Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '07

 
Kategori
Özel Günler
 

Hala yaşıyorsam

Hala yaşıyorsam
 

Bir şarkı:

Bugün benim doğum günüm
Hem sarhoşum, hem yastayım,
Bir bar taburesi üstünde
Milletvekili olacak yaştayım...

Evet, birkaç yıl önce bugün doğdu bu deli kız. Ama ne yazık ki, Dallas dizisindeki "Ceyar" adlı karakterin vurulduğu bölümün yayınlandığı akşam doğduğu için, annesi yıllar sonra bile hala affetmedi, o bölümü kaçırmasına sebep olduğu için :))

Kısacık ömrüne ne çok (ama aslında ne kadar az) şey sığdırdı bir bilseniz. Yüzlerce arkadaş, yeterli sayıda dost, beş adet ÖSS sınav sonuç belgesi (!), iki baba, üç farklı şehir, çok sevdiği akrabalar... Mavi gözlere zaafı olduğu halde, hayatına giren (ve sonra çıkan!) "X" kadar erkeğin hiçbiri mavi gözlü değildi. Olsun!

Çok mutlu yaşadı hayatını, ama bir türlü mutlu olamadı aşkta. Oldu belki de, ama nedense hep hayal kırıklığı, hep acı son. Anladı ki, konu aşk olunca; beklenti ne kadar fazla olursa hayal kırıklığı da o kadar yoğun oluyor. Ama geç anladı bunu biraz. Kalbi elleri kadar küçük değildi, bu yüzden kocaman sevdi küçücük erkekleri. Onlara haketmedikleri sevgiyi verdi belki de... Her neyse...

Geleceğiyle ilgili birtakım hedefleri vardı, ve o hedeflere ulaşıncaya kadar didindi. İstikrarlı gitmek için ne gerekiyorsa yaptı; varlığı da fazlasıyla yaşadı, azla da yetinmesini bildi. Bu belki de en iyisiydi, herkesin yaşaması gereken bir şeydi. Yaşadığı her andan, her olay ve durumdan bir ders çıkarmasını bildi.

En büyük hatası da, herkesi kendi gibi sanması, herkese eşit davranmaya çalışması ve güvenmesiydi. Belki de hep bu yüzden kazık yedi. Sonra insanları olduğu gibi kabul etmeyi öğrendi. Yıpranmamak, üzülmemek, ezilmemek adına; karşısındakilerin olumsuz yönlerini görmezlikten geldi. Yanlıştı bu belki de, ama kafasına taktığı her kötü şey bir beyaz tele sebep oluyordu başında. Bu yüzden bu yolu tercih etti.

İyimserlikten kötümserliğe terfi etti bir gün. Farketti ki, bir olaya iyimser gözle bakıp hayal kırıklığına uğrayacağına, kötüsünü düşünüp iyi bir sonuçla karşılaşması sürpriz olacaktı çünkü. Bayılırdı sürprizlere!

Sütten ağzı yandığından beri, yoğurdu üfleyerek yemeye başladı. Hayatına girmeye aday olanları elinin tersiyle itti farkında olmadan. Süt ağzını bir kez yakmamıştı ki, defalarca yandı canı. Bu sebeple herkese karşı içinde soğukluk hisseder oldu. Hassastı kalbi, ve bir tavşan kadar ürküyordu artık insanlardan. Bu ürkekliğe ne zaman bir son verse, yine hayal kııklığı yaşadı. Yine ürktü, yine ürkekliğini aştı, ve yine hayal kırıklığı. Ve yine, ve yine...

Ailesine son derece bağımlı biri olarak yaşadı 26 yıl boyunca. Ama içinden hep bağımsızdı; çünkü aslında hep kendi kararlarını aldı; sadece akıllı davranarak, almış olduğu kararları ailesi almış gibi davrandı. Seviyordu bu oyunu, içinden de kıs kıs gülüyordu :) Hata yapacaksa da bu kendi kararının bir sonucu olmalıydı. Yoksa hatalarından ders çıkaramazdı ki...

Bundan birkaç saat önce, yani 5 Nisan'ın son saatlerinde doldurdu 26 yılını. Bu bloğu yazmaya yarım saat kadar geç kalmıştı. Çünkü artık yepyeni bir gündü. Yeni umutların doğacağı, yeni sayfaların açılacağı, taptaze nefeslerin alınacağı yepyeni bir gün...

"Doğum günün kutlu olsun... İyi ki doğmuşsun..."

<özlem boral="">

 
Toplam blog
: 152
: 1957
Kayıt tarihi
: 19.08.06
 
 

Ortada bir problem görüyorsak bu bizim de problemimizdir. Ve eğer 'birisi'nin bu konuda bir şeyle..