Hakan Şükür'e yakışmadı

Türk futbolunun önde gelen ve önemli isimlerinden birisi Hakan Şükür.

     Hakan Şükür uzun dönem Osmanlı idaresinde kalmış Kosova- Priştina göçmeni olan bir ailenin çocuğu. 1971 yılında Adapazarı’nda dünyaya gelmiş, çocukluk ve gençlik yıllarını da bu şehrimizde geçirmiş bir futbolcu kardeşimiz.

      Profesyonel futbol hayatına Sakarya sporda başlayan Şükür daha sonra sırasıyla Bursaspor, Torino, İnter, Parma Blackburn Rovers,Galatasaray ve Milli Takımlarda görev almıştır.

            Hakan Şükür attığı 249 golle Türkiye Futbol liği tarihinde “en çok gol atan futbolcu” unvanına sahiptir.

             Bir forvet oyuncusu olan ve işi kalelere gol atmak olan hakan Şükür, Galatasaray’da oynarken futbolu bırakmış, Aktif futbolculuk sonrası ise bir çok sporcunun sporu bıraktıktan sonra yaptığı en iyi iş olan spor yazarlığı ve spor sunuculuğuna soyunarak yaşantısını devam ettirmeye çalışmıştır.

         Futbol sonrası yorumculuğa soyunan Hakan Şükür TRT ‘de yayınlanan futbol programına yorumcu olarak katılmış, basına yansıyan bilgilere göre de bu iş karşılığında ayda 56 bin TL ücret aldığı söylenmektedir.

        Futbolda şöhret olmuş üstelik karakteriyle, uyumlu aile yapısıyla toplumun beğenisi kazanmış olan bu futbolcumuz 12 Haziran Genel Milletvekilliği seçimlerinde Başbakanın da teklifi ile İstanbul’dan milletvekili adayı olmuş ve seçimler sonrası da mecliste AKP sıralarında milletin vekili olarak yerini almıştır.

     Spor camiasından gelen ve ülkemizin en önemli spor branşı olan Futbolu ve futbol sektörünü iyi bilen Hakan Şükür’den halkın beklentileri de çok fazlaydı.

       Futbol sektörünün sıkıntıları, çözüm bekleyen birçok sorununu araştırarak inceleyerek milletin meclisinde çözüm araması beklenen bu futbolcumuzdan bu güne kadar bu tür çalışmaları meclis gündemine getirmediği gibi, son dönemde yaşanan “Şike olayları” ile ilgili bu futbolcu kardeşimizin bir görüşü, yorumu da ne duyuldu, nede görüldü. Kendisine medya mensupları tarafından mikrofon uzatıldığı zaman ya kaçamak cevaplar verdi, ya da “Bakan arkadaş, Başbakanımız bu konuda açıklama yapacak” demekle yetindi.

    Kısacası mecliste Hakan Şükür “Gol atmayı unutmuş, topu hep taca atan” bir futbolcu gibiydi.

     Kendisinden spor camiasının beklediği sorunları bırakın çözmeyi, gündeme taşıma becerisini bile gösteremez bir duruma düştü.

    Futbolda yaşanan “şike iddiaları” ve tutuklamalar özelliklede Süper lig takımları ve dört büyük kulübü çok etkilemiş kamu oyu günlerce şike iddiaları ve hangi takımların ligden düşürüleceğini tartışır olmuştu.

      Kulüplerde yaşanan bu krize birde ekonomik kriz eklenmiş, süper ligin yayın hakkını elinde bulunduran yayıncı kuruluşta doğal olarak bu krizden etkilenmiş, reklâm gelirlerini artırmak içinde yeni çareler aramaya başlamış, daha önce Mustafa Denizli tarafından yürütülen “futbol yorumculuğuna” bu kez Hakan Şükür’ü getirmeye karar vermiştir.

      Hakan Şükür’le görüşülür, milletin vekili olan Şükür’ün bu görevi kabul etmesi için başbakandan da “ricada” bulunulur ve Sayın Başbakanımızda bu konuya olumlu bakar.

     Hakan Şükür’ün belli bir ücret karşılığı  “yorumcu olarak” ekranlarda boy gösterecek olması ise başta muhalefet partileri ve kendi partisi olan AKP vekilleri tarafından kelimenin en hafif anlamıyla “hoş” karşılanmaz ve tartışmalara neden olur.

      Hakan Şükür’le ilgili gelişmelerden benim şu ana kadar anladığım; Uzun yıllar Türk Futboluna hizmet etmiş, futbolculuk döneminde kimseye nasip olmayan transfer ücretleri almış ve bana göre pek çok kimseye nasip olmayan bir birikime sahip olduğunu düşündüğüm Hakan Şükür kardeşime yasalar çerçevesinde verilen milletvekilliği maaşı geçimine yetmemiş olacak ki bir yayıncı kuruluşta “futbol yorumcusu” olarak verilecek ayda 36 bin küsur TL ye ihtiyacı var diye düşünüyorum. Yoksa futbolda şöhret olmuş, top koştururken de iyi paralar kazanmış bir futbol emekçisi kardeşimizin asli görevi milletin vekilliğini yapmak yerine bilmem ne kuruluşunun reklâm gelirlerini arttıracak “futbol yorumculuğuna” soyunmazdı diye düşünüyorum.

          Diğer taraftan da asgari ücretle ev geçindirmeye çalışan milyonlarca insan hükümetin verdiği aylık 26 TL lik komik artışı düşünmekten de kendimi maalesef alamıyorum.

     Evet burası Türkiye bir tarafta aç sefil işsiz gezen asgari ücretlilerimiz, emeklilerimiz, diğer tarafta milyonları bulan birikimleri olan, milletvekili seçilmiş, ayda 8–9 bin TL maaş alan ancak bunlarla yetinmeyip vekilliğinin yanında “ek iş” arayan Hakan Şükür misali vekillerimiz.

        Ne diyelim Allah hepsinin hakkında hayırlısını versin.

                        Osman Özeker 05 .01. 2012