Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '16

 
Kategori
Güncel
 

Haklı şiddet yoktur

Haklı şiddet yoktur
 

 
Türkiye'nin batısından, doğusuna hemen her şehirde işlenen kadın cinayetlerinin, şiddetin, tecavüzün haddi hesabı yok ve bu son 10 yıl içinde ürkütücü biçimde çoğaldı.
 
Aslında genel olarak bireye verilen değer ve özgürce yaşam hakkı gün geçtikçe daha da kötüye gitmekle beraber kadınlar için durum daha da vahim.
 
Genç kız, evli, dul, bekar hiç fark etmez bütün kadınlar için " hayatta kalmak" zor iş.
 
Bir insanın gün geçtikçe karar alma, tercih yapma yani kısacası birey olma hakkı kısıtlanır ya da elinden alınırsa o insanın gerçekten " hayatta olduğu " nu söylebilir miyiz? 
Yaşamak sadece nefes almak ya da zaruri ihtiyaçlarımızın giderilmesi değil ki?
Duygularımız, kendi akıl ve irademizle kendi hayatımızı ve insan olmayı deneyimlemek değil midir yaşamak? 
 
Yazık! Çok yazık bize...
 
Sadece bu ülkedeki kadınlara değil, erkeklere de çok yazık.
 
Kadının da erkeğin de hayatın içinde eşit ve hür biçimde birlikte yaşadığı, birlikte çalışıp, birlikte üreterek hem topluma, hem dünyaya katkı sağlayacabileceği medeni bir yaşam düzenine, sağlıklı ve gelişmiş bir toplum yapısına sırtımızı çeviriyoruz her geçen gün.
Hem de bu ülkenin kadınlarına sağlanan haklar, pek çok batılı ülkelerdeki kadınlardan daha önce kazanılmışken.
 
Yeniden bağnazlığa, ilkelliğe teslim oluyoruz.
 
Bir tarafta kadını hedef alan namus cinayetleri, töre cinayetleri, tecavüzler, aile içi bedensel ya da psikolojik şiddet...
Öte tarafta bir biçimde bunları aklamaya ya da suçluya verilmesi gereken cezada indirime neden sayılabilecek " haklı gerekçeler" uydurmaya çalışan bir zihniyet! 
 
Her gün sıradan haberlerden biri haline geldi kadınların yaşadığı baskı, işkence ve ölüm haberleri...
 
Televizyonda izliyoruz.
 
Erkek öldürmüş, tecavüz etmiş, dövmüş. Sonra?
 
Ne ceza almış, ne kadar yatmış? Bilen var mı?
 
Bir tek yakın zamanda Özgecan olayını ve suçluların aldığı cezayı biliyoruz.
O da çok hunharca katledildiği, toplumda infial uyandırdığı ve sanırım kızcağızın kılığı kıyafeti(!) , minübüse bindiği saat(!) saçının rengi (!), makyajı(!) vs. gibi ayrıntılarda suçlular lehine " haklı gerekçeler" yaratılamadığı için! 
 
Toplumun hassasiyeti ve tepkisi yüzünden! 
 
Hergün televizyonda, gazetede bu tür haberler sıradan bir olaymış gibi duyurulup, cezanın da caydırıcılığı olmayınca kadın ve erkek için zaman içinde 2 farklı algı oluşuyor.
 
Ağabeyin, kocanın, sevgilinin ya da sokaktaki bir sapık ya da ruh hastasının kadına uyguladığı her türlü kötü muamele ve hatta öldürme bir takım " haklı gerekçelerle" erkeğin gözünde zaman içinde normalleştiriliyor.
 
Kadın içinse bu tür haberler, hayatını ve yaşam alanını sınırlamakla kalmayıp, sonunda canına mal olabileceğinden endişe ettiği bir korku,teslimiyet ve yıldırma ortamı oluşturuyor.
 
Hiçbir insanın başka bir insana ve hatta canlıya eziyet etme ve canını alma hakkı yoktur.
 
Bunun ne ahlakta, ne vicdanda ne de herhangi bir dinde yeri yok! 
 
Toplumun en küçük birimi ailedir.
 
Her türlü, bilgi, görgü, ahlak ve terbiye önce ailede verilir.
Her çocuk bir ailede doğar ve kendi cinsiyetine ilişkin rolleri, tutum ve davranışları rol modellerinden yani önce anne ve babasından öğrenir.
 
Başkasına zarar vermemek,
bedenine sahip olmak ve başkasının da bedenine saygılı davranmak, 
Herkesin düşüncesine ve yaşam biçimine saygı göstermek, 
Öfke kontrolünü kazanmak, şiddetten uzak durmak,
Ahlaklı ve medeni bir insan olmak, 
 
Bunların hepsi önce ailede kazanılan özelliklerdir. 
 
Devlet de kanunları, yasaları ile toplumdaki her bireyin kadın olsun, erkek olsun başta yaşam hakkı olmak üzere her türlü hakkını korumak zorundadır. 
 
Hiçbir kadın giyim tercihinden, sokağa çıktığı saatten, başının açık ya da kapalı olmasından dolayı etiketlenemez ve bu gerekçelerle aşağılanıp, mağdur duruma düşürülemez. 
 
Erkekler; kadınlara bakarak, falan giymişti, filan takmıştı, yan bakmıştı, gece sokağa çıkmıştı vs. gibi kendi kriterlerine(!) göre değerlendirme yaparak hafif meşrep, müsait kadın, her türlü şiddet ve tecavüze ve hatta öldürülmeye müsait kadın damgası vuramazlar.
 
Bu bahaneler üretilir ve bunlar kadına yönelik işlenen her türlü suçta ceza indirimi için gerekçe olarak kabul edilirse o ülkede bırakın adalet ve insana saygıyı, ne ahlak ne de vicdandan bahsedilir.
 
Ahlak, hukuk ve vicdanın devreden çıktığı, kadının ve erkeğin aynı yaşam hakkına sahip olmadığı erkek egemen toplumlarda da kuralları erkekler belirler.
 
Vurun kahpeye...!
 
Yaşananlara, konuşulanlara , uygulamalara bakılırsa hızla oraya gidiyoruz.
 
 
Toplam blog
: 115
: 830
Kayıt tarihi
: 18.11.12
 
 

1967 yılında İstanbul'da doğdum.Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinden 1988 yılınd..