Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

06 Ağustos '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Haklı olmak

Haklı olmak
 

Şimdi size bir soru soracağım “mutsuz” olacağınızı bile bile “haklı olmak” ister misiniz?

Bunu daha açık anlatmak gerekirse, iddia ettiklerimizin sonunda hayatımızda çok önemli yer tutan insanları kaybetmek varsa “haklı olmak” ister misiniz?

Bence çok zor bir durumdur ve karar vermek inanılmaz derece de enerji harcamanıza neden olur sonunda kesinlikle kırdığınız üzdüğünüz belki de kaybedeceğiniz insan için mutsuz olacaksınız. Hayır demeyin sakın çünkü bu türlü tartışmalar iki kişi ya da kişiler arasında kesinlikle bir uzaklık yaratır.

Haklı olduğunuzu ya da başkalarının hatalı olduğunu kanıtlamak, herkesi sürekli savunma pozisyonunda tutacağı için iddia sahibinin de kesinlikle kendini baskı altında hissetmesine neden olur. Yapmıyor değiliz kendi doğrularımızı ispatlamak başkalarının yanlışlarını göstermek ve “haklı olmak” için büyük bir çaba harcamaz mıyız? Harcarız buna “inat” demek de mümkündür. Birçok kişi başkalarının hatalarını ispat ettiğinde bir çok kişinin ona minnettarlık duyacağınız sanır, hâlbuki kimse duymaz büyük bir yanlıştır bu. Etrafınızda kim varsa size kuşkuyla yanaşmaya belki de uzaklaşmaya başlayacaktır.

Şimdi bir başka soru; Biri çıktı sizin haksız olduğunuzu söyledi ve gerçekten durumda böyledir yani; ”haksızsınız”

Ben şimdiye kadar birine haksız denilmesi durumunda haksızlığını kabul edip onu söyleyene teşekkür edeni hiç görmedim siz gördünüz mü? Ya da hatasını görüp söyleyene hatta düzeltene teşekkür edeni gördünüz mü?

“Göremezsiniz”

Şu acı bir gerçektir, hepimiz öne sürdüğümüz ya da iddia ettiğimiz doğru ya da yanlış her şeye başkalarının saygı göstermesini isteriz, kendimizi ve söylediklerimizi anlamalarını bekleriz. Bu bir tavır istek hatta düşüncedir “başkaları tarafından dikkatle dinlenmek”

Aslına bakarsanız “dinlemeyi” bilen insanlar başkaları tarafından son derece sevgi ve saygı hatta itibar görür. Buna karşın başkalarını iki de bir düzeltme yanlışını gösterme eğiliminde olanlardan kimse hoşlanmaz hatta onun düşüncelerini doğru da olsa kabullenmek istemez.

İnsanın her şeyi kabullenmesi de doğru değildir, tartışılması gereken yerde tartışılmalıdır ama makul ölçülerde özellikle saygı çerçevesinde. Haklı çıkmakta direnirken başkalarının onuruyla oynamak büyük bir haksızlık ve nezaketsizliktir.

Ama bu demek değildir ki haklı olduğunuz durumlarda susmanız, tartışmaya girmemeniz ve kendinizi ispat etmemeniz demek değildir. İnsanlar ilkeleri ile yaşamalıdır, sizin kişiliğinize kimliğinize varlığınıza yapılan haksız saldırılar karşısında kayıtsız kalmak bana göre büyük bir yanlıştır. Burada haklı çıkacağınız o kadar çok sebep olabilir ki doğru ve isabetli yanıtlar “haklı olmak” anlamındadır. Sakın bunu egonuzla karıştırmayın, insanın düşündüklerini açıkça söylemesi elbette önemlidir, kavgaya varacak hakaretlerle son bulacak bir tartışma da doğru bir yaklaşım değildir. Bu düşüncelerin ve konuşmaların gidişatını bozar. Neresinden bakarsanız bakın bunun altından şu çıkar;

”Daima haklı olmaya çalışmak…”

Benden size tavsiye, başkalarının hatalarını düzeltmekten vazgeçin, bırakın “o” insanların yorumu düşüncesi beğenisi veya tenkiti öyle kalsın. Şurada bunu yaptın böyle olmalıydı yaklaşımı bazen hiç arzu edilmeyen sonuçlara neden olabilir.  Yazılı ya da sözlü düzeltmek yerine olduğu gibi kabullenin. Böyle çevrenizdeki insanlar size karşı daha sevgi dolu daha saygılı davranmaya özen gösterecektir.

Ayrılık kararı alan sevgilinizle haklı olsanız bile tartışmayın, çünkü o kararı alırken sizle görüşmemiş bilgi vermemişse kendine göre haklı bir neden bulmuş ve bana göre de mutlu olacağını düşünmüştür. Bırakın öyle düşünsün sizin kararlılığınız onun egosunun önüne geçecektir ve sizi mutlu edecektir, etmelidir şayet güçlü bir iradeye sahipseniz.

Sizi kıskanan size güvenmeyen bir eşiniz mi var, aksini ispat etmek için göstereceğiniz çabanın boş olduğunu bile bile haklı olmak adına yanlışlar yapacağınızı bilim adamları her makalelerinde yazıyor bazı köşe yazarları bunu herkesin derdine deva diye anlatmaya çalışıyor. Haklı çıkmak, belgeli olmaya başlayınca çözümsüzlük “mutsuzluk” üzerine odaklanıyor sarıyor sarmalıyor hayatların zehir zemberek yaşanmasına neden oluyor. Ben çok güzel dostlarımı hatırlıyorum, hiç sebep yokken kendi kafasında kurdukları ile kendilerini suçlayan hakaret eden hatta işkence eden kocalarıyla ömür boyu hayat sürmeyi göze almışlardı. Haklı onlarca sebep sayarlar…

Benim bir ağabeyim var, kitap kurdudur, bilgili olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Güzel konuşur hiç unutmaz söyledikleri yabana atılacak şeyler değildir ama kendine göre hep “haklı olmak” zorundadır, size fırsat vermez savlarınızı çürütür ve yok sayar. Ondan çok şey öğrenirsiniz ama yanına giderken bir tartışma açarken çekinerek hatta istemeyerek gider ve konuşursunuz. Doğru mu sizce?

Daha sayısız örnekle açıklanabilir ama sorunun özünün “haklı olmak” adına olur olmaz yerlerde hataları düzelmeye çalışmak herkesin gözü önünde yazılı ya da sözlü bir biçimde rencide etmek bence hem kendinizin hem de karşınızdakinin “mutsuz” olmasına neden olan bir duygudur. Derhal vazgeçin, düşüncelerinizden ödün vermenizi sizden istemiyorum sadece bugünden itibaren karar verin “Bırakın başkaları haklı çıksın”

Bu duruma ister hoş görülü olmak deyin ister akıllı davranış deyin fark etmez şurası kesindir; bu davranışınız sizi başkalarının gözünde yüceltecek saygı duyuracak ve sevgi ile yaklaşmalarına neden olacaktır.

Hayat ve mutlu yaşamak için buna değer bence, sizce değmez mi?

Sağlıcakla ama daima sevgiyle kalın…

Erdoğan Özgenç

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..