Hakemlerin Fenerbahçe nefreti ve MHK'nın acizliği

Caner komedisine bir yenisini daha ekledi hakemler.  Yeni meselemiz Meireles, Halis Özkahya'nın yüzüne tükürdü mü tükürmedi mi? Bir insan yüzüne tükürülüp tükürülmediğinin farkına varamıyorsa o yüzde bir problem var demektir. Tıpkı Caner'i duyduğunu zanneden Aydınus'un vicdanı gibi.

İşin garibi bu işler Fenerbahçe'nin başına geldikten sonra yapılan araştırmalarda, bu hakemlerin yönettiği Fenerbahçe maçlarındaki art niyetleri su yüzüne çıkıyor. Mesela Aydınus'un Caner'e çıkarttığı kartların sayısı, Özkahya'nın Fenerbahçe maçlarında atladığı penaltı ve sonuçların istatistikleri tesadüf olamayacak kadar enteresan. ( Sanırım hakem seminerlerinde bir araya gelen hakemler Fenerbahçe'den nasıl nefret edecekleri hususunda birbirini motive etmişler!)

İşin başka enteresan tarafı ise Fenerbahçe aleyhine puan kaybettiren, takımın tüm psikolojisini bozacak kadar ağır ve art niyetli kararların yanlışlığı ispatlasan da, MHK'nın " bizim hakemlerimiz gökten indi!  kararlarında hata olmaz!" diyerek anlaşılmaz bir tavır sergilemesi.

Burada aslında MHK'nın  tavrı için iki soru işareti var. Birincisi bu kararlar Fenerbahçe aleyhine olduğu için mi bu tavır sergileniyor?  Mesela Beşiktaşlı bir futbolcu aleyhine Caner'in durumu sözkonusu olsaydı Beşiktaşlı MHK Başkanı yine aynı tavrı sergiler miydi? 

İkincisi; haksız yere ceza alan futbolcular göz göre göre paralarından, ekmeklerinden olurken, MHK bu kasıtlı kararları veren hakemlere nasıl ekmek veriyor? Devlet memurları kanununda bile yol açtığı zararı memura zimmet çıkaran zihniyet, bu kadar aleni şekilde kasıtlı davranan hakemlere nasıl mükafat olarak yeni maçlar verir, nasıl bu kadar taraf olduğunu beyan eder anlamak imkansız.

Bir tarafta haksız yere ceza alan futbolcular ekmeklerini kazandıkları futboldan uzaklaşırken, diğer tarafta bu kasıtlı kararlara imza atan hakemler MHK tarafından aymazca bir tavırla korunuyor. Neymiş efendim "bu hakemler kolay yetişmiyormuş, Avrupa'da maç alıyorlarmış!" Bana bu durum inandırıcı gelmiyor. Çünkü Fenerbahçeli futbolcuların uğradığı haksızlığı Galatasaraylı ya da Beşiktaşlı bir futbolcuya yapamazlardı. Düşünsenize Fatih Terim kenardayken Aydınus aynı kartı Galatasaraylı Selçuk'a gösterebilir miydi?

Mesele de zaten insanların kafasındaki bu çifte standart  oluşturan tavırlarda. Bir hakem arkası dönükken daha önceden gözüne kestirdiği futbolcuya, bir çok kez duyduğu ve umursamadığı "lan" sözü yüzünden kırmızı kart verir, diğeri tükürmediği halde "yüzüme tükürdü" dediği futbolcunun  8 maç fazladan ceza almasına sebep olur ve bütün bu durumlardan mağdur olan aynı takım olursa  kimse "yok canım tesadüftür" demesin.

Bütün bunların üstüne çilek! olarakta - yanlış demiyorum- kasıtlı kararları veren hakemlere MHK "aferin koçum" tavrı sergilerse futbolun geldiği noktanın tek ifadesi  " fiyaskodur". Bu fiyaskonun temelini ise, MHK'nın kasıtlı kararlar veren hakemlere sırt çevirmek yerine, sırt vermesi oluşturmaktadır. Ben düzeleceğini tahmin etmiyorum ama gene de adaletle yönetilen kurumlar dilemek istiyorum.