- Kategori
- Edebiyat
Halk edebiyatımızda maniler ve konularına göre yansımaları
Giriş: Halk edebiyatımızın ve Türk dünyasının sözlü kültür geleneği içinde yer alan manilerin zengin folklor motifleri içinde önemli bir yer tutmaktadır. Maniler genel olarak Türk milletinin zengin duyuş, seziş tarzıdır.Ulusal kültür coğrafyamızda manilerin kimin tarafından ve ne zaman söylendiği veya yazıldığı belli değildir.
İlk mani 1923’de, İstanbul Darülfünün’ü, Edebiyat Medresesi Mezunlar Cemiyeti’nin bastırdığı “ MANİLER” adlı eserdir. Aslında sözünü ettiğimiz eser ve
Çalışma birikimi özellikle Türk Mânileri konusunda bir hayli uğraş veren Kilisli Rifat’in
1928 yılında Türkiyat Enstitüsü’nde çıkardığı “ Maniler” adlı yapıtı o zamana kadar çıkan eserlerin en geniş ve en derli, toplu olanıdır diyebilirim.Anılan bu“maniler”adlı
Yapıtta 1760 mani vardır. Kısaca söylemek gerekirse maniler sözlü kültür geleneğimizin içinde önemli bir yer tutmaktadır (1).
Manilerde tema genel olarak aşk, kıskançlık, kırgınlık, hasret, gurbet, dostluk, kardeşlik ve en çokta sevgidir.Sosyal ve toplumsal olaylara pek yer verilmez.Ancak kimi zaman halk arasında taşlamalı olarak söylenen manilerde vardır.Maniler toplum yaşantımızda halka mal olmuş gönül yadigarlarıdırlar.Sözlük anlamı:Mani halk edebiyatımızın bir küçük nazım birimidir.Kalıp olarak ( aaba) kimi zaman yedi, sekiz ve onbirli heceli olanları çoğunluktadır.beş heceli olan manilerde vardır.Şu anlamlı mâniyi yazmadan geçemiyeceğim :
İncili, fesli yârim
Bülbül kafesli yârim
Acep benim olur mu?
Padişah nesli yârim…
Yine özlem ve hasret pekiştiren bir başka mânide şunları okuyoruz:
Gergefte sırma mısın?
Bağdat’ta hurma mısın?
Ben burada ah ederim
Sen orda duyma(z) mısın ?..
Maniler bizim sesimizi, türkümüzü, şarkımızı kısa, özlü dörtlükler halinde
Kimi zaman zengin uyaklı ve ölçülü olarak yaşantımızı, adetlerimizi, törelerimizi tüm folklorik ürün motifleriyle birlikte toplum yaşantımızda tanıklık eder, geleceğe ayna tutar. Maniler genel olarak zengin sözlü kaynaklarımız arasında yer alırken, halkımızın yaşantısını, toplumsal folklorik yapısını, gelenekler, görenekler çerçevesinde içinde çağdan çağa, kuşaktan kuşağa, nesilden nesiyle ve dünden bugüne bizimle birlikte sürüp gelen Türk halk edebiyatı sözlü ürünleri içinde önemli bir yer tutan halk edebiyatımızın dil çerezleri içinde yer alan zengin temalı ürünlerdir.Bu zengin kaynaklı, geniş anlamlı ürünler geçmişten geleceğe ayna tutar.Maniler bir yerde aşkı, sevgiyi, . barışı, kardeşliği, dostluğu, gurbeti ve sılayı yalın, arı, duru, çarpıcı bir Türkçe ile dile getirirken şiir şiir, türkü türkü, buram buram, burcu burcu birlik ve beraberlik içinde yaşamamıza etki eder.Halkımızın dilinden düşürmediği ürünlerdir.
Yurdumuzun birçok yerinde “mâni” veya “mani” bazen de “meani” Şanlıurfa’da
Maani, , Azerbaycan’da genellikle “bayatı” veya “mahni”, adı verilir. Irak kerkük Türklerinde Hoyrat veya “Horyat” diyenlerde vardır.Yine KırımTürklerinde, Tatarlar arasında “mane” olarakta bilindiği söylenmektedir.Mani’nin ne zamandanberi kullanıldığı pek bilinmemekle beraber, Dedekorkut hikâyelerinde, yine Kutatgu Bilig
gibi eserlerde de kullanıldığı verilen kısa ve özlü dörtlüklerden anlaşılmaktadır.Bu manalı sözlere” mesel” veya “hikmet” adı verilmiştir.Yine Yunus Emre, Karacaoğlan ve Aşık Ömer gibi eski halk şairlerimizin şiirlerinde bu kelimeyi kullandıkları da görülmüştür.Manilerin halk edebiyatımızın sözlü geleneği içinde çok önemli bir yeri vardır. Toplumsal yaşantımızın resmidir, içtenliğidir.Küçük şiirlerdir, ama manalı şiirlerdir.Şiir incileridir, Kimin tarafından
söylendiği veya kimin tarafından , ne zaman ve nerede yazıldığı kesin olarak bilinmemektedir..
Ayrıca mani türü olarak Türk halk edebiyatımızda Acem Manisi, Akışta Manisi, Bayatı Manileri, Bir tek Manileri, Döndürme, Dörtleme Manileri, Gencer Manileri, Halay Manileri, Hoyrat Manileri, Karşı- beri Manileri;Kilit Açma manileri, Okşama Manileri, Peşrevi, Söz manileri gibi değişik adlarla anılan maniler de vardır.. Şunu da vurgulamakta yarar vardır: Nesilden nesile, kuşaktan kuşağa bizimle birlikte yaşayıp gelen manilerin özellikle halkımızın ürettiği maniler tekrarlayıcı maniler değildir. değildir. Bulundukları yere ve olaylara göre çeşitli gönül ürperişlerine göre dilden dile dolaşır, Her bir maninin değişik söyleyiş tarzı vardır. Birbirlerine sözcük olarak benziyen yüzlerce mani vardır.Yine mani türü olarak Türk toplulukları arasında boy, lehçe, bölge ayrılıklarından, gerek kendi içindeki yapı, üslup cinas, ve benzeri söz sanatları bakımından başka isimlerle de anılmaktadır. (2)
Maniler, kimi zaman köy odalarında, soğuk kış gecelerinden ayazın kol gezdiği gecelere yansıdığı saatlerde , ocak başlarında sıcak odalarda sohbetler yapılırken görgülü, gün görmüş köylü kadınlarımızın, gelinlerimizin veya yetişkin kızlarımızın eğlenirken bir yerde dil çerezleri halinde sıkça söylenen mânilere karşılıklı olarak yer verilir, sırası gelmişken bir iki örnek sunmak istiyorum :
Mani maniyi açar
Mani muhabbet saçar
Mani bilmeyen kızlar
Kalkar meclisten kaçar.
Mani manidar ola
Cebin dolu nar ola
Mani kime çıkarsa
Talih ona yâr ola..
Maniciysen gel otur
Manime mani yatır
Maniciliğin bilem,
Yedi meyva bir getir..
Ayşe hanım, fatma hanım sohbet sırasında bunları neş’e halinde söylerken bir başka bilgiç köylü kadını Emine hanım dile gelip şöylece bir mani ile yanıt vermeye çaba gösteriyor :
Saçın uzun öreğim
At maniği göreğim
Manime uyar ise
Dilediğin vereğim.
1- Türk Edebiyatı Dizisi MANİLER/ ( Kilisli Rifat Bilge/ Milli Eğitim Bakanlığı yayınları.
Sadeleştiren : Yrd.Doç.Dr. Ata Çatıkkaş/ İstanbul./ 1996.
2-a.g.e. İstanbul/ 1996.( s, 14, 15)
Maniye melez derler
İlden ile gez derler
Maniye doyum olmaz
Dillerde çerez derler.
Bahçede iğde midir?
Dalları yerde midir?
Her gördüğün seversen
Sendeki mide midir?
Genel olarak manilerde bir anlam bütünlüğü vardır, dört dizeli, uyaklı ve
ölçülü manilerde birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri kendi aralarında yukarıda verdiğimiz örneklerde görüldüğü gibi ( aaba) şeklinde olup mana bakımında ilk iki dize biraz serbesttir; asıl hazırlık safhası ve anlatılmak istenen konu son iki dizede oluyor. Yani dörtlüğün anlam bütünlüğü üçüncü ve dördünce dizelerde yer almaktadır. Uyak olarak ta üçüncü dizeler serbesttir/ örnek olarak :
Bileydim sevmez idim
Ateşe yanmaz idim
Bu kadar cevr ü cefa
Ben senden ummaz idim.. (3)
MANİLERİN ÇEŞİTLERİ
Maniler hakkında söz ederken bildirimin bu bölümünde bir de manilerin çeşitleri konusunda biraz bilgi vermek istiyorum: Maniler genel olarak yukarıda verdiğimiz örneklerde olduğu çoğunlukla yedi hecelidir. Kafiye(uyak) düzeni aaba , kimi zamanda (aaab) şeklinde olanlarda vardır.Değerli folklorcu/ Halk bilimci Prof.Dr.
Şükrü Elçin bu tür manilerin mani atışmalarında ve “karşı beri”adı verilen türkülerde ve kuzey Bulgaristan’la, Romanya’da yaşayan Gagavuz Türklerinin eserlerinde görüldüğünü söyler.
Manileri yapı bakımından incelerken 1.mısralarındaki hece sayısının eksik olması; mısra sayısının değişik olması ve uyakların(kafiyelerin) cinaslı olmasına göre
değişik adlar altında adlar aldıklarını görürüz Buna göre Manileri beş bölüm altında toplayabiliriz:
1- Düz veya tam maniler
2-Yedekli veya artık maniler
3-Cinaslı veya kesik maniler
4-Karşılıklı Maniler( değişler)
5-Katar Maniler olmak üzere beş bölüme ayrılıyor.
Şimdi bu maniler hakkında biraz bilgi vermek istiyorum.Bu vadide maniler konusunda inceleme, araştırma yapacak olanlara belki yararlı olur diye düşünüyorum.
1-Düz veya tam Mani :
Bu mani kafiyesine göre aaba, hece sayısı 7 ve 3+4 veya4+3 duraklı olur.Dört mısradan meydana gelir.Kafiyeli cinassızdır.Cinaslı olanları azdır.Örnek olarak :
A benim bahtiyarım
Gönülde tahtı yârim
Yüzünde göz izi var
Sana kim baktı yarım.
Bahçelerde baz olur
Gül açılır saz olur
Ben sana gülüm demem
Gülün ömrü az olur. (4) ( Baz: Doğan)
2-Yedekli veya artık Mani:
Dört mısralık bir manidir, düz mani sonunda aynı kafiyede anlamı tamamlayan
başka mısralar eklenerek( eserde 6 mısralık) yapılan manilere yedekli veya artık mani adı verilir. Bunlar dörtten fazla olan, kesik veya cinaslı manilerle karıştırılmamalıdır. Bu tür manilere bilhassa cinaslı kafiye olmadığı için birinci mısrada anlamlıdır. Aşağıdaki örneklere bir bakalım:
Bülbülün yuvasına
Gül girer rüyasına
Bülbül güle âşıktır
Mecnun’da Leyla’sına
Mecnun Leyla der iken
Erişti Mevla’sına..
Derdim var beller gibi
Söylemem eller gibi
Kalbimin hüsnü var
Yıkılmış iller gibi
Gözlerimden yaş akar
Coşmuş seller gibi.
3- Cinaslı ve kesik Maniler:
Bu manilerde mısraların hece sayısı yediden az olan(3.4.5.6 heceli) mısra
sayısı en az başlayıp 6, 7, 14 arası olabilir. Mısraları cinaslı kafiyelerle kurulur ve bu kafiyeler(uyaklar) tam veya yarım olabilir. Cinaslı manilerde 1. mısra ayağı oluşturan kelimedir. Bu kelime veya kelime grubu anlamlı olsa veya olmasa düşünce bir giriş ve kafiye başlangıcı teşkil ettiğinden maninin yapısında ve anlamında bir değişiklik yol açmaz. Bu mani çeşidinde mana birimi beyittir. Yani her dizenin kendine
özgü bir manası vardır. Fuat Köprülü, bu tür cinaslı manilere ”Tuyuğ”adını verir. Ayrıca bu kesik maniler içinde 1.mısrası yedi heceli olanlar da vardır ki, bunlara
doldurmalı kesik mani adı verilir. İşte bunlardan üç örnek sunmak istiyorum :
Budala
Bülbül konar bu dala
Ne kadar aklım olsa
Yine derler budala..
3- Türk Edebiyatı Dizisi Milli Eğitim Bak. Kilis’li Rifat
Bilge/ Sadeleştiren: Yrd.Doç.Dr. Ata Çatıkkaş. İstanbul/ 1996
4- a.g. eser. İstanbul/ 1996.( s.19, 20 )
Bağ bana
Bahçe sana bağ bana
Değme zincir kâr etmez
Zülfün teli bağ bana..
Sürüne
Koyun kuzu sürü ne
Çünkü çoban değilsin
Arkandaki sürü ne?
4- Karşılıklı Maniler( Deyişler) :
Türk halk edebiyatımızda iki kişinin karşılıklı olarak birbirlerine söyledikleri manilerdir. Bu manilerde manilerin kimin söylediği ve cevaplayanın kim olduğu belertilir. Bunlara karşılıklı maniler adı veriliyor:
Bunlara da bir iki örnek sunmakta yarar vardır:
Ağa: Adilem sen nâ-çarsın
Lâ-l’ü gevher saçarsın
Ben Azrail olunca
Kuzum nere kaçarsın..
Adile : Ağam derim nâ-çarım
İnci, mercan saçarım
Sen Azrail olunca
Ben cennete kaçarım..(5)
Yine bazı saz şairlerinin söylediği deyişlerinin son kıta’sında mahlaslı maniler vardır ki. Bunlarda da şairlerimiz birinci mısrada kendi mahlaslarını kullanmayı tercih ediyorlar. Örnek olarak halk ozanı HATAYİ’nin kullandığı bir manisini sunuyorum:
Hatayım hal çağında
Hal gönül al-çağında
Bin Kâbe’den yeğrektir
Bir gönül al-çağında..
5- Katar Maniler:
Katar maniler, bir konu bütünlüğü içinde birbiri ardı sıra gelen manilere
Katar mani diyoruz.Bu tür mani örneği Şimdi bunlardan( İsmail Aliyhisselam Hakkında) yazılan manilerden birkaç örnek sunmak istiyorum :
Evvel Allah adına
Şükürler bin yâdına
Mil çekilsin ol göze
Hor bakan üstadına.
Baharı benzer yaza
Şahini mail kaza
Bu bir katar manidir
Bir bir diyelim size.
Okudum hiçe geldi
Kısmet bu gice geldi
Hazret-i İbrahim’e
Gör kurban nice geldi.
İbrahim gülün kimdir
Söyle bülbülün kimdir
Hak dedi İbrahim’e
Senin sevgilin kimdir? (6 )
Genel olarak manilerin konuları yaşantımızda yer alan konulardır. Örnek olarak Köy, kasaba veya şehirlerimizde okumamış, okumuş kimselerin ve özellikle kadınlarının irticalen(doğaçlama) olarak söyledikleri manilerdir. Bir kısmı lirik olan ve usta şairlerin bile kolay kolay söyleyemeyeceği güzellikte oluşan veya söylenen bu manilerin Türk halk edebiyatımızın yıllardan beri geçmişten günümüze dek yansıyan bu
sözünü ettiğimiz manilerdir. Maniler döner, dolaşır, kıza, geline ve sevgiliye bağlanır.İş
te Artvin dolaylarından aldığımız bir örnek mani:
Peşkir astım direkten
Doktor gelsin ıraktan
Doktor bana kâr etmez
Benim yarem yürekten.
Yine Maniler, bazen içli bir ezgi, bazen bir figür olur. Karadeniz dolaylarında, yayla
Yollarında kemençe eşliğinde kimi zaman eğlenerek veya horon teperek aşağıdaki
Biçimde bir mani dile getirilir;
Oy kemençe kemençe
Zerdali dalı mısın?
İnce ince ötersin
Benden Sevdalı mısın?
Maniler bazen akşam sohbetlerinde arkadaş olur, yaren olur. Kimi zaman şehitlerimize ağıt halinde mani yakılır.Bayrağımıza, şehitlerimize, övgü, kimi zamanda düşmana yergi olur. Genellikle kadınları, kızları ön plana alır.Ama ülke sevgisinin, milli takımların, hatta yerel kulüplerin manileri de görülür.Yine devlet büyüklerine, siyasilere kimi zaman da taşlamalı maniler de dile getirilir. Askere gidenlere, tarlada çalışanlara, değirmene gidiş ve gelişlerde, imece halinde tarlada, harmanda birlikte çalışanlara maniler dile getirilir. Genel olarak bu manilerde sevgilinin eteği, entarisi, mendili, eşarbı, mintanı, saçları, peş temalı, kınalı elleri, yüzüğü, küpesi, çarığı, konu edilir. Kimi zamanda manilerde kin, öfke, kıskançlık öne çıkar. ( Yazının devamı:IV.Uluslararası Türk Manilerinde Sözlü Kültür Geleneği / Sempozyum Bildirileri. Abdülkadir GÜler. S.90-106-Fethiye Belediyesi. Kültür Yayınları. 2006- Fethiye.