Halk bunun neresinde?

Sayın A.Mesut Yılmaz Rize’de

Belediye başkanlığı için aday belirleme çalışmalarını tamamlamış gibi…

Arz talep meselesi, gerek var mı idi buna?

Günlerdir Mesut Yılmazın potansiyelini kanalize etme çalışmalarını izledik.

Bir istek bir beklenti olduğu muhakkak

Ama ben olaya yeterlilik açısından bakacağım.

Bu şehirde yaşayanlar kendilerini idare edecek adamı bile kestiremiyorlar demek.

Bir üst akıla ihtiyaç var.

Sayın Halil Bakırcı’ yı da Sayın Erdoğan gönderdi.

Burada kimse istemedi Bakırcıyı.

Geldi, kondu ve oldu…

Bize ne kadar yararlı olduğuna seçmen karar verecek ama kendi aklıyla değil yani…

Sayın Yılmazın işaret edeceği adayla veya Sayın Erdoğanın resen kabul ettiği adayla…

Resen diyorum çünkü kolay olmadı Halil Beyin adaylığı…

Burası halkımızın demokratik yeterliliği açısından düşündürücüdür.

Sayın Erdoğan’ın yerinde ben olsam karışmazdım AK Parti Rize teşkilatına…

“Halkı dinleyin gerekirse sizi çok iyi yönetecek birini bulun ya da eskisi ile devam edin” derdim…

Hele Sayın Yılmazın yerinde olsam “ benim partimin bütün kurallarını ezber dersi almış gibi uygulayan AK Partinin adayını ikinci kez seçecekseniz bana ne” derdim.

Bu şekilde bizim ileri bir ülke olma imkanımız ufukta bile yok…

Yok çünkü halkı dinleyen yok.

Halk kendini dinlemesini bilmiyor. “Siz kimsiniz” demiyor…

Benim irademe bu çağda nasıl ipotek koyarsınız” demiyor…

“Al birini vur ötekisine” demiyor.

Ergenekon’la sıkılan halkın boğazına şimdi “mergenekon mafyası ekleniyor” onu demiyor.

Baskı ve şiddetin adresi değişiyor, demokrasi, hak ve hürriyetler, kişilik hakları ileri değil geri gidiyor… “Birinizin diğerinden farkı yok” demiyor, “yakamadan düşün, ben seçeyim beni yönetecek olanı” demiyor…

Gerçekten utanılacak haldeyiz kimse kusura bakmasın…

Ben unumu elemiş bir insanım…

Hiç olmasa bu dönemde “bana en yakın, bana benzeyen, derdimi dinleyen, cebini görmeyen,

Mafyalaşmayan kimse ona oy vereceğim. Hiç anlamam…

Bana eşya gözüyle değil insan gözüyle bakanı etüt edeceğim son gün karar vereceğim…

Hiçbir Allahın kulu bana tesir edemez…

Vatandaşlık hakkını kullanmak için oy vermek zorunda kalmayız inşallah.

Yani kötünün iyisine oy vermek zorunda kalmayız inşallah…

Encümen seçimleri var, belediyede il genel meclisinde…

Beylerbeyinin kibarı ile Çengelköy’un hıyarları yarışacak bana göre…

Bilirsiniz hikâyeyi…

Zamanında Eminönü’ne gitmeyen vapur kaptanı azar işitince öyle demişti!....

“Çengelin hıyarı ile beylerbeyinin kibarları var oldukça bu gemi Eminönüne zamanında gitmez efendim” demiş, kendini savunmuştu…

Zaman erken gibi…

Elimizden hiçbir şey gelmeyecek belli…

Hiç olmasa adaylardan senet alalım sözlü olarak…

Bana benzeyeceksin, beni tanıyacaksın, benim beklentilerimi, geleceğimi, ihtiyaçlarımı düşüneceksin, asla çıkarını düşünmeyeceksin, mafyalaşmayacaksın, zalim olmayacaksın,

Bu şehrin katma değerini yükselteceksin ki yaşayabilelim, göç etmeyelim…

İşte bunları iyilikle veya zorlukla adaylara kabul ettirelim.

İnandıkları ne varsa ona halkın önünde yemin ettirelim…

Belki bize yakın, bizi düşünen idareciyi yaratabiliriz, kalıptan çıkarabiliriz.

Yoksa” ha ali ha veli” değişen bir şey olmayacaktır…

Bu arada sön söz olarak Sayın Yılmazın Susurluktan sonra yaptığı açıklamanın zihnimde kazındığını söyleyeyim, haksızlık yapmayayım.

“ Yaşananları halkın havsalasının alması mümkün değil” demişti…

Hakikaten bugün duyduklarımızı havsalamız almıyor.

Kendisinin de havsalası almadı diyemem. Çünkü o zaman ki konjöktür daha ileri adım atmasını engelledi. Siyasetten, yargıdan ve askerden böyle destek görmedi o zaman.

Doğru mu yaptı bir yerde susmakla

Hiç kimse yapmadı, yapmıyor, oda yapmadı.

Halk için kendini feda etmedi, kimsede etmiyor.

Bugün olanları kimin istediği halen belli değildir.

Ben onun yerinde olsam o zaman kedi ipimi kendim çekerdim, idamsa idam halkım için demokrasi için susmazdım sonuna kadar…

Sevgi ve saygılarımla……