Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hafıza-i beşer= İnsan belleği

İnsan çok garip ve çok ilginç bir varlık. Bir hafızaya sahip meselâ... Gezdiği yerlerde gördüklerini, kitaplarda, gazetelerde okuduklarını, çevresinde yaşadıklarını hep kaydediyor. Bu sayede bilgi birikimi dediğimiz müthiş bir arşiv oluşuyor belleğinde...

Medeniyet bu kaynaktan besleniyor ve gelişme bu şekilde oluyor. İnsanlık her gün dünden daha ileriye bir adım atabiliyorsa, başarının temelinde bu yatıyor.

Fakat aynı insan hafızasının sakat bir tarafı var: Unutmak... Eski deyimle "hafıza-i beşer, nisyan ile malüldür" deniyor buna... Yani insan hafızasının unutmak gibi sakat, hasta, eksik bir tarafı vardır.

Unutulmaması gereken bir olayı unutmak ebette çok kötü. Elektrik, telefon, su faturasını ödemeyi, kredi kartı taksidini yatırmayı, evlilik yıldönümünü, eşinin doğum gününü kutlamayı unutmak, siz de bilirsiniz ki tehlikeli, ayrıca maddî-manevî zararı olan bir durumdur.

Ancak... İnsanın unutması gereken olaylar da vardır. Yoksa yaşam insan için kâbus olabilirdi. İlk anda ciğerleri dağlayan acılar, zamanla küllenerek unutulmakta ve insanın tahammül gücü ortaya çıkmaktadır.

Evin içinde boylu boyunca yatan en sevdiği insanın ölüsüne saatlerce ağladıktan sonra, espri yapabilen, ya da yapılan espriye gülebilen, yine biziz.

Bilirsiniz bigisayarların karışan belleği formatlanarak temizlenmekte ve sıfırdan yeni bir hafıza yaratılmaktadır. İnsan için böyle bir şey sözkonusu değil. O sanki bazı olayları sümen altına atıp bir süre rahatlıkla hiç hatırlamayabiliyor, aklına geldiğinde biraz ağlayıp sızladıktan sonra yine eski haline dönebiliyor.

Eğer böyle olmasaydı, yaşamaktan zevk almak mümkün olmazdı.

Tanrım, ne müthiş bir beynimiz var...

Yaz akşamları televizyonlarda izlenecek doğru dürüst bir dizi veya program olmayınca, iyi kötü haberlere bir göz atıp sonra zaplamaya başlıyorsunuz. En azından ben öyleyim. Son günlerde Türkiye'de pek iyi şeyler olmuyor. Aslında belki de iyi şeyler oluyor da onları engellemek ve örtbas etmek için uğraşılıyor. Doğrusu emin değilim, bilemiyorum.

Dünyada olup bitenler daha da kötü. Bir savaş var ki, insan söyleyecek kelime bulamıyor. Masum çocukların göz göre göre ölüme gitmesine seyirci kalınması, insanın kanını donduruyor yalnızca...

Bilinçli bir vatandaş, aklı başında bir insan olarak ekran başında kahroluyorsunuz. Elinizden gelen bir şey yok. Derin bir of çekip mecburen başka bir televizyon kanalına zaping yapıyorsunuz.

Bakıyorsunuz bir dans yarışması, star seçimi, göbek havası, ünlülerin dedikoduları, tatil kaçamakları, yasak aşklar, kasetler, şarkılar, türküler... bambaşka bir dünya... İnsansınız ya, siz de hemen havaya giriyorsunuz. Neticede gerçekleri unutuyorsunuz. Unutmak zorundasınız da... Başka türlü bu hayat çekilmez...

Unutmak deyince, geçen gün FreeHand'de iki harfi birbirine blend yapmam lazım. Birdenbire Bülent Ecevit'i hatırladım. Belki partiden çok yakın yandaşları veya aile efradı başında bekliyorlar, sürekli bilgi alıyorlar ama, bu ülkenin başbakanlığını yapmış bir insanı ölüm döşeğinde biz unutup gitmedik mi?

Bazan unutmak hayli işimize geliyor ve bize oldukça yarar sağlıyor ama, unutulmak gerçekten çok acı...

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..