Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Haftanın gafları 1

Haftanın gafları 1
 

Beşiktaş-Fenerbahçe çok güzel bir süper kupa finali oynadı fakat birileri bir hafta boyunca “Kezman kendini neden yere attı, İbrahim ona neden saldırdı? Hakem niye İbrahimi attı da Kezman’a kart göstermedi, Deivid bayrağı neresinde tuttu” diye tartıştı durdu.

Hayret! Nefesleri kesen böylesi çatır çatır bir maçtan sonra aklınızda bu 30 saniyelik iki enstantane kalıyorsa ve de günlerce bunu tartışıyorsanız ciddi mental sorunlarınız var demektir. Yeni başlayan Turkcell süper liginde yine hiç ümit yok desenize.

***

“Manken Tuğba Özay gözaltında bir gecede çökmüş”müş.

Bu bayanı daha önce makyajsız göreniniz var mı?
Bence makyaj çantasını nezarethaneye sokmamışlardır.

***

Gazetelerde Tempo dergisinden alıntı : Bilimin çözemediği 10 olgu.

Birilerinin tamamen ilgi çekme ve rating amaçlı olarak masa başında oluşturduğu bir liste ve de 10 sayısına tamamlanmış. Yani dokuz veya onbir olmamasına çalışılmış. Bilimin çözmeye çalışıp çözemediği on değil onbinlerce olgu var ama “hayaletler”, “büyük ayak” veya “UFO’lar” ve diğerleri kesinlikle bunların arasında değil, güldürmeyin.

Taos uğultusu da nedir? İlk defa duydum. “Taos kenti Turizm ve Kalkındırma derneğinin” bir ürünü olmasın?

***

9500 THY çalışanının toplu sözleşme görüşmelerinde çalışanların yarıya yakını grev karşıtı tercihte bulunmuş.

Çalışanların istisnasız hepsi sendikaya grev yaptırımı desteğini vermeliydi. Grev opsiyonunu dışlarsanız toplu sözleşmenin nasıl bir yaptırım gücü kalır ki? İşverenin “çalışanların tümü grev taraftarı” kozuna sahip bir sendika karşısında duruşunu bir düşünün ve bunu “çalışanları greve karşı” olmasıyla karşılaştırın. Sendikanın hangi halde daha yüksek zam alma gücü vardır siz düşünün.

Grev karşıtı tercihte bulunan çalışanların gırtlağından sendikanın aldığı zam nasıl geçecek merak ediyorum.

Not: THY çalışanlarının ne kadar para kazandığını bilmiyorum. İyi para kazanıyor olsalar bile bu, çalışanların toplu sözleşmede sendikanın elini zayıflatmasını gerektirmez.

***

Sürpriiiiz, Kadir İnanır yeni bir mafya dizisine başlayacakmış.

Allahınızı severseniz bir mola verin. Neredeyse Discovery’de bile mafya dizileri başlayacak. Ne kadar bayıldınız bu kabadayı bozuntularına.

Şimdi diyeceksiniz ki “e, halk bunu istiyor”

Ne diyeyim, haklısınız, halkın çoğunluğu kelaynak olacak değil ya, kelaynak biziz her halde.

Ama hani halk “iyi” olanını seçerdi? Neden içinde “kaba kuvvet, mafya, kabadayı” olmayan “iyi” diziler yapmıyorsunuz? Halka güvenmiyor musunuz? Yoksa halk “iyiden” anlamaz mı?

***

Hasan Cemal üç günlük tefrikasında laik Cumhuriyet taraftarlarını “köhne düzeni korumaya çalışanlar” olarak tanımlıyor ve laik Cumhuriyeti ılımlı İslam devletine dönüştürme çabalarını destekleyip“dindar ile dinsizin birbirine hoşgörü göstererek yaşadığı bir düzen” olarak hayal ediyor.

Buna bir tek cümleden fazla söylemek fuzulidir : Bırakınız dindar ile dinsizi bir kenara, aynı dini farklı şekilde yorumlayanların dahi bir arada barış içinde yaşamasının tek yolu ancak güçlü ve tam halk destekli LAİK DEVLET ile mümkündür.” Yani devlet ve kamu düzeninin dini referanslardan ve dinsel takıntısı olanlardan (dindarlardan değil) arındırıldığı devlet ile..

Atatürk ise bir Türk vatandaşı için mihenk taşıdır. Dikkat ederseniz Atatürk ile sorunu olanın, TC ile de sorunu vardır.

Hasan Cemal gibi “aydınlardan” halka bu gerçekleri anlatması beklenirdi.

İriyarı bir adam barın kapısını tekmeyle açıp bağırmış “heeeeyt, var mı ulan bana yan bakan”

Barda içkisini içen ondan daha iriyarı birisi kalkıp karşısına dikilmiş : “heee var, ne olacak?”

Adam karşısındaki çam yarması gibi adamın yüzüne bakıp yutkunmuş, sonra elini adamın omuzuna koyup diğerlerine karşı bir nara daha atmış: “heeeyt, var mı ulan şimdi bize yan bakan”

 
Toplam blog
: 130
: 2132
Kayıt tarihi
: 28.06.06
 
 

İnsanın kendini anlatması zor, gereksiz de! Yaptığı işlere bakmak yeter, ne gerek var fazla i..