Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '13

 
Kategori
Aile
 

Hala özlüyorum O'nu

Hala özlüyorum O'nu
 

GOOLE


Bir türlü vazgeçiremedim O’nu, televizyon karşısında uyuma huyundan. Malum gün boyu iş yorgunluğu vs derken zaman zaman O'ndan önce süzülüyorum yatağıma.

Sonra uykumu bir buse tatlandırır, saçımda dünyanın en tatlı dokunuşunu hissederim.
Çok geçmeden uykuya dalıverir beni rahatsız etmemek için tüm hassasiyetiyle. Bana ninni gibi gelen uykusundaki nefes alış verişleri. Her biri bana ayrı hayat veren o nefesler…

Bazen uykumdan sıçrarım yokluğunu iliklerime hisseder fırlarım yataktan. Solona giden koridor uzar yıllardır atamadım bir türlü O’nu kaybetme korkusunu üzerimden.

Oysa bilmem kaç kez yaşadım aynı sahneyi. Evet yine uyuya kalmış kanepede. Uyandırmaya kıyamadım.’ Üzerine bir şeyler getirsem iyi olacak’ dedim yavaşça örttüm pikeyi üzerine ve yastığı iliştirdim başına.

Kendimi alamadım masumiyetini ve sevimliliğini izlemekten. Ellerim saçlarına gitti nasıl da yumuşacık. Ya kirpikleri, yanakları ve dudakları… Eğildim nefesini içime doldurdum saçlarına bir öpücük kondurdum. Tarif edilemez bir koku bu… O an da en büyük şükür ve dua döküldü ağzımdan. “Allah’ım O’nu bana verdiğin için sana binlerce şükürler olsun! Ve beni O’nun yokluğuyla sınama!”

Kalktım yerime yattım ve O’nu düşünerek tekrar uykuya daldım.

Sabah öpücüğüyle araladım gözlerimi. Karşımda öylece bakıyordu gözlerimin içine sevgiyle. Ben de bir öpücük kondurdum O’na! “Acıktım” dedi.’”Kahvaltıyı ne zaman yapacağız?”

Pasam ister de hazırlamaz mıyım dedim (evet Paşam değil pasam derim 12 yıldır O’na ).
Türlü şirinlikleriyle etrafımda dolaşmaktan yıllardır yorulmadı. “ Madem ki buradasın yardım et o zaman” dedim. Gülümsedi gözlerinin içine kadar “kraliçem ister de yapmaz mıyım?” dedi muzipçe.

Çok sever patates kızartmasını. İştahla yemek yemesini izlemek ne mutluluk. “Ablan yok bugün ne yapalım? Nereye gidelim “diye soruyorum, o an gözleri parlıyor “sinemaya ne dersin?” “Pasam isterse ben hayır mı derim !”

Bakalım kaç dakikada hazırlanacak beyefendi? O da ne gideceğimiz film seçildiği gibi giyecekleri bile hazırmış. On dakika sonra “ben hazırım çıkabiliriz” dedi tüm sabırsızlığıyla. Ve hazırlanmamı beklerken “ah siz kadınlar hep bekletirsiniz” derken de kendinden emin ve ciddi küçük bey.

O filmi izledi ben O’nu. Her kahkahası benim yaşam pınarım. Onun bu yüzünün gülmesi için her şeyi yapabilecek gücü kendim de bir kez daha buldum.

Film bitmişti. ”Eve gitmek için henüz erken değil mi ?”dedi. Belli ki bir planı vardı.

” Evet bu güzel havanın tadını biraz daha çıkarabiliriz”. Dolaştık uzun uzun , yoruldum bir cafe ilişti gözüme “ne dersin bir dondurma iyi gider değil mi?”. Gözleri parladı ve kocaman bir “EVET’”çıktı. Ben kahvemi yudumlarken ballandıra,
ballandıra dondurma yemesini izlemeye bayılıyorum.

Gün geceye yerini bıraktığında ancak eve gelebildik. Yorgunluktan mahmurlaşan gözleri ile “yanımda uyur musun ? Sana sarılmak istiyorum” dedi. “Büyümedin bir türlü eşek sıpası “dedim gülerek’”giy pijamalarını doğru yatağa ! “

Yanına gittim sarıldım tüm sevgimle. Baktı yine gözlerime ama bu kez hüzünle.

“Özlüyor musun?” dedim

Utangaç kaçırırcasına gözlerini “evet” dedi.

Ama O özlemiyor beni!...

 

 
Toplam blog
: 85
: 1590
Kayıt tarihi
: 23.11.10
 
 

Yaş otuzbeş yolun yarısı eder demiş üstad demesine ama, benim yapacak çok şeyim var:)! Anneyim, e..