Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '10

 
Kategori
Futbol
 

Haldun Üstünel sihirbaz mı hokkabaz mı?

Haldun Üstünel sihirbaz mı hokkabaz mı?
 

Kaynak: hurriyet.com.tr


Dün akşam oynanan Kayserispor - Galatasaray maçını izledikten sonra, bu sezon için Galatasaray adına bitme noktasına gelen ümitlerim yeniden canlanır gibi oldu. Denizli ve Antalya deplasmanlarında oynanan kötü futboldan sonra artık "Galatasaray bu sezon şampiyon olamaz" diye düşünüyor, bir yandan da yanılmış olmayı diliyordum.

Denizlispor maçında da, Antalyaspor maçında da felaket bir Galatasaray gözlemledim. Hatlar arası kopuk, 40-50 m. yerine 80 m.lik bir alana yayılmış bir oyun düzeni, yardımlaşma yok, topun oynandığı her bölgede bir veya iki fazla rakip futbolcu, mücadele gücü düşük, bilinçsiz ve boşuna kendini yoran bir pres anlayışı. Ve aslında bunların en önemli sebebi: "Koşmayan bir takım".

Şüphesiz sakatlar büyük bir etken. Takımda 2-3 futbolcu sakat olur fakat onların yerini diğer futbolcularla takviye edersiniz. Ancak ilk 11'de oynayan 6-7 futbolcunuz sakatsa, bu durumda oyun şablonunuz ciddi bir şekilde değişime uğrar. Galatasaray şimdi bunun sıkıntısını çekiyor. Bu arada, Galatasaray'ın Nonda'nın olmamasından dolayı sıkıntı çektiğini düşünmüyorum. "Kör ölür badem gözlü olur" hesabıdır o. Neredeyse ayağında top tutamaz hale gelen, altı pastan çok müsait pozisyonları dışarı atan, kaleye ancak cılız şutlar çekecek kadar güçsüz bir futbolcu görüntüsü veren Nonda'nın gitmesi yerinde bir karardır.

Dönelim Kayserispor maçına.

Bu maçta Galatasaray son oynadığı Antalyaspor maçında dip yaptığını gösterdi. Galatasaray için bir dönüş olmuştur dün geceki maç. Uzun süre sonra Galatasaray "koştu ve mücadele etti". Yardımlaşma düzeyi oldukça yükselmiş, hatlar birbirine daha yakın oynamaya başlamış, defans toparlanmıştı.

Galatasaray bugüne kadar, maçların sonlarına doğru (özellikle 70. dakikadan sonra) gole ihtiyaç duyduğunda veya geriye düştüğünde rakibi sahasında boğarak gol pozisyonlarına giremiyordu (Bunu en iyi yapan takım fenerbahçe). Tam tersine, kalesinde daha fazla gol pozisyonu veriyor, yardımlaşamadığı, pas yaparak veya kanatlardan rakip kaleye organize gidemediği için ceza sahasına yaptığı doldur-boşaltlarla sonuca gitmeye çalışıyordu. Dün akşam rakibi sahasına hapseden, sürekli kanatlardan ve ortadan verkaçlarla gol arayan, son dakikalarda ligin en az gol yiyen takımı Kayserispor karşısında Elano, Keita, E.Çolak ile mutlak gol pozisyonlarına giren bir Galatasaray izledik. Bu bir geri dönüştür.

Servet'in yedek kalması kendisi için de iyi olmuş. Hem dinlenmesi adına, hem de rakipsiz olmadığını anlamasına adına. Bu psikoloji kendisini "düşünerek oynama" yönünde motive edecektir.

Keita dün gece biraz savruk olmasına rağmen güçlüydü. Sadece hızlı atakların adamı değildi, aynı zamanda topu iyi sakladı.

Lucas Neill, takım için son derece faydalı bir transfer olduğunu gösterdi. Akıllı oynamasının yanı sıra, üstün bir mücadele gücü ve hava hakimiyeti var. Antalyaspor maçındaki bir "ters ayak üzerinde kalması" yüzünden onu hemen "ağır" ilan edenlerin yüzünün kızarmış olması gerekir. En azından Gökhan Zan'a mahkum olmayacak bu defans, daha ne olsun.

Transfer haberleri ilk çıktığında Dos Santos'un daha önce Barcelona'da oynadığını duyup bazı görüntülerini de seyredince umutlanmıştık doğrusu. Ancak dün akşam dahil şimdiye kadarki görüntüsüyle Haldun Üstünel'e "sihirbaz' diyenleri yalancı çıkarıp "hokkabaz" dedirtecek kadar yetersiz bir görüntü verdi. Hemen değerlendirme yapmayalım ancak ilk intibamız şudur ki: Yavaş, zayıf, ürkek, adam geçemeyen, savunma yönü zayıf, duracağı yeri bilmeyen ve etkisiz bir oyuncu. Sanırım bizim ligimizde en az bir ay daha tecrübelenmesi gerekir.

Emre Güngör her zaman bu takımda kalması gerektiğini kanıtladı, umarız kendisine iyi bakar ve her zaman hazır olur.

Caner Erkin'i biraz şımarmış bulduğumu söylemeliyim. Onunla ilgili daha 26 Ocak'ta bir yazı yazmış ve bu konuya dikkat çekmiştim ancak bu kadar çabuk beklemiyordum.

Elano mücadele gücünü artırırsa, takımın en önemli silahı olabilir, Galatasaray'ın ona ihtiyacı var. Aslında onun da Galatasaray'a ihtiyacı var. Dün akşam bunun emarelerini verdi.

Dün akşamın yıldızı Mehmet Topal'dı. Onun orta sahanın hemen her bölgesine ağırlığını koymasıyla Mustafa Sarp adını bile az duyduk. Tüm pozisyonlarda vardı, mücadele etti, top sakladı, herkesin yardımına gitti, kontra toplar attı. Sahanın azizliğine uğramasaydı pas yüzdesinin daha yüksek olacağını varsayarsak mükemmel oynadı. Galatasaray'ın dinamizminin baş mimarıydı, onun dönmesiyle adeta Galatasaray döndü. Galatasaray'ı dip yaptıran faktörlerden birisi de Mehmet Topal'ın olmayışıymış meğer.

Maçın hakemi hakkında yine her zaman olduğu gibi yorum yapmayacağım. Pozisyonlarda hatalı kararlar vermiş olabilir, ben maçın sonucuna tesir edecek net bir hatası olmadığı görüşündeyim. Öyle bile olsa, hata sayısı çok abartılı olmadıkça hatayı telafi edecek futbol gücünü ortaya koyacaksın. Dün akşam, hızlı, mücadeleci, zevkli bir futbol seyrettiğimize göre hakem iyi demektir.

Saygılarımla..

 
Toplam blog
: 293
: 1063
Kayıt tarihi
: 07.11.08
 
 

Sporun bir kavgadan çok; ahlak, mücadele, eğitim, zeka ve dürüstlük olduğuna inanıyorum. Doğaya, ..