Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '08

 
Kategori
Anılar
 

Halikarnas balıkçısı ve ben

Halikarnas balıkçısı ve ben
 

www.kimkimdir.gen.tr


O gün hayatımın en önemli günlerinden birini yaşadığımın farkındaydım ama, on üç yaşın verdiği rahatlıkla, o muhteşem adamın karşısında dilim tutulmadan konuşabilmiştim.

Babaanneme, Türkçe kitabımdan ''Gündüzünü Kaybeden Kuş'' öyküsünü okuyup, yazarının Halikarnas Balıkçısı olduğunu söyleyince, O benim teyzemin kızı Hatice'nin kocası dedi.

Dedi ya, dediğine bin kez pişman ettim. O günden sonra beni ona götürmesi için başında boza pişirdim.

Okumayı sevdiğim kadar, yazmayı da seviyorum. En büyük hayalim yazar olmak. Kafamda, o zamanki aklımla şahane bir roman taslağı var.

Tacizlerimle babaannemi o kadar çok yıldırdım ki, en sonunda hazırlan, gidiyoruz demek zorunda kaldı

Gittiğimiz ev Hatay’da Nokta durağında, Mithatpaşa caddesine dik inen sokaklardan birinde, sağdan ikinci veya üçüncü apartman olan Merhaba apartmanıydı.

Kapıyı Hatice hanım açtı. Yardımcıları yoktu. Bizi loş bir salona aldı. İki kuzen birbirlerini görmekten son derece mutlu oldular. Hal hatır sorma faslından sonra, Cevat beye geldiğinizi haber vereyim dedi. Anladım ki ziyaret nedenimizden haberleri var.

Salona birlikte döndüler. Balıkçı, Kocaman bir merhaba ile ellerimizi sıktı.

Fısıltıyla konuşan biri ama, davudi gümbür gümbür sesi var.

Çok iri yarı biri değil ama, varlığı salonu dolduracak kadar heybetli.

Yüzü, ıslatılıp, buruşturularak kurutulmuş deriden bir mask gibi ama, son derece karizmatik ve yakışıklı.

Girit’ten mübadele ile göç ettirilenlerin bir kısmı, İzmir’e, bir kısmı, Ayvalık’a, bir kısmı Çukurova’ya, bir kısmı da, Bodrum’a yerleştirilmişler. Babaannemin teyzesi Bodrum’a yerleştirilenlerden. O kargaşa ve savaş yıllarında akrabalar birbirlerini nasıl bulmuşlar, nasıl haberleşmişler benim için hala büyük bir muammadır ya işin aslını öğrenmenin artık mümkünü yok.

Babaannemin teyze kızı Hatice ile Cevat Şakir Bodrum’da tanışıp evlenmişler.

Büyüklerimiz, biz küçüklerin önünde ciddi konuları konuşmazlardı ama, çocukluk işte dinlemez gibi görünüp, kulak misafiri olduğum kadarıyla, Cevat Şakir ailesi ile koyu bir AP hayranı ve fazlaca muhafazakar babaannemin ilişkileri biraz serince imiş.

Babaannemin tanışma isteğimi hemen kabul etmemesinde, sanırım bu serinliğin de payı vardı.

Klasik nezaket cümlelerinden sonra, birlikte çalışma odasına gittik. Duvarları kitap raflarıyla çevrili, sandık odası kadar küçük bir oda. Antika çalışma masasının üzerinde de tepeleme kitap dolu. Masanın önündeki koltuğa oturdum. ‘’Dinliyorum çocuğum’’ demesiyle aldım sazı elime, başladım o abuk sabuk roman taslağımı anlatmaya. Allahım hala yüzüm kızarıyor. Tek tesellim on üç yaşımda olmam.

O yüce varlık, o elleri öpülesi mütevazı insan, bir kez olsun sözümü kesmeden, sabır ve ilgiyle sonuna kadar beni dinledi. Yorum yaptı, daha özgün ve yalın konular üzerinde çalışmam ve çok okumam için yüreklendirici sözler söyledi.

Konuşmamız bitince, bir hanımefendiyi geçirircesine saygılı, salon kapısına kadar benimle geldi. Babaanneme, benim için övgü dolu güzel sözler söyleyerek, onları yine ziyaret etmemizi istedi.


Ne yazık ki bu ziyaretin tekrarı olmadı.

Bir süre sonra onu kaybettik.


Narçiçeği


 
Toplam blog
: 74
: 1691
Kayıt tarihi
: 17.06.07
 
 

Emekliyim ama, yaşamdan değil; işimden. Eşim ve iki kızımla birlikte İzmir’de yaşıyoruz. Yazmak, oku..