Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '08

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Hak etmek.....

Hak etmek.....
 

www.resimsakla.com


Kardan yollar kapandığı için dün gece eve gidemedim..

İnsanlar yollarda mahsur kalmış, Belediye ekipleri mahsur kalanlara battaniye ve sıcak yemek götürmüş.

Elektriklerin kesilmemesi sevindirici...

Otellerde yer olmayınca, bekçi kulübesinde kalmaya karar verdim..

Kitaplarım da var..

Gecenin ilerleyen saatlerine kadar okumayı planlıyorum...

Bir taraftan da korkuyorum , ya kar yağmaya devam ederse .......(!)

Çayım, sigaram tamam..

Rüzgar sürekli şiddetini arttırıyor..

Geceyi dinliyorum...... Bekçinin çözemediği bulmacaların hepsini çözdüm.

Radyo açık. Dün birisi İstanbul’un göbeğinde donarak ölmüş

Olur mu? Olur!

Allah fakir, fukaranın yardımcısı olsun...

Odunu, kömürü olmayan; yorgana, battaniyeye sarılıp oturuyordur..

Aynı yorganın altında dört beş tane çocuğu getirsenize gözünüzün önüne

“ Kim osurdu lan?”...Millet can derdinde benim aklıma gelene bak!

Ya tuvaletim gelirse?

Tutarım yaaav..

Tutamazsam çömelirim bir yere, gece vakti kim görecek?

Av köpeklerinin barakaları var yan tarafta...

Öldü mü ne yaptı bunlar hiç sesleri çıkmıyor?

Kulübenin kapısını açıp barakaların yanına gidiyorum..El fenerinin ışığını dolaştırmaya başlıyorum..Hepsi bir köşeye çekilmiş, gözleri cam gibi parlıyor...Her nefes alışta ağızlarından çıkan duman soğuk havaya karışıyor...

Kahverengi olanına bayılıyorum..

Üşüdünüz mü lan kerhaneciler?”

***

Sabah olmuş. Elimde kitapla minderi yırtık eski patron koltuğunda uyuya kalmışım...

Ay ay ay ...Her yerim tutulmuş..

Kömür olsa sabah kahvaltısında sucuk yapardım mangalda...Hey yavrum hey.!

Kar gece boyunca yağmış, arkadaşlar işe gelememiş.

Katalitiğin tüpü biterse o zaman hapı yuttum.

Telefon eden de olmadı hiç...

Çaydanlığı küçük tüpün üzerine koyup bata çıka bakkala gidiyorum..

“ Oooo Ağabey hayırdır?”

Yollar kapalı akşam gidemedim eve bekçi kulübesinde kaldım”

“ Otelde kalsaydın ya be ağabey”

Aradık hepsini, bir tane boş oda yok”

“ Ne kış yaptı bu sene böyle.....Neyse buyur? ”

Evet .....Beyaz peynir, Zeytin, Tereyağı.......Üç tane de yumurta...... Tekli ekmek yok mu?”

“ Fırıncı gelmedi sabah... Bunlar da dünden”

“ Gazete?”

“ Gazeteler de gelmedi”

Hayat durmuş be....!

Poşetleri alıp kulübeme doğru yürüyorum..

Yarısı çürük söğüt ağacının üzeri serçe dolu... Açtır bu hayvanlar şimdi...

Ekmeğin yarısını ufalıyorum bahçeye, arkamı döner dönmez bir kanat gürültüsü..

Su kaynamış, çayı demliyorum... Eski bir gazetenin köşesini yırtıp düdük yapıyor, demliğin ağzına koyuyorum...

Balığa gittiğimizde kullandığımız malzemeleri içeriye taşımıştık...

Altı kapkara olmuş tava burada işte..

Bir kaşık tereyağı, yumurtaları kırıyorum, bir parça ekmeği de yağın kenarına bandırıyorum..

Serçeler ne oldu acaba?

Buğudan dışarısı gözükmüyor, elimle camları siliyorum...

Ohoooo hiç ekmek kalmamış..

Donmasın diye naylon sardığımız çeşmenin yanındalar şimdi..

Çeşmenin etrafındaki gölcük buz tutmuş... Nasıl su içecekler? Buzu eritmek için çaydanlığı elime alıyor ve hayatım boyunca unutamayacağım manzarayı görüyorum...

Serçeler birer birer donmuş suyun üzerine konuyor ve erisin diye küçücük göğüslerini buzla öpüştürüyor...

Biraz sonra buz eriyor...Onlar minik gagalarını herkesten çok hak ettikleri, suya daldırıyor!!!


 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..