Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '14

 
Kategori
Deneme
 

Halim Selim (sıradan bir insanın sıradışı yaşamı - dokuzuncu bölüm)

Halim Selim (sıradan bir insanın sıradışı yaşamı - dokuzuncu bölüm)
 

Sıradan insanlar


Bu ‘nafı punduna getirince’ söyleme lafını hep yerinde kullanırdı. Rahmetli nineciği “yeri geldi mi nafı punduna getirip şakgıdak söylücen” derdi. Nur içinde yatsın. Zaten her bir şeyi ondan öğrenmişti. Ninesini hatırladı. Gözü yaşaracaktı. Kendini tuttu.
 
Rüstem “aferin sana. Biraz bir şeyler bilsen avukat gibi konuşacaksın” dedi. “Şimdi ben sana hapse girince her soruya uzun uzun cevap verme dedim. Sen savcıya, hakime komiserin dediği gibi uzun uzun cevap ver. Ona karışmam. Yargılama da mahkemeleşme demek anladın mı?” diye sordu.
 
İçinden ‘her halde bunun torpili var. Yoksa komiser ölse öyle akıl vermez’ diye düşündü. “Burada senin kimin kimsen var mı?” diye sordu. Halim “dayım va. Pulislikden atılma. Gaymıkama tokat mı atmış ne, pulislikden atmışla. Beyoğlu garagolunda çalışıyomuş ordan atılmış. Emme hala o garagolda çok forsu va. Onun orlada pala diye namı varımış” dedi.
 
Sonra “gene çok mu gonuşdum? Dilimi dutamadım gene” diye biraz mahçup cevap verdi. Öyle mahçup olunca, hem çok zavallı hem de çok komik oluyordu. Rüstem’in içi titredi. İçinden ‘’kahbe şans, bilseydim onunla karşılaşacağımı birine bir bıçak atıp öyle gelirdim buraya’’ dedi.‘‘Bunun torpili dayısı. Adam hem Beyoğlu Karakolunda çalışmış, hem de söylediği doğruysa kaymakam tokatlamış. Bundan iyi torpil can sağlığı’ diye içinden geçirdi.
 
Halim Rüstem’in bunları düşündüğünü bilmiyordu. Her halde bir pot kırdım diye öyle mahcup bakıyordu.
 
Rüstem devam etti. “Eveet mahkemede ne konuşursan konuş. Ama hapse girince dilini tut. Seni böyle iri yarı görünce herkes senden çekinir. Hem zaten gazeteler senin olayı yazmıştır. Mahkumlar yani hapse girenlerin işi gücü gazete okumak bir de bulmaca çözmektir. Okudukları da en çok cinayet, yaralama haberleridir. Onlar sana “geçmiş olsun, hayırdır gardeş” derler. Sen yalnızca elini göğsüne götürüp sağ ol diyeceksin.” dedi. Eliyle de elini göğsüne nasıl getireceğini gösteriyordu. Halim elini aynı onun gibi yapıp “sağol” dedi. Sonra ‘nasıl? Yapabildim mi?’ der gibi baktı.
 
Rüstem yılların kurdu. Ayı nasıl terbiye edilir bilmiyordu, ama mahalleden köpek terbiyesini biliyordu. Orada köpeği olan biri vardı. Hayvan söylediği şeyi yaparsa onu ödüllendirip seviyordu. Onun için,Halim de eğitilecek vahşi bir hayvan gibiydi. Halim onun için köpekten daha kuvvetli daha güçlü, daha vahşi bir hayvan gibiydi. Bu nedenle kendini aslan veya ayı terbiyecisi gibi görüyordu. Halim öyle bakıyordu.
 
Omzunu eliyle okşadı “aferin çabuk öğreneceksin” dedi devam etti. “Sonra çekilip bir kenara oturacaksın. Onlar daha merak edip yanına çekinerek gelir ve “siyasi mi birader?” diye sorarlar. Aslında seninle ilgili her bir şeyi bildikleri halde böyle sorarlar. Seninle ilgili her şeyi gazeteden öğrenmişlerdir. ‘Kaç ölü var?’ derler. Sen onlara şöyle bir ters bakıp “orası sizi ilgilendirmez dersin” dedi. Halim “şöyle demi?” dedi. Ve aynı Rüstem gibi “orası sizi ilgilendirmez” deyip ters ters baktı.
 
Öyle bir baktı ki… Rüstem dersi unuttu. Korkusundan altına kaçıracaktı. Güldü kendi kendine “dur oğlum sakin ol. Bu sadece rolünü oynuyor. Akıllı ol senin öğrettiğin rolü tekrar ediyor” dedi. Halim’e “hah işte böyle, o zaman herkes senden tırsıp bir daha öyle vara yoğa soru sormazlar. Rahat edersin. Ayrıca saygı da görürüsün. İşte böyle orada ciddi olacaksın. Zamanla kim dost kim düşman öğrenirsin. Sen kendi gücünü bilmiyorsun. Sendeki kalıp bende olacak hapishaneyi titretir herkesin haracını yerdim” dedi.
 
Dedi, ama ‘‘acaba onun gücünü hatırlatıp yanlış mı yaptım?’’ diye paniğe kapıldı. Sonra kendi kendine ‘‘adam sende, bana yaramayacak güç kimseye yaramasın’’ dedi. ‘Hem alık alık bakışına baksana, o gücün farkına varması için çok fırın ekmek yemesi lazım veya çok eğitilmesi ya da çok hırpalanması lazım. O zaman gücünün farkına varır. Kendine dert etme. Senin verdiğin akılla başlangıçta kendinden çok faydalandırmasın yeter. Sonra ne çakallar, ne sırtlanlar çıkar ondan faydalanır; doğanın kuralı bu’ diye düşündü.
 
“Hah bi tamam böyle. Gerisini mapuslukta öğrenirsin. Yapacağın tek şey geveze olmuyacaksın, ağır olucaksın.” dedi. Halim burada “ağır ol molla desinle yani” deyince Rüstem şaşırmıştı. ‘Bu ayı bu lafı nereden biliyordu? Yoksa deminden beri kendiyle dalga mı geçiyordu?’ Kendi kendine ‘yok artık bu kadar olamaz. Kırk yıllık tilki Rüstem’i avsınlatıp dalga geçsin. Rüyanda gör de inanma’ dedi. Sonra “sen bu lafı nereden biliyorsun?” diye biraz kuşkuyla sordu. Halim “heeç, dayımdan duydum. O oyun oynaken arıda bi ağır ol molla desinle deridi. Ordan biliyom” dedi.
 
Rüstem rahatlamıştı. “Ha öyle desene” dedi. “Yani bütün yapacağın az ve öz konuşacaksın. Bir de ciddi olacaksın. Anladın mı?” dedi. Halim “annadım öretmenim” deyince Rüstem bu sefer şaşırmadı. “Hadi şimdi kalk da sana volta atmayı öğreteyim” dedi. Halim şaşırmıştı. “O da neyimiş öyle?” dedi ama Rüstem’le birlikte ayağa kalktı. Rüstem “sen hiç konuşmadan beni taklit et” dedi. Birlikte yürümeye başladılar.
 
Halim de aynı Rüstem gibi yürüyordu. Kırk yıllık mahkum gibi volta atmaya başlamıştı. Rüstem yürürken “sen sigara içiyorsun değil mi?” dedi. Halim bir kusur işliyormuş gibi hafif mahcup “ara sıra tellendirin” dedi. Rüstem “tamam. Kesinlikle volta atarken veya otururken birisinin sigarasina uzanipsigara yakayım diye ateş isteme bir. Birisi sen sigara içerken senden ateş isterse sigaranı uzatıp ona ateş verme iki. Sakın haa, buna uy. Birinin elinden sigarasını alıp sigaranı yakmaya kalkma. Hapislikte bunun manası çok ağırdır. Sakın haa!” dedi.
 
Halim “peki ben sigarayı ateşim yoğusa neylen yakıcen?” dedi ve bunu da bil bakalım der gibi baktı. Rüstem “ben sana yanan sigaranı uzatıp ateş verme veya yanan sigaraya elini uzatıp alma diyorum. Ateşin yoksa birine ‘birader çakmağın, kibritin var mı?’ diye sorarsın… O da varsa verir yakarsın veya kantinden gider kibrit veya çakmak alırsın. Hem senin hapisliğin uzun, paran pulun var mı senin?” diye sordu.
 
Halim yutkundu, parasını koynunda emin yere koyduğu için “va biraz” dedi. Rüstem güldü. “Aferin bak. Yavaş yavaş öğreniyorsun. Bak paranın miktarını söylemedin. Aferin. Şimdi de son nasihat. Kimsenin voltasını kesmeyeceksin. Yani biri volta atarken önünden geçmeyeceksin. Kendi voltanı da kestirmeyeceksin” dedi.
 
Tam bunları söylemişti, polis Halim’e “haydi hazırlan gidiyoruz” dedi. Rüstem dersi tam zamanında bitirmişti.
 
Halim kalktı içinde parkayla postal bir iki don ve gömleği olan bavulunu aldı. Rüstem’e “hadi bene müsaade bizim oğlan. Dersin için sağol. Her bi dediğin gulama küpe olucek sağol” deyip vedalaşıp komiserin yanına geldi. Komiser gülerek “ne o? Tilki Rüstem’le çabuk ahbap olmuşsun?” dedi. Halim “eyi arkıdeş, bir iki tıkırdadık” deyip komiserin arkasından yürüdü.
 
Orada kelepçe taktılar. İki eli kelepçeliydi, ama bavulu taşırken hiç zorluk çekmiyordu. Adliye yakınmış. Polis arabasıyla oraya götürdüler. Savcının karşısına çıkardılar.
 
Siyasi şubeden bir komiser daha önce dosyasını savcıya getirmiş, Halim’i ve nasıl ifade verdiğini anlatmıştı.
 
Ortada bir ölü iki de ağır yaralı vardı. Elde vahşi hayvan görünüşlü saf bir adam vardı. Konuyu ne kadar ciddiye alsalar da Halim’in ifadesiyle iş komik bir hal alıyordu.
 
Savcı komiserin anlattıklarına biraz kuşkuyla bakmıştı. Halim gelince“anlat bakalım” dedi.
 
Halim biraz ürkek bavul önünde, elleri kelepçeli bakıyordu. Savcının yanındaki masada bir kız vardı. Alı al moru mor tıpkı katibin kızı gibi bal rengi buğulu gözlü bir kız. Kız şaşkın şaşkın Halim’e bakıyordu. Biraz da ürkmüştü. Savcı “bavulu şöyle kenara koy. Onun içinde bomba silah falan yoktur inşallah” dedi.
 
Halim’in “aklı bokuna” karışmıştı. Şaşırdı. Korkuyla “ne silah, ne bomba gomiserim. İçinde komutanın verdiği parkayla postalla var. Bir iki de don, gömlek hepsi o gadar” dedi.
 
Savcı düzeltti. “Gomiser değil savcı savcı. Bana sayın savcım diye hitap edeceksin” dedi.
 
Bu sırada kız hafifçe gülümsemiş, gülümseyince de yüzü pembeleşmişti. Halim içinden “aynı katibin gızı. Sakın o olmasın. Salak o gızın burada işi ne. O öretmen okuluna gitti” diye söyleniyordu. Savcı da içinden “bu herif gerçekten komiserin anlattığı gibi alık biri mi? Yoksa rol mü yapıyor?” diye şüpheyle baktı. Sertçe “anlat bakalım” dedi.
 
Halim biraz kendini toplamıştı. Komiserin “savcıya da, hakime de her bir şeyi eksiksiz anlat” diye tembih ettiği aklına geldi. Kız da savcı “anlat bakayım” deyince yazmak için hazırlandı.
 
Halim “Savcı beyim. Hacı Omar‘ın Osman’ın oğlanlanları bubamın köpeği Bozoğlan’la köpekleni boğuşduruken, bubamın köpeği onlan köpeni boğunca mıcırık çıkarmışla. Sonra bubamla gavgayatutuşuyola. Bubamın hakından gelimeyincek Hacı Omarın Osman’ın ortanca olan bubamın sırtından bıçaklamış. Bubacım bıça çıkarmak için çok uğraşmış. Emme çıkarımamış. Ninecim ‘buban bıça çıkarmak için çok uğreşmiş. Çıkarsemişgurtulcemiş. İçine gan üğünüp ölmüş’ derdi” dedi.
 
Savcı öyle şaşkın gülmemek için kendini zor tutuyordu. Kız da savcıya ‘’ben bunları da yazacakmıyım?’’ der gibi baktı.
 
Halim bunları hep anlıyordu. Saftı maftı; ama yine de gördüğü şeyleri anlayacak kadar kafası çalışıyordu. Nineciği onun için ‘benim bubası gılıklı tosunumun gafası saat gibi çalışır’ diye öğünürdü. Yine içinden bunları geçirdi.
 
Savcı kıza “aynen ne söylüyorsa yaz“ deyince Halim’in yine ‘aklı bokuna’ karıştı. Savcı , “ne söylüyorsa aynen yaz” dediğine göre Halim’in işi zordu. İçinden ‘‘hadi olum hapı yuddun. Düşmanlan kına yakınsın gari’’ dedi.
 
Savcı “eee sonra?” deyince Halim birden kendini topladı. İçinden ‘‘dikkatli ol oğlum’’ diye söylendi  “soonası ne olucek? Hacı Omar’ın Osman’ın güççük oğlan yaşı güççük oldundan, nasolsa ceza alman deye onu ben vurdum demiş”. Burada durdu. Sonra “halbuki cırrık gadar bişey bubacımı bıçaklımak kim, o kim? Emme hakimle arayıp sormudan inanmış,ona az bi ceza vermişler. Çok yatmadı. Çıktı gözümüzün önünde dolaştı durdu. Ben azıcık yetişince onu vurcedim, emme ninem sakın oğlum ha. Hapislee de çürüsün dedi” dedi.
 
Dedi ama birden içinden “tüh dangılak. Gene azından laf gaçırıp vurcen dedin. Şimdi bide ondan dutturulasa yanasın” dedi. Kendini toparladı. “Vurcedim lafı lafın gelişi. Ben kim adam vurmak kim?” diye lafı toparlamaya çalıştı, ama kız tüm söylediklerini yazmıştı. “Savcı beyim son söylediklemi yazmısak” diyecekti vazgeçti. İçinden ‘salak! Bi kişiyi öldürüp, iki kişiyi yarılıyan köylü mü, gonuştukça batıyosun salak! Rüstem’in dediği gibi dilini dut’ dedi. “Emme hem gomiser hem Rüstem hakimin savcının yanında her şeyi gonuş dedileridi” diye söylendi.
 
Savcı “bir şey mi söyledin? Öyle kendi kendine konuşma. Şimdi seni içeri atarım” dedi. Ama bunu deyince kendi de güldü. “Salak! Beni de şaşırttı, sanki dışarı mı bırakacaktım?” diye söylendi. “Konuş!” dedi. Kız da gülümsemiş, aynı köy katibinin kızı gibi olmuştu.
 
Halim kendini topladı. ‘Konuşsa mıydı, yoksa sussa mıydı?’ şaşırmıştı. “Soonası efendim. Ben ortalıkta galdım. Beni anamla, ninem büyüdüyodu. Anam da kösüğün altında galıp ölünce, ninem büyüddü” dedi. Savcı “ne kösüğü?” dedi.
 
Halim düşündü. Bunu anlatsa tehlike yoktu.
 
"Savcı beyim" dedi. “Bizim orlada evle toprakla sıvanır. Öyle boya badana ney bilinmez. Zaten benim anacım güççük yaşda everilmiş. Sabun sürüntüsü gibi süründü durdu. Bi zaman zengin garılan çamaşırlanı yıkadı. O çamaşır nası yıkanır bilseniz?” dedi.
 
Savcının bu son sorgusuydu. Halim’i çok ilginç bulmuş canı da acımıştı. “Sen anlatmadan ben nasıl bileceğim? Sen hiç kesmeden anlat” dedi.
 
O sırada odaya biri girmişti. Savcı ayağa kalktı “buyurun hakimbey” dedi. Hakim gülümseyerek “hoş bulduk. İfade mi alıyorsunuz?” dedi. Siyasi şube müdürü Halim’in dosyayı getirip, Halim’le ilgili savcıya bilgi verdiği sırada hakim de oradaydı. Hakim savcıya “bu o tutuklu mu?” diye sordu. Savcı “evet hakim bey. Buyurun ifadesini siz de dinleyin. Nasıl olsa size gönderecektim” dedi.
 
Yalnız kız ayağa kalkmamıştı. Halim içinden "bu gız ayağa niye kakmadı acaba?" diye geçirdi.
 
Toplam blog
: 182
: 232
Kayıt tarihi
: 12.02.13
 
 

Sanat Enstitüsü yapı bölümünden 1967 yılında Denizli'den mezun oldum. Buca Mimar Mühendislik Özel..