Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '07

 
Kategori
Haber
 

Haftanın getirdikleri 26 Ağustos 2007

Türkiye: Cumhurbaşkanlığı seçimi için mecliste yapılan ilk tur oylamada AKP adayı Abdullah Gül için 341, MHP adayı Sabahattin Çakmakoğlu için 70, DSP adayı Tayfun İçli için de 13 oy çıktığı için cumhurbaşkanı ilk turda seçilemedi. CHP'nin girmediği oylamada herhangi bir adayın 367'den fazla oy alması zaten beklenmiyordu. Cuma günü yapılan ikinci turda Abdullah Gül 337, Sabahattin Çakmakoğlu 71, Tayfun İçli de 14 oy aldığı için cumhurbaşkanı seçimi üçüncü tura kaldı.

Başka sorunumuz yokmuş gibi şimdi bir de Hürriyet gazetesi yazarı Bekir Coşkun ile Başbakan Erdoğan kavgası çıktı başımıza. Biri "Abdullah Gül benim cumhurbaşkanım olamaz" saçmalığını ortaya attı, diğeri de ondan aşağı kalmadı "Cumhurbaşkanını beğenmeyen vatandaşlıktan çıksın". Ne birinin ne de diğerinin söylediğini söylemeye hakkı var. Cumhurbaşkanını beğenmek zorunda değilsin. Ama Cumhurbaşkanı bir odaya girerse ayağa kalkarsın, çünkü o senin bağlı olduğun ülkeyi temsil ediyordur, kim olursa olsun. Hani bu cumhurbaşkanı demokrasi dışı birtakım yöntemlerle tepeden inme olarak karşımıza çıkıyorsa, bence biraz kabul etmeme şansın olabilir, ama bu cumhurbaşkanını halkın sorunsuz bir seçim sonunda seçtiği bir meclis belirliyorsa kimsenin "bu benim cumhurbaşkanım değil" deme lüksü yoktur. Beğenmemek haktır ama kabul etmemek özgürlük değildir. Madalyonun diğer yüzü daha da beter, kimse bu hükümeti eleştirmeyecek mi?? Eleştirenlerin hepsi vatandaşlıktan mı çıkacak illa da?? Hani bunlar seçimden sonra herkesi kucaklayacaklardı? Kucaklamaktan kasıt sanırım kucaklarına alıp ülkeden atmak olsa gerek. Ama sabır, sabır, hepimize daha çok sabır. Milletimiz herşeyi görür ve herşeyi bilir. Eğer böyle yönetilmemiz gerektiğini düşündülerse bir bildikleri mutlaka vardır.

Türk Tarih Kurumu başkanlığına 14 sene önce 1 yıllığına atanıp o zamandan beri görev süresi her sene uzatılan Yusuf Halaçoğlu Kürtlerin aslında Türkmen, Alevilerin de Ermeni soyundan geldiklerini iddia ederek şimşekleri üzerine çekti. Aslında bunca şimşeğe karşı koyması gerekir miydi zavallının?? Yakın tarihimiz herkesi Türk sayan zavallılarla dolu. Okullarımızda anlatılan resmi "Türklerin kökeni" tezine bile bizden başka inanan yok dünyada. Ben uzun zamandır "Orta Asya'da iklimin bozulması nedeniyle Türk boylarının batıya göç etmeleri" konusunda yabancı bir kaynak arıyorum, ama bu konuda çalışanların tümü, "haklı olabilirsiniz, biz de öyle düşünüyoruz, ama ortada kanıt yok" diyorlar. Ama bu muhterem şahıs kendi araştırmalarına dayanarak böylesi bir saçmalık çıkartmasına rağmen Türk Tarih Kurumu Başkanı olabiliyor.

Hangi tarafa koymaya karar veremediğim bir haber de Amerika'dan geldi. Önemli iki Yahudi örgütü "1915'deki olaylar soykırımdır" açıklaması geldi. Aslında bunun sebebi belli, hükümetimizin önce Hamas şimdi de İran ile yakınlaşması Amerikalıların elindeki Ermeni kozunu ortaya koymasına neden oldu. Son günlerde de bizim hükümet el altından Amerikalılara "valla bir daha yapmayacağız" dedikleri için Yahudi örgütleri de geri adım attılar. Benim görüşüm, canları cehenneme, bizim askerimizin kafasına çuval geçiren bir memleket bize "siz 1915'de Ermenileri kesmişsiniz" dese kaç yazar demese kaç yazar artık. Eskiden dost bilirdik de önem verirdik, artık çok sular aktı o köprülerin altından. Artık menfaat dünyası, hele bir soykırım lafı çıkartsınlar ortaya, zor çıkarlar Irak'dan. Ama nerede bizim hükümetde o basiret??

Dünya: Amerika Irak'dan nasıl çekileceğini planlamaya başladı. Demokrat Parti'nin başkan aday adayları arasında yapılan açıkoturumda bu konu tartışılırken çıkışın gene de bizim üzerimizden yapılmasının düşünülmesi gerekliliği de ortaya kondu. Özellikle Sen. Clinton her ne kadar eşi bize sıcak davranmış olsa da sanırım bizim hakkımızda en negatif düşünen olacak ki bizim Amerikan güçlerine çıkış izni vermeyeceğimizi düşündüğünü söyledi.

Meksika körfezindeki Dean kasırgası saatdeki hızı 270 km'ye ulaşan rüzgarları ile 1988'den bu yana görülen en kuvvetli kasırga oldu. Şanslı olduğumuz nokta ciddi insan yoğunluğu olan hiçbir bölgeye zarar vermemiş olması. Ancak bir kez daha söylemek gerekirse: Sorunun adı Küresel Isınma değil, Küresel İklim Değişikliği. Kuraklıklar da daha bir kurak, fırtınalar da daha bir kuvvetli olacak artık ve daha işin başındayız.

Bilim: Uzay mekiği Endeavour kazasız belasız inmeyi başardı. Her ne kadar Dean kasırgası yüzünden bir gün önce inmek zorunda da kalsa kalkış sırasındaki hasar inişte bir sorun yaratmadı.

Her ne kadar beni felaket tellallığı ile suçlasalar da, Kuzey Kutbu'ndaki buz miktarı 15 Ağustos itibariyle 2050'de ineceği düşünülen minimum miktara indi. Önemli değil canım, sadece 43 sene daha erken geldi gelmesi gereken felaket.

Uzay oteli 2010'da fırlatılacakmış. İki hafta önce 2012 diye açıklanan tarih bu hafta iki sene önceye çekilerek 2010 olarak açıklandı. Ben her ne kadar olaya geyik olarak baksam da Amerikalı girişimci Robert Bigelow daha önce uzaya gönderdiği iki tane denemeden sonra üçüncü bir deneme yapmayarak 2010'da insanlı modülü fırlatacağını açıkladı. Sundancer adı verilen modülde tatil fırsatı 4 milyon dolardan başlayacak.

Spor: Futbol Milli Takımımız Romanya ile yaptığı hazırlık karşılaşmasını 2-0 kaybetti. Ama bence kaybetmenin de ötesinde umutlarını da kaybetti. Hani, "bak işte şu adam çok iyi oldu, onun yanına sakat olan bu da geldiğinde olacak bu iş" denecek bir takım yoktu ortada. Fatih Terim son senelerdeki saçmalamalarına devam etti. İlk yarı biraz daha savaşma gücü olan takımı Tümer ile iyiden iyiye bozdu. Eğer oynattığı adamların bazıları adam olsa zaten kendi takımlarında oynalardı, ama yooook, "ben herşeyi herkesten iyi bilirim" mantığına 2000'den beri sahip çıkan Terim bir milli maçı daha kaybetti. Biz bu kafayla Avrupa Şampiyonası'na ve hatta Dünya Kupası'na zor gideriz. Hafızalarımız zayıf, çabuk unutuyoruz, bundan önceki son maçta Boşnaklar'a neden yenildiğimizi hatırlayan var mı?? İpucu versem?? Altı aydır sakatlığı yüzünden kendi takımında forma giymeyen bir kaleciyi bu maçta oynatıp üç tane hatalı gol yediren kimdi?? Bir basit lafım da defansımıza: Rakip oyuncu seni geçerse gol olacaksa, rakip oyuncunun seni geçmemesini sağlayacaksın, İbrahim Toraman'ın yaptığı benim açımdan büyük hatadır, top önündeyse vur dışarıya gitsin, yoksa adam seninle kedinin fareyle oynadığı gibi oynar sen de ne olduğunu şaşarsın. Hala birileri Beşiktaş'ın neden şampiyon olamadığını ve olamayacağını düşünüyor mu?? Umarım Ertuğrul bu hafta İbrahim'le ve hatta Gökhan'la oturup bir ağabey-kardeş muhabbeti yapıyordur. Bu çocukların nasihate ihtiyaçları var, sopaya değil.

Elvan Dünya Atletizm Şampiyonası'nda 10000 metrede ikinci olarak gümüş madalya kazandı, ne mutlu ki bizlere artık gümüş madalya bizleri mutlu etmiyor. Ama olsun, Elvan'la birinci kızın arası sadece altı metreydi. Onbin metrede altı metre mutlaka bir gün kapanır.

Süper ligde üç büyükler rakiplerini hep 1-0'lık skorlarlar geçerken Trabzon Rize'ye attığı beş gol ile hıncını aldı diyelim, ancak Rize'nin de her gelenden 4-5 yemesi de ayrı bir ilginçlik. Benim takımım da kendi evinde İzmirspor'u 2-0 ile geçerek liderliğe yükseldi.

 
Toplam blog
: 24
: 1639
Kayıt tarihi
: 21.07.07
 
 

1965 İstanbul doğumluyum. 1988 yılında Boğaziçi Üniversitesi'nden Elektrik Mühendisliği, 1990 yılınd..