Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '13

 
Kategori
Dünya
 

Halepçe'de insanlık öldü!

İnsanlık tarihi acılar, savaşlar ve soykırımlarla doludur. Adem ve Havva’nın çocukları Habil ve Kabil’in ilk savaşı ile başladı kan dökme sevdası.

İşte ondan dır ki kardeş Kabil’in elini kana bulayıp kardeşi Habil’i öldürmesi cinayetler kronolojisinin başlangıcını oluşturuyor.

İktidar hırsına kapılan eli kanlı diktatörler, onun peşinden sürüklenen zavallı şakşakçılar ve zulüm kalelerinde nöbet tutan gönüllü cellâtların tarihin karanlıklarına gömülmüş nice insanlık suçu ile doludur geçmişleri.

İşgal ve talanların adı,  toplumları gaza getirip işlenen cinayetleri meşru kılmak adına “fetih ve kurtarılmışlık” olarak sunuldu.

İşlenen her cinayet, dökülen her damla kan ve yakıp yıkılan köyler, kasabalar ve şehirler ya dini veya milli hassasiyetler(!) uğruna yapılması gereken bir şeymiş gibi enjekte edildi.

Dedik ya insanlık tarihi acılar, savaşlar ve soykırımlarla doludur.

Yarın bu katliamlardan birinin yıldönümü, Halepçe katliamının yıldönümü!

16 Mart 1988 tarihinde hem tüm insanlık tarihinin ve hem de modern çağın(!) en alçakça, en vahşice soykırımına tanıklık ettik hep beraber Kürdistan coğrafyasında; Halepçe’de!

Aynı zamanda eli kanlı bir diktatörün, gözü dönmüş bir caninin masum ve sivil halka; kendi halkına karşı işlemiş olduğu bir trajedinin diğer adıdır Halepçe!

16 Mart 1988 tarihinde bilinen resmi rakamlara göre Irak’ın eli kanlı diktatörünün emri ile Halepçe’de kullanılan kimyasal silah ile çoğu kadın ve çocuk 5 bin Kürt katledildi.

İnsanlık utandı, kendine “insan” sıfatı yakıştıran herkesin dili tutuldu, dahası böylesi bir cinayete, böylesi bir katliam ve soykırıma sessiz kalan Dünya ülkelerine karşı daha da çok utandı insanlık.

Denilebilir ki Kürtler Dünya halkları içinde acıya, zulme, katliam ve asimilasyona en çok uğrayan halktır.

Amerika kıtasında Kızılderililer, Afrika’da zenciler, Avustralya’da Aborjinler ve 2. Dünya savaşında Almanya’da Yahudiler nasıl zulüm ve soykırıma tabi tutuldu ise Kürtlerde kendi topraklarında, dört parçaya bölünmüş coğrafyalarında bu zulüm, baskı ve asimilasyonlardan kurtaramamışlardır kendilerini.

Tıpkı Halepçe gibi, tıpkı Dersim gibi, tıpkı Maraş ve ötekiler gibi.

Savaşın yıkımları ve sonuçlarının ne denli acımasız olduğunu Halepçe’ye bakan vicdan sahibi herkes çok daha iyi anlayacaktır.

Şunu unutmamak gerekir ki zulüm saraylarında nöbet tutan cellâtlara müsamaha ettikçe tarih daha birçok Halepçe’ye tanıklık edecektir.

Bu anlamda Suriye’de bugün şahit olduklarımız en can alıcı örnek olarak gösterilebilir.

 
Toplam blog
: 166
: 540
Kayıt tarihi
: 02.09.09
 
 

Batmanın Beşiri ilçesinde doğdum, Mersinde yaşıyorum, edebiyata ilgi duyuyorum, yerel ve ulusal d..