Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '11

 
Kategori
Spor
 

Hagi'nin hiç suçu yok

O zamanlar şimdiki gibi tüm maçlar evimizde oynanmıyordu ama 1996 yılında Galatasaray’a gelmeden önce Hagi’nin ismini devamlı duyardık; tıpkı şimdi C.Ronaldo’nun, Messi’nin veya Robben’inkini duyduğumuz gibi. Karpatların Maradona’sının tam bir dünya yıldızı olduğunu da biliyorduk ama onun ülkemize geldikten sonra mevcut formunu daha da arttırarak sarı kırmızılıları lig şampiyonluğundan sıkılacak, Avrupa’da tarih yazacak ve adeta kupalara doyacak duruma getiren performansı sadece bizim değil kendisini takıma kazandıran Fatih Terim’in beklentisinin dahi üzerinde oldu.

2001 yılında adına yaraşır bir jübile maçıyla yeşil sahalara veda eden Hagi, çok geçmeden kendini tekrar Romanya Milli Takımı’nda buldu fakat bu kez üzerinde forma değil eşofman, ayağında da krampon değil spor ayakkabı vardı. Çağdaş Maradona’nın yeri de orta sahanın rakip yarı alanına bakan bölümü değil yedek kulübesiydi arık; Hagi teknik direktör olmuştu.

Ancak bu kariyer beklentileri karşılayamama bir tarafa çok kötü bir sürpriz ile başladı. Zira Romanya’nın Dünya Kupası finallerine katılamamasının ardından Hagi’nin görevine son verildi. Rumen teknik adamın ikinci durağı Bursaspor oldu ama yeşil beyazlıların üst üste aldığı kötü sonuçlar nedeniyle Hagi, daha sezon tamamlanmadan Bursa’dan ayrılmak durumunda kaldı. 2004 yılında ise Hagi’yi Hagi yapan Galatasaray ile Galatasaray’ı Galatasaray yapan Hagi’nin yolları, kulübede de olsa, bir kez daha kesişti ve Rumen hoca sarı kırmızılıların bir hesaba göre elli altıncı, bir hesaba göre de elli yedinci teknik direktörü oldu. Hagi yönetimindeki Galatasaray, finalde Fenerbahçe’yi yenerek bir Türkiye Kupası kazansa da takımın genel performansı onun görevine devam etmesine yeterli olmadı ve Rumen hoca bir kez daha ama bu sefer mutsuz bir şekilde, Galatasaray’dan ayrılmak durumunda kaldı.

Romanya’daki teknik direktörlük kariyerine sırasıyla Politehnica Timişoara ve Steaua Bükreş takımlarında devam eden Hagi, bu kulüplerde de elle tutulur bir başarı elde edemeyince 2007 yılında teknik direktörlüğü bıraktığını açıklayarak kendi ismindeki futbol okulunun başına geçti.

Fakat ne gariptir ki, Galatasaray yönetimi, sekiz senelik teknik direktörlük kariyerinde en ufak bir başarı dahi elde edemeyen Hagi’yi tekrar Galatasaray’ın başına getirdi ve sonuçta bu sezon Galatasaray tarihinin en başarısız sezonu oldu!

Bugün Hagi’nin oyuncularla iletişimini, kadro tercihlerini veya göz göre göre yaptığı yanlışları; kısaca teknik direktör hamlelerini tartışmak son derece gereksiz çünkü o bu alanda hiçbir zaman başarılı olamadı. Tartışılması gereken konu, kolayı seçerek üzerindeki yükü atmak ve gerektiğinde “size Hagi’yi getirdik” diyerek sorumluluktan kaçmak için bu kariyerdeki bir teknik direktörü takımın başına getiren Galatasaray yönetiminin kararıdır.

Galatasaray yönetimi, bırakın futbolculuk ve teknik direktörlüğün birbirinden apayrı meziyetler gerektirdiğini, Hagi’nin iyi bir teknik direktör olmadığını göremediyse bu onlar için çok önemli bir bilgisizlik, yok eğer bunun farkında olup sadece taraftara hoş görünmek için bile bile lades dediyse de bu, kelimenin tam anlamıyla takıma ihanettir.

Futbol kulüplerinin demokrasi yerine krallıkla yönetilmesi nedeniyle maalesef bu gibi önemli hatalar kişileri koltuğundan indirmek için yeterli değil fakat artık kralların da bir bir tahtlarından indirildiği günümüzde taraftarlar ile kendisine âşık oldukları Hagi'yi karşı karşıya getiren Galatasaray yönetiminin görevine bu çizgide devam etmesi çok zor görünüyor.

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..