Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Nisan '10

 
Kategori
Dostluk
 

Hakiki manada eleştiren dostum (dostluk mektupları)

Sevgili Dostum,

Seninle kurduğumuz dostlukta en çok hoşuma giden şeylerden bir tanesi de beni eleştirmen. Beni eleştirmen bana son derece motive edici, moral verici, beni sevdiğini her haliyle gösteren ve “gerçek dost böyle eleştirir “ diyeceğim bir eleştiri ve bu dostluğumuzun da pekişmesine sebep olmakta.Bu yapıcı eleştirilerin bana dostluğumuzu adete yapıştıran , kaynaştıran bir yapıştırıcı gibi gelmekte. Yapıcı eleştirileri eleştirilen insan bir yapıştırıcı gibi görse hayat gerçek manada zevkli olur insana..

Can dostum,

Sen beni eleştirirken kırmamaktasın. Bunun sebebi de beni gerçek manada sevmen ve beni eleştirmenin beni kırmayacağına inanman ve benim de seni dinlerken dikkatle dinleyeceğime, üzerine düşüneceğime, haklı gördüğüm eleştirilerini çok iyi analiz edeceğime ve düzeltileceğine inandığım yanlış hareketlerimi düzelteceğime olan inancından meydana gelmekte. Gene aynı zamanda benim seni eleştirirken aynı yöntemi izleyeceğimi, senin de benim eleştirilerimden o kadar faydalanacağına olan inancından kaynaklanmakta.

Can dostum,

Bazı eleştirmenler vardır. Dost gibi insana yaklaşarak tüm kinini kusarlar ve sonunda derler ki , “ Ben seni seviyorum, eleştiriyorum. Ama sen eleştiriye kapalısın da ondan eleştiriden rahatsız oluyorsun. Dosta acı söyler ama gerçeği söyler” diyerek bir şeyler anlatırlar. Bu mudur dostluk? Eleştiri insana hakaret ederek, onun bunun yanında küçük düşürerek mi yapılır? Eleştiri insana “ beni seviyor ki, yapıcı eleştiriyor, ne güzel de beni iyiye güzele sevk ediyor” hissi verecek bir eleştiri olmalı. Yani aynen senin bana yaptığın yapıcı, yapıştırıcı eleştiriler gibi…

Can dostum,

Bazı insanlara rastlarız. Karşısındaki insanın kendisinden mevkii ve makamca küçük olmasını ve kendisine fırsat bilerek ve kendisine tepki gösteremeyeceğine inanarak aklına gelen her şeyi söylerler ve kültür adamı geçinmelerine rağmen, kültürleri kıt olduğundan dolayı da hep aynı espriler, aynı şakalaşmaları sevgi adı altında göstererek komik duruma düşerler. Hele o küçümsedikleri insanlar tahammül sınırlarının zorlandığını görerek kıvrak zekalarını konuşturarak, ona cevap verdikleri zaman ya sırıtmaya başlarlar, ya da kendi komik duruma düşmelerine kahkahalarla cevap verirler. Kendi düştüğü hale gülmek diye ben buna derim.

Sevgili dostum,

Eleştiri iğneli fıçıya benzer. Eleştiriyi doğru kişiye doğru zamanda yaparsan hem o faydalanır, hem de sen faydalı olmanın sevincini yaşarsın. Ama eleştiri yapmasını bilmezsen başkasına faydalı olamayacağın gibi dostunu düşman haline bile getirmene sebep olabilir. Bu yüzden insan eleştirmesini bilmiyorsa sustası gerekir. Bir büyük insan der ki “ Konuştuğum için çok zaman pişman oldum. Ama sustuğum zaman hiçbir zaman pişman olmadım” Bu güzel söz karşısında ben şapkamı çıkarmaktayım.

Can dostum ,

Gene atalarımız der ki “ Söz biliyorsan söyle de ibret alsınlar. Söz bilmiyorsan susta seni adam sansınlar” der. Bilgisi ve insanlara gösterecek kadar sevgisi olmayan sevgi cimrisi insanların susması en güzel vatanseverlik olmakta bence.

Can dostum,

Bizim dostluğumuzun pekişmesi ve bu güne kadar gelmesinin sebebi sence bizim birbirimizi “ Yaratılanı sevdim, yaratandan ötürü” demesinden değil mi ? Eleştirilerimizde bile insanları iyiye güzele sevk etmek amaç olunca o zaman eleştirilerimiz de eleştiri olmaktan ziyade tavsiye haline gelir. Yol gösterici fikir eleştiri halinden yol gösterici aşamaya geçer.

Can dostum,

Her söz etkili olsaydı, insanlara hep konuşan, hep birilerine hitap eden, öğretmenler, imamlar, yöneticilerin hepsi çok saygın insanlar olurdu. Ama sende bilmektesin ki bu kesimin sadece yüzde 1’lik kesimi ancak çok sevilen insanlardır ve onlar yolda giderken bile saygı görürler. Çünkü onlar düşünmeden konuşan değil, düşünen, sonra onu analiz eden ve kap kırmadan insanları hakiki manada severek ve hem beden dili, hem kalp dili, hem beyin dili, hem de zahiri dil ile hepsi bir arada ahenk ile konuşan insanlardır. Bu yüzden de hem konuşmalarını geniş kalabalıklar dinler, hem de öldükten sonra bile asırlarca anılırlar. Biz belki asırlarca anılmayacağız ama ikimizde miras olarak kimseye örnek olmasa bile çocuklarımıza güzel bir dostluğu miras olarak bırakacağız.

Canım dostum,

Sadece eleştiri değil de her konuda ölçülü olmak, dengeli ve seviyeli olmak da bilgi ve kültür işidir. Okumayan, sadece duyarak, duydukları yalan yanlış bilgilerle insanları değerlendiren, “ ben yaşlıyım, ben üniversite mezunuyum” diyerek bilgilerini yenilemeden sadece eski bilgilerine dayanarak konuşan insanlar belki nezaket icabı dinlenir ama sonrasında insanlar onlar hakkında iyi kanıya sahip olmazlar. İşin esası önce okumak , sonra dinlemek ve analiz etmekten geçer.

Can dostum,

Her duyduğunu başkasına anlatan ya da her duyduğunu önemsemeden “bir kulağından girip ötekinden çıktı” dedirtecek kadar vurdumduymaz olmak iyi şey değil. Bizlere düşen duyduklarımızı iyi dinleyerek beynimizde iyi değerlendirmek, bir değirmen gibi öğütmek, işlemek zorundayız. Sonrasında okuduklarımız üzerinde düşünmek, sonrasında da düşündüklerimizden kesin doğru olanları, doğru zamanda ve doğru bir şekilde birbirimize anlatmak bizim dostluğumuzun temel prensi olduğundan birbirimize çok faydalı olmaktayız.

Can dostum,

Kim ne derse desin bizler birbirimize karşı övgü dolu sözleri az kullanarak ama zayıf gördüğümüz yönlerimizi birbirimize anlatarak ve bu zayıflıklarımızı anlattıktan sonra da nasıl güçlendireceğimiz konusunda da birbirimiz rehberlik eden insan olmaya edersek bu tutumumuzdan sadece bizler değil, çocuklarımızdan başlayarak yakın çevremizde, eğer gerçek manada bizleri seviyorlarsa, istifade ederek, onlarda başkalarına anlatarak faydalı olmaya bakarlar.

Can dostum,

Bu anlattıklarımı anlamayarak ya da yanlış anlayarak gene bizlere saldıran bizi kibirli, kendini beğenen insan gibi algılayan insanlar çıkacak mutlaka. “Kedi ulaşamadığı ciğere murdar dermiş” misali bizim seviyemize çıkamayan, dostluğumuzun özündeki manayı anlayamayan insanların böyle yorum yapmasına da alışmamız ve “ meyveli ağacı taşlarlar” misali onlara kulak asmadan “ it ürür kervan yürür” diyerek atalarımızın sözlerine uyarak birbirimizi eleştirerek geliştirmeye devam edelim. Başkaları varsın ne derse desinler.

Can dostum,

Sen eleştirilerine devam edersin. Bizleri suçlamadan, bizi anlayarak, yol göstererek yapacağın eleştiri mutlaka bizlere faydalı olacaktır. Çünkü sen , kendi adını gizleyerek , O’nun bunun adına bana eleştiri yöneltmiyorsun ve gerçek adını kullanarak ve dürüstçe eleştirmektesin. Gerçek manada eleştirenler kendilerini gizlenmeden ve arkadan değil de dostunun yüzüne karşı ve kimsenin olmadığı ortamlarda söylerler eleştirilerini ve bir defa söylerler. Her gün aynı eleştiriyi de tekrarlamazlar.

Can dostum,

İnsanın kendi yaşı ve tahsili ile övünerek, başkalarını eleştirmesi de insanlar tarafından hoş karşılanmaz. “ Akıl yaşta değil baştadır” ata sözünü atalarımız neden söylemişler? Niçin söylemişler bu konu üzerinde iyice düşünmek lazım.Okuduklarını uygulamayan ve bilgisini paylaşmadan sadece övünme vesilesi olarak her yerde konuşan insanlar bir şey kazanmazlar. Bizler ise birbirimizi eleştirmek ve geliştirmek için diplomalarımızdan ve yaşımızdan çok samimiyetimize ve okullarda öğrendiklerimizi ne kadar hayatımıza uyguladığımıza bakarak “ hayat üniversitesinde ne kadar başarılı olduğumuza” bakarsak hem biz , hem çevremiz ve hem de gelecek nesiller bundan faydalanacaklardır.

Selamlarımı sunuyor, seni kucaklıyor, dostluğumuzun öldükten sonra da aynen devamını diliyorum..

TURAN YALÇIN-TOKAT

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..