Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '10

 
Kategori
Spor
 

Hakemlerden sorumlu yönetici: Nihat Özdemir

Hakemlerden sorumlu yönetici: Nihat Özdemir
 

Nihat Özdemir


Dikkat ettiniz mi? Hep böyle zamanlarda ortaya çıkar başkan vekili ve sadece bu rolü oynar: Kulübünü savunan mazlum yönetici.. Aslında o, nalıncı keseri gibi hep kendine yontan bir kavgacı zihniyetin temsilcisidir.. E tabi, bazı şeyler vizyon sahibi olmakla ilgilidir!

İBB ile oynanan maçtan sonra başkan vekili Nihat Özdemir bir açıklama yaptı ve doğrusunu isterseniz hiç şaşırtmadı. Bu açıklamayı yaparken kelimeleri özenle seçme ve sakin olduğu izlenimi verme çabası oldukça dikkat çekiciydi. (Olmamıştı, Sayın Özdemir biraz daha çalışmalı).

Önce neler demiş ona bakalım, sonra da biz de iki kelam edelim.

Nihat Özdemir, Sarı-lacivertli takımın kötü oynadığını da üzerine basa basa ifade ederek, "Ancak maçta öyle bir hakem vardı ki, 3 puanımızı gasp etti. ..Bu bariz hatalar Fenerbahçe'nin aleyhine yapıldı. İlk yarının son saniyesinde attığımız gol ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. İkinci yarıda, Güiza'nın bariz gol şansı pozisyonunda faul yapan Büyükşehir Belediyeli oyuncuya sadece sarı kart gösterildi. Bu kart, kırmızı olmalıydı. Devamında ise Alex'in ikili mücadelesinde, hepimizin sarı kartın bile fazla olduğu düşüncesinde birleştiği bir anda, aniden çıkan kırmızı kartla takımımız 10 kişi kaldı ve yenildi. Her şey normal gitse, hakemin etkisi olmasa, buradan 3 - 1 gibi bir skorla ayrılabilirdik ki, hatıralarımıza baktığımızda Aydınus'un Beşiktaş maçında da bariz penaltımızı vermeyerek 3-0 yenilgiye neden olduğunu görüyoruz. Aydınus, kasıtlı hareketleriyle Fenerbahçe düşmanlığını sürdürdü Tekrar söylüyorum, kasıtlı yönetim ve gasp edilen puanlarımızın yanı sıra, takımımızın kötü oynadığını da kabul ediyoruz. Belediyespor'u da iyi oynadığı için tebrik ediyorum."

Söylediklerini sırasıyla ele alalım:

İlk yarının son saniyesinde atılan gol kesinlikle ofsayttı. Şut kaleciye doğru gelirken, topla kaleci arasına giren Dos Santos kaleciyi yanıltıyor. Dos Santos araya girmeseydi, topun yanından geçtiği yer kalecinin müdahale edebileceği kadar yakındı. Olmasa bile Santos'un aktif alanda ve son adam olması yeterlidir.

59. dakikada Baroni'nin yaptığı hareketin tek bir adı vardır: Kırmızı kart! Sayın Özdemir bunu söylemedi. (Hani tüm hatalar FB aleyhine yapılmıştı? Yok "hakem penaltımızı verseydi", yok "rakip bir kişi eksik kalsaydı" gibi faraziyelerle maçın sonucu hakkında ahkam kesmeye alışkınlara cevap: Guiza'yı düşüren oyuncunun atılmasından daha önceki pozisyon bu olduğuna göre, Baroni atılsaydı acaba o pozisyonu bulabilecek oyun kurgusunu, bir kişi eksik kalan FB, böylesine kötü oynadığı bir günde tutturabilecek miydi?)

Guiza'nın gole giderken düşürülmesi kırmızı kartla cezalandırılmalıydı. Sayın Özdemir burada haklıdır.

Alex'in kırmızı kartını söylemeden önce Sayın Özdemir'in söylemediği başka bir şey daha var: Topun oyun içerisinde hakeme çarpması ilk kez Alex'in başına gelmiyor. Dolayısıyla Alex'in hakeme tepkisi fazla abartılı ve tribünleri tahrik eder nitelikte, yani sarı kart. O sinirle İBB'li futbolcuya arkadan yaptığı hareket de sarı kartlık. Nalıncı keseri bu konuyu da pas geçti.

Ancak yanlış yanlışla telafi edilmemeliydi. Alex'e gösterdiği kartın rengi sarı da olabilirdi. Sonuç olarak bir mağduriyet söz konusu değildir.

"Penaltımızı vermeyerek 3-0 yenilgiye sebep olduğunu görüyoruz" açıklaması ise sadece komiktir, acizlik ifadesidir.

Fırat Aydınus'u FB düşmanı olarak nitelemek haksızlık ve düşüncesizliktir. Yönettiği fenerbahçe maçlarına baktığınızda, istsatistikler öyle söylemiyor. Ayrıca Beşiktaş maçında penaltıyı vermiş olsaydı FB'nin maçı alacak olmasının bir garantisi yoktu. O zaman hakemlerin ilk hatalarda maçları durduralım, nasıl olsa lehine hata yapılan takım artık maçı alsa bile kıymeti kalmayacak. Hal böyleyken, Galatasaray'a Kadıköy'de ilk golü ofsayttan atmış bir takımın yöneticisi, "hakemler olmasaydı Galatasaray'ı yenemezdik" de demeliydi.

Hani hakemlerle uğraşmamak ve marka değeri gibi yüksek değerler hedeflenmişti? Bu marka değerinin sadece fenerbahçe iyi giderken gündeme gelmesi garip bir tesadüf olsa gerek. Her sene en az bir hakemin fenerbahçe düşmanı olması da çok enteresan bir rastlantı olsa gerek.

Sayın Özdemir'i, Aziz Yıldırım Eskişehir maçından sonra basından federasyona kadar herkesi tehdit ettikten sonraki maçlardan sonra da duymak isterdik. Mesela Ankaragücü maçında 90+3'de Özer Hurmacı'nın kale içinden çıkardığı nizami golü yan hakem görmediğinde.. Mesela Trabzon maçında 6. dakikada maç 0-0 iken, iki Trabzonsporlu futbolcu kaleciyle karşı karşıya kaldığında 3, 5 metre geriden gelen adama ofsayt bayrağı kaldırıldığı maçta galip geldiklerinde.. Mesela Bursaspor'la oynanan kupa maçlarında Bursa'nın sayılmayan nizami golü ve ikinci maçta verilmeyen penaltılarından dolayı yarı finale çıktıktan sonra (bunlar olmasaydı 30 yıllara da girecektik kupada).. Mesela son Bursa maçında Emre'nin, Ozan İpek'i arkadan ittiği pozisyonda hakem penaltıyı vermediğinde.. Mesela Manisaspor maçında 90+6’da top Manisaspor'da iken Baroni’nin koluyla aldığı top sonrası attığınız golle maçı berabere bitirdiğinizde.. Mesela Diyarbakır maçında her türlü şeyi yapmasına rağmen hakemin Emre'yi bir türlü atmadığı maçtan sonra..

Hem tüm bu haksızlıklardan dolayı rakiplerinizin hakkı yendiğinde, bugüne kadar hiç bu tür açıklamaları yapmayacaksın, hem de Baroni'nin yaptığı ortadayken onu söylemeyecek, sadece Guiza'nın pozisyonu için feryat edeceksin. Nalıncı keseri tam olarak böyle bir şey işte.

Oysa ne demişti Aziz Yıldırım fenerbahçe dergisinin aralık sayısında:

".... Senin olayın, benim olayım yaklaşımı bu gün olayların bu noktaya gelmesinin en önemli nedenidir. Herkesin sıfır tolerans ile olaylara yaklaşması, yaşanan üzücü bir olayın ardından "ama" şeklinde yan açıklamalara sapmaması, ....."

İşte Sayın Özdemir'in açıklamalarında bunların hepsi var. Sadece kendine olduğunda (ki bence öyle bile değil, asıl haksızlık Baroni'nin atılmamasıyla ilk olarak İBB aleyhine başlamıştır) bağırarak "benim olayım" yaklaşımı, hakemi hemen düşman ederek sıfır tölerans göstermek, rakibi bile tebrik etmeyi "ama" demeden yapmamak.

Kaldı ki rakibi tebrik etmek bu değildir! Hem "hakem olmasaydı 3-1 yenerdik" diyeceksin, yani rakibin emeğini inkar edeceksin, hem de tebrik ettiğini söyleyeceksin. Hadi canım sen de!

İşi gücü hakemler!

Ulusoy federasyonu suçlandı yıllarca, ikidir kendi federasyonları iş başında, yine memnun olmadı. MHK başkanının fenerbahçeli olduğunu bilmeyen yok. Hakemler marka değerini düşürüyor dediler Erman Toroğlu'nun arkasından teneke çaldırdılar, hakemleri hedef göstermekten vazgeçme yok. Aleyhe tek hata Guiza'yı düşüren adamın kırmızı kart görmemesi.

Yedi maçtır rakiplerini yenemiyorsun.. Bu maça bakıyorsun: Sakatlıkları bulunan Gökhan Kaba, Taner Gülleri, İbrahim Akın, Herve Tum, Zeki Korkmaz, Martin Kus ve Okan Buruk rakibin 18 kişilik kadrosunda yok. FB'den devre arasında kiralanan Abdülkadir de sakatlığı nedeniyle forma giyememiş. Üstelik kötü de oynuyorlar. Yine de 90 dakikada FB'nin kaçırdığı gol yok! Hemen kolaya kaçıyorsun, hakemi suçluyorsun. Yetmez mi hakem hakem hakem? Neden bu hırs? Neden futbolu güzellikleriyle kabullenemeyişiniz? Maç sonu istatistiklerde maçın en çok koşan 3 oyuncusunun İBB takımından olması da mı manidar değil? Hala hakem mi diyorsunuz Sayın Özdemir?

Ama siz de haklısınız. Aziz Yıldırım FB dergisi Mart sayısında ne diyor: Biz ikinciliği "HAZMEDEMEYİZ"

İşte örnek:

İstanbul Büyükşehir Belediyesporlu Sylla, FB'yi 2 - 1 mağlup ettikleri maçın ardından soyunma odasına giderken, tribünlerden atılan bir paranın yüzüne isabet etmesi nedeniyle yerde kaldı. Daha sonra futbolcu ambulansla stad dışına çıkarıldı. Ambulansta ilk müdahaleleri yapılan futbolcunun durumunun iyi olduğu ve şu an takım otobüsünde olduğu öğrenildi. (Milliyet)

Yazarın notu: Her şey yolunda giderken herkesi sürekli centilmen olmaya çağırmak değildir yiğitlik, bunu yenildiğinde yapmaktır!

Bu ülkede birisinin hakkı yeniyorsa o da anadolu kulüpleridir.

 
Toplam blog
: 293
: 1063
Kayıt tarihi
: 07.11.08
 
 

Sporun bir kavgadan çok; ahlak, mücadele, eğitim, zeka ve dürüstlük olduğuna inanıyorum. Doğaya, ..