- Kategori
- Fotoğraf
Hala daha, "değnekten atımı" arıyorum. Göreniniz var mı? Biri su versin ona, susamıştır.
Müfit Yüksel. Havada, karada, denizde her yerde fotoğrafçı
Türkiye’nin en küçük ili Bartın. Ama en büyük fotoğraf sanatçıları da, Bartın’dan yetişiyor. Sayılan, sevilen..
BARTIN 'DA İKEN, EBEVEYNİMLE BİRLİKTE BU EVDE OTURMUŞTUK. BU RESİM, AYNI ZAMANDA 2 NCİ KİTABIMMIN O KAPAĞINI SÜSLEMİŞTİ.
Kitap Fuarına gitmiştim birkaç yıl önce. Türkiye’de nadir iller arasında Bartın Belediyesi, gözdedir. 20 yıldan beri açar fuarı. Bu, en uzun soluklu ve başarılı işidir belediyenin.
O münasebetle Bartın’da iken, sokakta yürürken, birden bire tanımadığım birisi, caddeye fırlayarak gelip, koluma girdi ve sürüklercesine beni bir dükkana soktu. İçeride, ışıkların biri yandı, biri söndü, havada şemsiyeler, yer değiştiren dekorlar şrak şrak flaş parlama ve patlamaları derken. Anladım bir fotoğraf stüdyosundayım. Bir çay içimi bekledim ve koltuğumun altına, çektikleri resimleri kartonlara yapıştırıp verdiler. “Her zaman bekleriz” diye de tembih etmeyi unutmadılar.
Bu güzellikleri unutmadık. Bu kadirşinaslığı unutmadık. Ahbap olduk sonradan. Kaç yıl sonra da bir tele-Röportaj fikri doğdu aramızda. Ulusal gazetelerde çalışırken bunu çok yapardık. Şimdi de sizler için denedik. Sanatçımızın adı, Müfit Yüksel.
BARTINA İKİNCİ KEZ TAYİN OLDUĞUMUZDA, ASMA MAHALLESİNDEKİ BU EVDE OTURMUŞTUK.
NE GARİPTİR Kİ BU RESMİ. ŞİMDİ RÖPORTAJINI YAPTIĞIM FOTOĞRAF USTASI MÜFİT BEYİN YA DEDESİNE YAHUT DA BABASINA ÇEKTİRMİŞ OLABİLİRİM. YILLAR SONRA MAZİ İLE BULUŞMAK BUNA DERLER. BU RÖPORTAJA BU RESİM, NE KADAR DA UYDU DEĞİL Mİ? KENDİ RESMİMLE ÖTEDEN BERİ ÖN PLANA ÇIKMAKTAN HAZZETMEM. AMA BURADAKİ İŞLEVİMİZ, TARİHE NOT DÜŞMEK İÇİNDİR. EH, BİR PARÇA DA GÖREV... YAZIMIZ İLE BU RESMİMİZ NE KADAR DA BİRBİRLERİYLE UYUŞUYOR, DEĞİL Mİ SEVGİLİ EDİTÖRLERİMİZ.
Babam Bartın'da görevdeydi. Memleketin yegane fotoğrafçısına resim çektirmiştim. (Yukarıdaki) Meğersem o fotoğrafçı, bu Yüksel Beyin dedesi oluyormuş. Bu resmi ya dedesi çekti, ya da Müfit Yüksel Beyin babası çekti. O zamanlar ortaokul öğrencisiydim.Tatilde bile bu şapkayı giyme mecburiyeti vardı. Yatmaktan yatmağa ancak, başımızdan bu şapka çıkardı
Sanatçı Müfit Yüksel'in fotoğraf tutkusu değişik. Bartın’da önceleri Rumlar varken çok yaygınmış. Fotoğrafçı olan dedesi Bartın’ın ilk Müslüman fotoğrafçılarından.
Dedesinin fotoğrafçılığını şöyle anlatıyor “ Dedesi, Atatürk’ün de fotoğrafçısı olan Foto Süreyya dan eğitim almasıyla fotoğrafçılığa başlar. 1924 den bu yana çekilen fotolar, birer tarihi vesika, belge gibidir. Bunları, depodaki, camda kayıtlı görüntülerinden bellidir.
Kendisi Zonguldak Maden fakültesine devam etmiş ama, “Bu iş bana göre değil” diyerek ayrılmış. Kendisine, fotoğraf tutkunluğunun nereden kaynaklandığını sorduk. “Fotoğraf beni çok heyecanlandırıyor. İnanın ilk vizörün arkasına geçtiğimde aldığım heyecanı 54 yaşımda şu anda bile alıyorum “ diyor ve ekliyor: “örneklersek profesyonel bir futbolcunun boş zamanında halısahaya gidip orada futbol oynaması gibi, vaktimi hep bu işlere verdim” diye de ekliyor.
Lise 2 nci sınıfta okuyan kızı var. İpek Yüksel'e bu yıl bir motosiklet alınacak. Baba kız dağlara aşacak, bulutları delecek, görüşlerini derinliklere kaydıracaklar. Baba ayrıca motorlu kanatlarla da uçuyor. Baba kız bazen birlikte uçuyor. Gökyüzünden panaromik resimler çekiyor albümler hazırlıyor.
Kızını fotoğrafçılıkta destekliyor. Okulunda ilk sergisini açmış, ağzı kulaklarına varıyor. “Mesleğimi, kızıma öğretme” çabası içindeyim diyerek baba sevgisini şöyle anlatıyor: “Baba, bir sığınaktır kızı için. Yaşamın fırtınalarından, yıpratıcı gerçeklerinden, canını acıtan bütün her şeyden uzaklaşmak istediği zaman, sığınabileceği sessiz ve güvenli bir liman gibidir” diyor.
Devamla sorduk Müfit Beye “ N’olacak bu dijital fotoğrafçılığı. Herkesin elinde bir fotoğraf makinesi, önüne gelen her şeyi çekiyor” Muhatabım, şöyle dedi “fotoğrafçılığa başlarken de çok pahallı makinelere gerek yok. iyi bir yemek pişirmek için markalı pahalı tencereye gerek olmadığı gibi.
Kişi, kurslarla bu sanatı öğrenebilir. Maksat, çerçeveye yani kadraja iyi şeyleri sığdırabilmektir mesele. Boş bırakmamaktır. Fotoğrafçılık, bir heyecan mesleğidir. Herkesin görüş açısından daha başka görüş açılarına ihtiyaç vardır.
Fotoğrafçılık heveslikleri ne diyebilirim ki bu iş, avcılık gibidir neyin ne zaman nerde hangi koşulda karşınıza çıkabileceği belli değildir. Hiç belli olmaz
Kendisi pek çok yarışmalara katılmış. Plaketler ve dereceler almış. İlginç bir anısı var. Yarışmanın jüri üyesiymiş. Yarışmacılardan birisinin fotoğrafı, kendisininki değil miymiş? Böyle diyor.
Kendisi Ankara, İstanbul ve Amasra’da bireysel ve karma sergilere katılmış.
Kendisi, paramotor denilen pervaneli ve kanatlı makine ile yükseliyor gökyüzüne. “Kendimi daha hür hissediyorum” diyor. Dinlenmek için de motosiklet kullanıyormuş
Bu tutku da babasının motosikletinden doğmuş. Çivi ile motoru düz kontak ettirip kaçak olarak binmeğe başlaya başlaya motor ustası olmuş sonradan.
Yaş 54. Şimdiye kadar 12 motor eskitti. En son Tiflis’ten dönerken kaza geçirmiş. 8 ay kadar çalışamamış. Vücudundaki platin ve alçılarla boğuşur olmuş. Diyor ki “ Kontrollü geçiş yerlerinden, turnikelerden geçerken. Vücudundaki platinler, cihazları öttürtüyor uzun uzun
Müfit Beyin arkadaşları, aynı tutkunun birer parçası. Birlikte sohbetler edilirken hep son yeniklikler ortaya konuyor. Karar alıyorlar. Bu oturumlar, çilingir sofraları ile başlıyor haliyle.
Bartın’ın kömüş yoğurdu meşhur. Yoğurt o kadar katı ki, bıçakla kesiliyor.
Dükkanının dış koridorlarında sofranın adı “ Santorini. Az ötesi de KNİDOS. Oralara gitmemiş hiç biri ama, içkilerinden dolayı o isimle anılıyor yerleri.
Her hal ve şart altında bu ekip, mangal yapma, sucuk kızartma, konusunda deneyimliler. Karayolundaki özel girişimde bile mangal yapmış ekibe mensup. Rüzgar tutmadığı için. Havada, karada denizde her yerde mangal kurma becerileri var ekibin.
Müfit Beyin annesi telaşlı ve endişeli. Oğluna “ Her tarafını kırdın, bari bir de kafanı kırdırma, vazgeç bu işlerden “ baskısı var. Gökyüzünde paramotorda uçarken mangalda sucuk ızgarası çalışmalarını da biliyorum” diyor.
En son sorduk “ Bartın’ı seviyor musun?” diye. Şöyle dedi “ Muzaffer abi ben Bartın’ı seviyorum yoğurdu, insanı, doğası kültürü ve bunları saymanın fazla bir anlamı yok.
Sahiplenemedikten sonra ben gidenlere yanıyorum nerde o evleri nerde Bodosaki’nin evi ortaokul, nerde hükümet konağı nerede kilise nerede o şık modern giyimli bay ve bayanlar nerede o birbirini bırakmayan komşular nerede o her evde bulunan utlar, sazlar, ve çalmasını bilen bay ve bayanlar nerede o kömüşlerin çektiği tekneler nerede o sen çocukken tahtadan atını akşamları evine giderken bağladığın evinizin duvarındaki paslı çivisi.”
Doğrusu bu. Biz röportaj yapayım derken, muhatabım yüreğimin telini titretti, farkına varmadan. Sahi nerde o eski günler.
Ki ben, oraya her gidişimde, "değnekten atımı" ararım. Susamıştır, su vereyim diye.
RESMİN GÜZELLİĞİNE BAKINIZ.
İŞTE, BENİ YOLDAN ÇEVİRİP STÜDYOSUNA SOKAN MÜFİT YÜKSEL, PEK ÇOK FOTOĞRAF ÇEKMİŞTİ. BU FOTOĞRAF DA ONLARDAN BİRİ.
ASMAYA GİDEN YOL
SANATÇIMIZ SIRAYA SİT ALANINDAKİ EVLERİN RESMİNİ SIRALAMIŞ BÖYLE. HA YIKJILDI HA YIKILACAK.
ABANT'TAN
AHŞAP, TARİHİ EVLER. ÇOĞU SİT ALANI İÇİNDE.
ABANTA GİDERKEN, BİZİM KİTABI DA YANINDA GÖTÜRMÜŞ. " KELEBEKLER AĞLAMAZ MI?" BENİM İÇİN BÜYÜK BİR SÜRRİRİZ OLDU. BU RESMİ, ÜMLÜ FOTOĞRAFÇIMIZIN ARŞİVİNDEN ALDIK.
SANATÇI MOTORU İLE YOLLARDA. "HER DAM BU MOTORLA DAHİ OLSA, UFKUM AÇILIYOR" DİYOR.
BABA KIZ ARASINDA MÜTHİŞ BİR İLETİŞİM VAR. ONU DA KARADA DENİZDE HAVADA DOLAŞTIRIYOR. FOTOĞRAFÇILIĞI KAPSIN DİYE.
AİLESİNE AİT TGARİHİ BİR RESİM.
BU EV FAZLA DAYANAMADI, KENDİ KARARI İLE BU DÜNYADAN GÖÇ ETTİ...RESİM, SAĞLIĞINDA ÇEKİLMİŞ.
HAMAM ÖNÜ
MÜFİT BEYİN MİSAFİRLERİ. SANTORİNİ' DE BİRAZ SONRA AĞIRLANACAKLAR.
MÜFİT BEY VE SANTORİNİYE GELENLER
SANTORİNİ YOILCUSU KALMASIN.
KUŞKAYASINDA AKŞAM
BU NESNELERLE UÇULACAK, BULUTLAR DELİNECEK RESİMLER ÇEKİLECEK
İLLAKİ DÖNÜŞTE, SANTORİNİYE BİR UĞRAYIŞ OLACAK.YOKSA AŞAĞI KURTARMAZ
BABA KIZ. BİRAZ SONRA GÖKYÜZÜNE UÇACAKLAR
DENİZDE DE DUR DURAK YOK !
NEFESİN YETRMEDİĞİ YERE TRENLE GİDİLİYOR. MAKSAT RESİM ÇEKMEKSE EĞER.
B AZAN DA ATLI KIZAKLARLA
HAVADA DA OLABİLİYOR RESİM ÇEKMEK
ŞTE İSTANMUL VE BOĞAZ.
.