Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '17

 
Kategori
Öykü
 

Hakikati Arayış

Hakikati Arayış
 

Evren ve hakikat


Sıcak bir yaz akşamıydı. Denizden gelen esinti yazın sıcaklığını bir nebze olsun alıp insana rahatlık veriyordu.

Akşam yemekten sonra sahile çıkıp babasıyla sahilde oturmak ve yıldızları seyretmek onun için çok önemliydi, çünkü her seferinde hayata ve insana dair sohbetler edip, babasından bir şeyler öğreniyordu. Hatta hem kendi öğreniyor, hem de yeni fikirlerle babasını da düşündürüyordu.

Uzun zamandır bu sohbetleri yapmadıklarını fark edip, o akşam tekrar sahile çıkmışlardı. Gökyüzünde tek bir bulut bile yoktu, sanki başlarını kaldırıp gökleri seyre dalabilsinler diye.

“Baba” diye söze girdi çocuk. “ Ben bir süredir astroloji okuyorum. Astroloji de beni cezbeden bir şeyler var”

“Çok güzel. Bundan daha önce bahsetmemiştin” diye cevap verdi babası. Ve merakla sordu “bu çekimin bir sebebi var mı sence?”

“İnsanın kaderinin yıldızlarda yazıldığı, yıldız haritalarının hayatı anlattığını duymuştum birkaç arkadaşımdan. Merak ettim ve araştırmaya başladım. Henüz başındayım ama Zodyak ve 12 burcun gökyüzündeki şeklini anladım. Hatta bazılarını gökyüzünde bulabilirim bile.”

Bir tanesini birlikte bulalım hadi.

Çocuk bir süre gökyüzünü taradı ve” işte burada!!” diye sevinçle bir çığlık attı. Babasına bilgisini göstermek de istiyordu.

“İşte burada. Şu tencereyi görüyor musun?”

“Senin kadar bu konuya hakim değilim güzel kızım. Ama bana yardımcı olursan, görebilirim.”

Küçük kızın yardımıyla babası takım yıldızı gördü.

“Aferin kızım. Okuyup, öğrendiğini pratiğe dökmen çok güzel. Zaten sadece bileceksen, eyleme geçmeyeceksen bilgi ne işe yarar.”

“Evet babacım. Diğer takım yıldızları da çalışıp 12 yıldız kümesini görebildiğim zaman artık hayatın gizemini çözeceğim.

“Vay vay vay. Bak sen.. Peki sana bir sır vereyim mi güzel kızım?”

Kız evet dercesine heyecanla başını salladı. Babasının ne diyeceğini merak ediyordu. Belki de aradığı sırrı verecek olan babasıydı.

“Hayat denilen bir tiyatroda yaşıyoruz kızım. Tüm gördüğün bu evren, hayat, biz insanlar hepimiz kozmik bir tiyatronun eşsiz ve biricik parçalarıyız. Bugün Dünya’da kaç insan var biliyor musun?”

“Sanırım 7 milyar civarında baba. Geçenlerde öğretmenimden duymuştum.”

“Aynen öyle. 7 milyar insan demek 7 milyar farklı bakış açısı demektir.”

Kız heyecanlanarak araya girdi. “Öğretmenimden öğrendiğime göre her birimiz hayatı kendi yaşamımızın çocukluk ve bluğ çağı dönemlerinde çizdiğimiz zihin haritamıza yani kişisel algılarımıza göre algılıyormuşuz.”

“Ne güzel şeyler öğreniyorsunuz sizler. Biz sizin yaşlarınızda bunları bilmezdik. Evet kızım psikoloji bilimi bu şekilde anlatıyor. Bu da demektir ki 7 milyar insanın her birinin hayatı ve evrensel hakikati algılaması farklıdır.

“7 milyar insan varsa 7 milyar farklı gerçeklik algısı mı var peki” diye sordu kız.

“Sen amma da zeki olmuşsun” diye babası gülerek cevap verdi. Kızının keskin zekası karşısında mutlu olmuştu.

“Tüm bu evrende, tüm bu var oluşta sadece tek ama tek bir hakikat vardır ki yavrum, o da Yüce Allah’ın hakikatidir. Allah sonsuz ve mutlaktır ve bizler O’nun o muazzam sonsuzluğu, Bir’liğini, Mutlak Varlık’ını sonsuz ve beşeri akıllarımızla algılayamayız. Rahman ve Rahim olan Allah’ı bizler sadece kendi kabımız kadar algılayabiliriz. Her birimizin kabı da kendi algı seviyesi kadardır. İşte bu yüzden güzel kızım 7 milyar insanın hepsi tek bir hakikati farklı farklı kendine göre algılar. Algılayabildiği kadar algılar. ”

Kız düşünmeye başlamıştı. “Hmmm. Peki bunu yıldız haritası ile alakası ne baba?”

“Ben de burada gelecektim zaten” diye söz başladı adam. Her birimiz farklı farklı yollar ile hakikati ararız aslında güzel kızım. Ancak gariptir ki çoğu insan hakikati aradığını bilmez. Tüm bu evrendeki her varlık o çıktığı ana kaynağa dönmek için yanıp tutuşurlar. Geri dönmek için de farklı farklı yollar ararlar. Herkes için O’na ulaşmanın bir yolu vardır. Allah’ın hakikati ve nuru herkese açık, yeter ki insanlar arasınlar.

”Aramak bulmak mıdır?” diye sordu kız..

“Süper bir soru bu. Bayezid Bistami vermiş cevabı aslında. Demiş ki “aramakla bulunmaz ancak bulanlar arayanlardır.”

“O zaman aramak ve araştırmak bizi sonuca götürecek.” Bu cevap kızda yeni kapılar aralamaya başlamıştı.

Babası devam etti. “Gökyüzüne baktığında gördüğün sonsuz adet yıldızdan oluşan gökyüzünü hakikat gibi düşün. Tüm hayatın boyunca uğraşsan belki de bu sonsuz yıldız arasında ulaşman gereken yere varamazsın. Bu yüzden sana bir yıldız haritası lazım.”

“Arabayla seyahat ettiğimiz zaman senin kullandığın harita gibi bir şeyden mi bahsediyorsun” diye sordu kız. Babasının dediğini anlıyordu ama teyit de etmesi gerekiyordu.

“Tam da öyle. İşte senin bahsettiğin burç haritası yani Astroloji’deki Zodyak da böyle bir şey. Yıldızları kümeleyerek burçları ve burçları sıralayarak Zodyak’ı oluşturuyorsun. Bu Zodyak ise bizim Samanyolu Galaksimiz’de güneşimizin çevresinde döndüğü yıldızın 26 bin yıllık döngüsüne göre belirlenmiştir. Yani, evrenin sonsuzluğu içinde sadece kendi gördüğümüz bu küçük parçaya göre.”

Kız hemen söz atladı. “O bahsettiğim öğretmenim bir şey daha demişti. Dedi ki ”Güneşimiz Plaides yıldız sisteminin merkez yıldızı olan Alcyone isimli yıldızın etrafında eliptik bir yörünge izler ve Alcyone'un etrafındaki bir turunu yaklaşık 26.000 yılda tamamlarmış.””

“Bak sen benden daha güzel anlattın işte. Ağzına sağlık. Yıldızların evrenin sonsuzluğuna bizlere kapı açması gibi, hayattaki her şey de yıldızlar gibi birbiriyle bağlantılı ve karşılıklı bağlıdır. Tüm bu kozmik dans hepsinin karşılıklı etkileşimi ile gerçekleşir. Kadim bir söz vardır “görünen görünmeyenden tezahür eder” derler. İşte bu misal hayatın gizemlerini arıyorsan kızım, kendine bir yol seçmeli ve harita bulmalısın. Bana bahsettiğin burç haritası nasıl sana gökyüzünü anlamlandırmana yardımcı oluyorsa, hayatı da anlamlandırmana yardımcı olacak bir haritan olması lazım.”

Birkaç yıldızdan bu sohbetin nerelere geldiğine şaşırmıştı kız. Ancak birçok yetişkinin bile anlamakta zorlandığı şeyleri 21 yüzyıl teknolojisiyle büyümekte olan bir çocuk olarak anlamıştı.

“Bu haritayı nereden bulabilirim peki babacım?”

“Önce iyi bir insan olacaksın. Güzel ahlaklı, doğru olanı yapmak için yaşayan bir insan olacaksın. O zaman güzellikler seni bulur.  Sonra da din, bilim, felsefe, sanat ve edebiyat çalış. İçinde yaşadığın toplumun inancını oku, araştır, anla ve içselleştir. Dogma ve taassuptan arındırarak anla her şeyi. Bizim kitabımız olan Kur’an-ı Kerim “OKU” emri ile başlar. O yüzden sen de oku ve hayatı anlamlandır. Zamanla hayatın sana öğreteceği erdemleri hal ederek bilge bir insan oldukça göreceksin ki tüm sırlar sana açılacak, mutluluğu ve huzuru bulacaksın.”

Kız gülümsüyordu. Geçenlerde bir Hint kitabı okuyordum baba. Şöyle yazıyordu kitabın bir sayfasında. “Bir parça kilin bilgisiyle, mevcut tüm kil bilinir.”

Ne güzel bir söz söylemişti kızı. Kadim Hint Vedanta felsefesinde bir Upanişad’dan alıntı yapması ise çok ilginçti.

Binlerce yıl önce Mısır’da yaşamış olan Hermes Trismegistus da benzer bir şey söylemişti; “aşağısı yukarısı gibidir, yukarısı aşağısı gibidir”. “İnsan küçük alemdir, evren büyük insandır” der Sufiler”. İşte bu yüzden de “kendini bilen Rabbini bilir” demek diye yazar kutsal kitabımız. Bu yüzden hayatta yapman gereken en önemli şey KENDİNİ BİLMEK.”

Hepimizin kendimizi bilerek davranmamızı ve hayat okulunda olgunlaşırken artan içsel gücümüze rağmen haddimizi de, fakrımızı da, aczimizi de bilerek adap, edeb ve ahlak ile iyilik, doğruluk, güzellik, adalet ve hizmet ile yaşamamızı dilerim.

Sevgiler,

Kenan

 

https://twitter.com/Naacel

https://www.facebook.com/public/Kenan-Kolday

https://instagram.com/naacel/

http://naacel.blogspot.co.uk/

http://www.felsefetasi.org/author/kenan-kolday

 

 

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..