Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Eylül '07

 
Kategori
Haber
 

Haftanın getirdikleri 9 Eylül 2007

Çinlilerin bir değimi vardır beddua etmek istediklerinde, "ilginç zamanlarda yaşayasın" derler. Bundan yola çıkarak sanırım geçtiğimiz hafta hem ülkemiz hem de dünya açısından gayet olumlu geçmiş olacak ki uzun uzun yazacak neredeyse sadece spor haberleri var.

Türkiye: Yeni hükümet mecliste 337 oy ile güvenoyu alarak resmen görevine başladı. Şimdi AKP yeni hükümete güvenoyu vermeyen iki milletvekilinin kim olduklarını bulma çabasında.

Çarşamba günü Cumhurbaşkanı'nın Çankaya'da verdiği resepsiyona davetli olan genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının gelmemesi dikkat çekti.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in, “Kavgayı sevmeyiz ama eğer Diyarbakır’a savaş ilan ediyorsanız, Diyarbakır halkı, ben ve arkadaşlarım, ilan edilmiş bir savaştan hiçbir zaman kaçmayız” sözleri üzerine inceleme başlattı. Şu anda ne hükümetin, ne Baydemir'in ne de DTP'nin böylesi bir dalaştan kazanacakları var. Ancak "PKK bizim kardeşimizdir, kardeşimize terörist dememizi beklemeyin" diyen bir zihniyetle ne derece anlaşılabilir bilmiyorum. Birkaç hafta önce Sayın Bahçeli DTP lideri Türk ile tokalaştığında "helal olsun" diye yazmıştım, bugün hem kendi sözlerimi hem de Sayın Bahçeli'nin davranışını bir kez daha düşünüyorum.

Dünya: Uzun bir aradan sonra Usame bin-Laden tekrar aramızda. Saçını ve sakalını boyayarak çektirdiği yeni videosunda Irak sorununun çözümü için Amerikalıları İslam'a davet eden bin-laden'in videosunun yakın zamanda çekilmiş olduğu kabul edildi. Yani adam hala sağ.

Bu Amerikalılar bir garip, bizde kırk yıl olsa kimsenin haberi olmaz, bunlarda bir B52 uzun menzilli savaş uçağının kazara Amerikanın üzerinde Kuzey Dakota'dan Louisiana'ya kadar üç saat beş tane nükleer başlığa sahip Cruise füzesi ile uçtuğu belirlenince ortalık karıştı. Yani aslında bu adamlar sadece Irak'taki silahlarını kaybetmiyorlar, aynı zamanda kendi memleketlerindeki nükleer silahları da kaybedebiliyorlar. Benim korkum bir gün kazara bu silahlardan biri ellerinde patlayacak, sonra da kendi salaklıklarından dünya savaşı çıkartacaklar.

Sanat: Uzun süredir pankreas kanserine karşı savaşan İtalyan tenor Luciano Pavarotti sonunda kansere yenildi. Doğduğu şehir olan Modena'daki cenaze törenine çok sayıda ünlü sanatçı katıldı.

Spor: Futbol A Milli Takımımız Malta ile deplasmanda 2-2 berabere kalarak büyük bir rezalete imza atmış oldu. Hani "ben demiştim" demek istemem ama, ben demiştim. İki hafta önceki Romanya maçından bu maçta olacak rezillik belliydi. Her ne kadar Bosna maçından sonra bir daha Fatih Terim yönetimindeki milli takımı seyretmeme kararı almış olsam da Romanya maçını seyrettim kısmen. Malta maçında her ne kadar mantığım olacakları söylese de gönlüm "hani belki" diyordu, ama mantığımın dediği oldu. Ben gene de mantığımı kısmen dinleyerek maçı radyodan dinledim, sanırım böylelikle sinirlerim daha az bozuldu.Söylenecek çok fazla şey var sanırım, ama maçı radyodan dinlemiş biri olarak benim duyduğum tek şey oldu "Hakan dönebilse, Hakan indirebilse, Hakan vurabilse...". Sanırım Fatih Hoca diğer hocaya olan borcunu Hakan'ı hala oynatarak ödemeye çalışıyor, bu arada bizim takım da araya gidiyor ama bu ülkenin genel yapısına uyduğu için kimse umursanıyor.

Avrupa Şampiyonası'nda Basketbol Milli takımımız rezil olmaya devam ediyor. Almanya'dan yenen 30 sayı farktan sonra Cumartesi gecesi de Slovenlere teslim olarak sanırım şampiyona defterini kapadılar. Benim Almanya maçında takıldığım bir noktaya başkaları da takılmış bazı yazarlardan okuduğum kadarı ile. Nowitzki sert bir faulle yere düştüğünde diğer dört oyuncu birden başına üşüşüp ellerini uzattılar kaldırmak için. Takım ve takım oyuncusu böyle olunuyor. Bunun gelişi son birkaç senedir güney sahillerimizden belliydi. Alman turist veletlerin sırtında hep Nowitzki'nin forması varken ben "neden bizim çocukların sırtında Okur veya Türkoğlu formaları yok" diye düşünüyordum. Sonra anladım, Türkiye'de NBA store yokmuş da ondanmış. İşte memlekete NBA store açmazsanız olacağı budur. Şakası bir yana adam (Nowitzki) eline geçen tüm imkanları kendi şahsi çıkarı yerine Alman basketbolunu geliştirmeye harcarken bizim aslanlar "NBA sezonunda çok yorulduk" diyerek milli takımla dünya şampiyonasına gitmeyince onların bileti kesilmeliydi. O şampiyonada hırsla oynayan gençler bizi yukarılara taşımışlardı. Bu gençler hediye olarak NBA kazığını yediler ve değil yedek kalmak, İspanya'daki turnuvaya götürülmediler bile. Siz götürülenlerin yerinde olsanız oyun motivasyonunuz kalır mıydı??

Ama Sultanlar bu haftayı en azından somurtarak bitirmemizi engellediler. Dünya Grand Prix Avrupa Elemeleri'ne çok iyi başlayarak ilk dört maçlarını kazandılar, ancak son iki maçlarında Almanya ve Bulgaristan'a yenilerek onlar da biraz cıvıdıklarının sinyallerini verdiler.

Benim takımım ise ikinci Mersin İdman Yurdu'nu 2-0 ile geçerek liderliğini sürdürdü.

Bilim: Bu hafta bazılarımızın uzun süredir bildiği bir rezillik ortalığa döküldü. Dünyanın en saygın bilimsel yayını kabul edilen Nature'da "Türk Fizikçileri Çalıntı Suçlamaları ile Yüzleşmek Zorunda" diye bir haber çıktı. Haberin temeli, iki ODTÜ'lü doktora öğrencisinin 20 ayda yazmış oldukları 42 tane makaleye dayanıyor. Bilim alanında çalışanlar gayet rahat bileceklerdir, bir doktora öğrencisinin 20 ayda 42 makale yazması zordur diyemeyeceğim, bu imkansızdır. Bu olay öğrencilerin bir sınavı sırasında hocalarının dikkatini çekiyor ve soruşturma başlayarak Nature dergisindeki yazıya kadar uzanıyor. İki tane kendini akıllı sanan doktora öğrencisinin yedikleri bir haltla bilim dünyasındaki adımıza çok kötü bir çamur sürüldü ki bu çamuru temizlememiz uzun sürecek.

 
Toplam blog
: 24
: 1639
Kayıt tarihi
: 21.07.07
 
 

1965 İstanbul doğumluyum. 1988 yılında Boğaziçi Üniversitesi'nden Elektrik Mühendisliği, 1990 yılınd..