Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '08

 
Kategori
Felsefe
 

Hakikat

Hakikat
 

“Gerçeği bilin ve gerçek sizi özgür kılsın.” Hz. İsa

Hakikat ilâhî bir güzelliktir, mevcuttur ama varlığı yoktur. Hakikati, Platon’un dediği gibi “bütün ruhunla” aramak gerekir. Hakikat tam bir özgürlük içinde aranmalıdır. Hakikat zamansızdır. Yaradılış mutlak hakikat yolunda tekâmülden ibarettir. Hakikat özdür.

“Kimim ben?, Neden yaşıyorum?, Yaşamın amacı nedir?, Evren nedir?, Niye var oldum?, Hayatımı nasıl geçirmeliyim?, Neredeyim, nereye gidiyorum?, Ben ben miyim?” gibi birçok sorunun zihinde oluştuğu nokta, içe doğru hakikate yolculuğun başladığı noktadır. Harekete geçen insan dönüşür, değişir ve gelişir. Denildiği gibi: ''Değişmeyen tek gerçek, gerçeğin daima değişeceğidir.''

Hiçbir bilgi hakikat değildir. Gerçeklerden hareketle hakikat yoluna koyulunur. Onu aramak için cehalet, ihtiras ve en önemlisi bağımlılık gibi ilkel güdülerle yığıntı olan bunların baskılarından kurtulmak gereklidir. Bu yolla karanlık yanımızı, gölgelerimizi yok ederiz.

Bu çaba ile arayanlar çoğunlukla büyük kalabalıkların içerisindeki yalnız insanlardır. Onlar, zamanlarının çok ilerisinde yaşarlar. Aydınlanma peşinde koşan bilinçli birey yolda öğreneceği gerçeklerin yardımıyla içinde saklı olan kendi hakikatine doğru itikatla adım adım yaklaşır.

Tüm ezoterik öğretiler hakikate ulaşabilmek için ortam ve yöntemleri sağlayıp, esas işi bireye bırakmaktadır. Hakikat arayışı başkalarının cevapları ve deneyimleri ile yapılmaz. Akil insan, duygularıyla değil, ilke ve inançları doğrultusunda bu yolda hareket eder. “Duygular uçucu, değişken ve geçicidir, ilkeler kalıcıdır. İlkeler ve prensipler insanın kişiliğini ve erdemsel karakterini oluşturur. İlkeler, kişinin doğru hedeflere doğru yollarla yönelmesini sağlar; yaşamını kontrol altında tutarak iyiye, güzele ve doğruya ulaştırır.“

Aristoteles, şöyle der: “Hakikatin arayışı hem zor, hem kolaydır. Kimse ona tamamıyla erişemez, kimse ondan ne tamamen kaçar, ne de onu tamamen kaçırabilir.”

Hakikat yolun sonu değil; yolun kendisidir. Hakikati arayan her insan, kendi arayış sürecinde insanlığın yüzyıllar içerisinde oluşturduğu ortak birikimden faydalanır. Kısa sürecek yaşamında tek başına bir yere ulaşması mümkün değildir. Hakikat arayışı bir bayrak yarışı gibi kuşaklardan kuşaklara sürer gider.

“Zahirdir, O, her şeyde belirir; Batındır, O, gözlerden gizlenmiştir.” Kuran Hadid Suresi

Hakikat yolu zahirde batını görebilmek, anlayabilmek yoludur. Akıl ile zahir, basiret ile batını görebilmektir. Hikmet yani bilgelik arayışıdır. O da insan gibi insana mahsustur. Bilinçli yolcu “Bütün yollar aynı yere çıkar.” gibi yüzeysel yaklaşımlara aldırmaz. Görev insanı seçenekler arasında hakikat yolunu kendi bulur. Kendi yaşamlarını dahi aydınlatamayan sözde kılavuz ya da rehberlere karşı uyanıktır. Bu zor yolda kendi özgürce yürür. Hiç kimsenin onu hakikate götüremeyeceğini bilir. Gelişim, yetkinleşme ve olgunlaşma dışarıdan bildirmeyle verilenlerle değil, kendi bileğinin hakkı ile çetin nefsi mücadeleler ile kazanılır. Bu yolda öğrenmek, öğretmek yoktur. Yaşanmışlık önemlidir.

“Neden çıkarsın minareye? Tanrı sağır mı ki?

Medet umduğunu gönlünde arasana

Gerçeği evinde aramazsın da

Ormandan ormana gezer durursun

Hakikat sendedir. Sende!

Nereye gidersen git, ruhunu bulamadıktan sonra

Senin için dünyanın bir gerçekliği olamaz elbette.” diyor Kabir.

Düşünür, yaşamı sorgular, araştırır ve hep yoldadır. Hakikat yolcusu evreni ve insanı anlamaya çalışırken bilgeliği kucaklar. “Hakikat, nesnel gerçekliğin bilinçteki, kendine uygun kavramsal yansısıdır.” denir. Hakikati arayış asla bitmeyecek bir arayıştır. “Felsefeyi felsefe yapan hakikati aramasıdır, ona sahip olması değil.” diyor Karl Jaspers.

Bireysel köklü dönüşümü gerçekleştirmiş kişi, hakikat ile arasındaki perdeden kurtulur. Bu dönüşüm kişinin tüm ezberlerinden, kendini iyi hissedecek avuntularından, tüm bağlarından özgürleştiğinde kazanılabilinir. Düşünceleri yapay sınırlardan arındırmak gereklidir. Hz. Muhammed şöyle der: “Kuran’ın yedi boyutu vardır.” Ezoterik felsefenin temelinde, varlığın katlı ve hiyerarşik olarak yapılandığı görüşü vardır. Ceviz sembolü gibi kişinin o an bulunduğu gelişim basamağı ve bilinç düzeyi onun okuduklarından, dinlediklerinden, gördüklerinden çıkardığı sonucu etkileyecektir. Hakikatin farklı kişisel gelişim seviyelerine göre farklı anlamları vardır. Ehil olmayanlar için gülüp geçilecek bir sembol, Havass için üzerine günlerce tefekkür edilecek kıymettedir. Bu sebepten her şey her yerde herkese söylenmez, iletişim kurulanın bilgi derecesinde konuşulur. Kişi bilgisi ve anlayış seviyesi ölçüsünde gerçeği idrak edebilir. İki hakikat yoktur. Onu kavrama seviyeleri vardır.

Olgunlaşmış insan olabilmek yolundaki bilinç düzeyi; hakikat yolunda özveriyle, bıkmadan, usanmadan mesafe katetmeyi, tüm insanlar ve insanlık için yılmadan, durmadan çalışmayı gerektirir. O, yaşadığı hayatın sahibi olmak için uğraşır böylelikle zihinsel bir aydınlanmaya ulaşır.

Yunus Emre; kendisine bakıp görerek ondan içeri girilebileceğini söylerken Tamer Ayan ise şöyle diyor:

“Bir ben vardır bende benden içeri,

Yunus böyle demiş, ondaki benim,

Sen seni incele, senden içeri,

Sen bende, ben sende, sendeki benim.”

Hz. Musa da şöyle diyor: “Ben, benim.”

“İçi bilirsek, içteki ana ilkeleri bilirsek, dışta tezahür eden oluşların da sırlarını çözeriz.” İç dışla birleşir ve en aşağı en yukarı olabilir. Manayı arayış için zarfın içindeki öze bakmamız gereklidir. Hakikat' gönülde aranır. Hayatın her alanında yapılan tüm çalışmalar için gerekli en önemli araç ise tüm bu arayışların belli bir disiplin içerisinde yapılmasıdır. Hakikat arayışı kesintisiz, yaşam boyu devam eder.

Hakikat her zaman yenidir, kendini sürekli dönüştürür. O çok uzaklarda değil, size sizden daha yakındır. Hakikat her yerdedir; o her dalda, her yaprakta, her anda, gözlerin içerisinde bakıp da görebildiğiniz her yerdedir.

Hakikat yolunda bilgelik önemlidir. Bilgelik, hakikate yaklaşmaktır. O aklın kullanımı, bilginin eyleme dönüşmesidir. Hakikat yolculuğu için bilgeliğe sahip olmayan akıl yetersiz kalacaktır. O bir olgunluk seviyesi ve yaşam birikimidir. Bilgelik, ruhun gelişmişlik düzeyidir, Anlık mutluluklar peşinde koşmak için değil bilinçli bir hayat için vazgeçilmezdir. Bilgelik hayatı tanımak, sevmek, öğrenmek ve buna göre yaşamaktır. Montaigne şöyle diyor: “Bilgeliğin en kesin belirtisi kesintisiz bir haz vermesidir; onun durumu göksel varlıklar gibidir, daima dingin.”

Hakikate doğru yaptığımız yolculuk bir varış değil tümüyle bir gidiştir. Hakikat yolunda dingin bir savaşçı gibi yol almak gerçek insanı içindeki dengeye ve bütünlüğe taşır. Kişi, yolda ilerleyerek her yönüyle bütünleşebilir. Duygu ve tutkularını ilâhî aşkla dengeler. Hakikate ulaşmaya çalışmak tüm çabaların en kutsalıdır. “Hakikati arayın, o zaman ölüm korkusu yerini ölümsüzlük düşüncesine bırakır.”

“Hakikat aramakla bulunmaz, lakin bulanlar hep arayanlardır.” Beyazid-i Bistami

Berk Yüksel

 
Toplam blog
: 242
: 32770
Kayıt tarihi
: 09.03.07
 
 

21 Aralık 1973, Ankara doğumludur. Lisans ve yüksek lisansını “İşletme” alanında yapmıştır. Araşt..