üçüncü sıradaki küre ile iletişime geçip kendi biletimdeki rakamı çıkartacaktım… Ramak kalmıştı ki konsantrasyon bozukluğuna kurban gitmiştim… İşte aynen bunun gibi Eurovizyon Şarkı Yarışmasında da bu güçlerimi kullanacağım… Haliyle iyi bir derece yapabileceğiz, hatta birinci bile olmamızı sağlayabileceğim… Ama önce yasağın kalkması gerek…

İşte ben de bu yasak mevzuunu kamuoyu ile paylaşmayı uygun buldum… Daha olmadı halkoylamasına (referandum) kadar vardıracağım işi… Yahu büyüklerimiz her şeye açılım yaparken bana “Hadise Kapanımı” yapılması bir kere demokrasilere aykırı, düşünce özgürlüğüne darbe… Öyle ama… Hadi “piyango kızları” neyse de, Hadise olayında durum vahim, bir ülkenin kaderini ilgilendiriyor… Hatta açın bakın arşivlere, ben doğmadan önce hep “sıfır” puanlarla elaleme rezil olup geliyormuşuz Eurovizyonlardan… Ne zaman ki ben doğup televizyon izlemeye başlamışım hatırı sayılır puanlar almaya başlamışız… Öyle ki kendimi televizyona yapışmış bulduğum bir yarışmada Sertap Erener birinci olmuştu… Siz diğer ülkelerin oyları ile oldu sanıyorsunuz ama durum öyle sanıldığı gibi değil… Televizyonla bütünleşerek bütün telepatik enerjimi aksettirdim olaya… Ülkelerin kullandığı Voiting (oylama) sistemlerini etkiledim ve birinci olduk… İşte şimdi bu avantajdan yoksun kalma riski mevcuttur… Yoksa benim için hava hoş…

Bu durumda hemen harekete geçerek zevcemle irtibat kurmanız ve 12 Eylül yasaklarından da beter bu yasağın kaldırılması yönündeki talebinizi arz etmeniz gerekiyor… Yoksa “sıfır” puanlı bir Eurovizyon bizi bekliyor haberiniz olsun…

Murat HACIOĞLU
3 Ocak 2009 Cumartesi

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..