Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '11

 
Kategori
Siyaset
 

Halk iradesine ipotek konamaz

Sayın Başbakan buyurmuşlar: ”2015 yılında, istikrar sağlanırsa, duruma göre seçim barajını 1-2 puan düşürebiliriz.” Seçim barajı dediğimiz durum, halk iradesinin meclise yansımasını önlemeye yönelik bir uygulamadır. Şimdi kalkıp, kendileri uygun görürlerse halk iradesini dikkate alabileceklerini söylemek; doğrudan halk iradesine saygısızlıktır. 

Bugün mevcut seçim koşullarında; kimi partilerin barajın altında kalmasının AKP ye sağlayacağı avantajı, artı milletvekilliklerini düşünerek barajın düşürülmesine karşı çıkması bir yana, şimdiden geleceğe yönelik ipotek koymaya çalışmak, tam da seçimlere az bir zaman kala Başbakan Erdoğan’ın yaptığı en büyük gaflardan biri. AKP ve Gülen’ i bitirme planları çerçevesinde sürdürülen anlamsız operasyonlar da, bugünlerde Erdoğan’ın eksi hanesine yazılması gereken politik tavır, daha doğrusu tavırsızlık olarak değerlendirilebilir. 

Kuzey Irak sınırında sıfır noktasında, kimilerine göre de Irak sınırları içerisinde yapılan operasyonlar hükümetin bilgisi dahilinde yapıldıysa samimiyetsizlik, yok eğer hükümete rağmen yapıldıysa daha büyük bir ayıp ve basiretsizliktir. Görünen o ki; ordu içerisindeki Ergenekon yanlıları, barış umutlarının arttığı şu günlerde, her zaman olduğu gibi, bu süreci baltalamak adına gereksiz ve anlamsız operasyonlar yapıyor, PKK içerisindeki Ergenekoncular da görevlerini yerine getiriyorlar. Tüm bu savaş kışkırtıcılarının yaptıkları orta yerde dururken, Erdoğan’ın şu sıralar yeni anayasa konusunu soğutmaya alması, yeniden askeri vesayetle barışma çabaları ve en son olarak da seçim barajına ilişkin söyledikleri, gerçekten çok büyük önem ve anlam ifade ediyor. 

Ergenekon kalıntılarının son bir çırpınışla; bu tür kışkırtıcı eylemlerle MHP ve BDP nin oylarını artırmaya yönelik çabalarının, AKP’ yi bitirme planının bir parçası olduğunu bildiği halde, salt seçim stratejisi diye görmezden gelmeye çalışması, giderek AKP ye olan güveni azaltmaktadır. AKP ve onun Genel Başkanı Erdoğan’ın bu yaptıklarına karşın, iktidarı hedefleyen ana muhalefet partisi yeni! CHP nin yeni genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun yaptıklarına bakın……. 

Yukarıda saydığımız bir dolu ciddi konu üzerinden muhalefet yapması gerekirken Erdoğan’la giriştiği gereksiz ve kişisel polemiklerle giderek umutları söndürmeye başlıyor. Aile Sigortası ve benzeri sosyal projelerin geniş halk yığınları üzerinde yarattığı heyecanı sürdürme yerine, duyduğu her dedikodu ya da eline geçen her belgeyi alıp meydanlara çıkması ve sonucunda da bu kanaldan tatmin edici sonuçlar alamaması, güvenirliliğini de sorgulanır hale getirdi. ÖSYM’ nin beceriksiz uygulamaları konusunda kamuoyunda oluşmuş ciddi tepkileri, doğru politikalar ve akılcı söylemlerle değerlendirmek dururken, bir ilkokul çocuğunun bile inanmayacağı, bir bakan adına gönderilmiş maili, önemli bir belgeymiş gibi servis yapmak hangi akla hizmettir. Senin partinin milletvekili adayları içerisinde Ergenekon sanıkları, Demirel referanslı sağcılar sırıtıp durur ve parti örgütleri henüz bu durumu hazmedememişken, kalkıp AKP nin listeye almadığı bakanların hesabını sormanın hangi mantıklı izahı olabilir. Hele de daha söylediklerinin üzerinden bir gün bile geçmeden, savunmaya geçmek zorunda kalıyorsan bu saldırının amacı nedir, kime hizmet eder? 

Doğrusu Kılıçdaroğlu’n dan daha farklı ve düzeyli bir seçim performansı bekliyordum ama o da kendi minderi yerine Kasımpaşalı Erdoğan’ın minderini tercih etti. Oysa demokratik açılım, yeni anayasa, Kürt sorunu gibi konulardan yürüse ve anlamsız, fıkra gibi polemikler yerine, kamuoyu tarafından kabul görmüş sosyal projelerle sürdürseydi kampanyayı, büyük olasılıkla yüzde otuz sınırını aşabilirdi. AKP nin tek başına ve belki de eskiye göre daha yüksek oyla iktidar olması halinde, hiç kuşkunuz olmasın fatura Kılıçdaroğlu’ na kesilecektir. 

Uludere operasyonları ve daha öncesi Kastamonu, Çorum olaylarından dolayı, yürütmenin başı olarak Erdoğan’ a kesilmesi gereken faturanın bedelini de ne yazık ki Kılıçdaroğlu ödeyecek ve kendisine büyük umutlarla bağlanan CHP tabanına büyük hayal kırıklığı yaşatacaktır. Oysa siyaset biliminin doğasına da pratiğine de uygun düşmeyen, üçüncü dönem AKP iktidarının; olası tek parti hegamonyasının sorumluluğu da bir anlamda bu tür yanlış politikaların sürdürücüsü Kılıçdaroğlu ve ekibi olacaktır. 

CHP ve MHP içerisine yerleştirdikleri Truva atlarıyla her iki partiyi de kontrol altında tutarak, Ergenekon ve Balyoz gibi tarihimizin en büyük davalarını itibarsızlaştırmaya çalışan derin güçlerin son manevrası, gerek CHP, gerekse MHP Genel Başkanlarının son zamanlardaki hırçın, tutarsız tavırları dikkate alınırsa; tutacak gibi görünüyor. 

Oysa; demokrasi ve özgürlükler adına öylesine uygun bir iklim oluşmuştu ve barışa o kadar yakınlaşmıştık ki, siyasetçilerin anlamsız hırs ve kariyer tutkusu da eklenince derin devlet, bir kez daha devleti ele geçirebileceği umuduna kapıldı. 

Ancak, artık cin şişeden çıktı, boşa umutlanmasınlar. 

IMF Başkanının bile ellerine kelepçe vurulduğu bir dünyada, bu kadar çok haksızlık, bu kadar çok adaletsizlik, bu kadar çok eşitsizlik ve bu kadar çok faili meçhulün, katliamların, toplu mezarların, ölüm tarlalarının, işkencelerin hesabı mutlaka sorulacaktır. 

Kimilerinin bu kadar çok telaş içinde olmaları bu yüzdendir. Ama korkunun ecele faydası yok! Şimdiye kadar korkularla sindirmeye çalıştığınız halk uyandı artık. Kendi özgür iradesine kimsenin ipotek koymasına izin vermeyeceği gibi, hiç kimsenin de kendisine rağmen, kendisini yönetmesine izin vermeyecektir. 

ayhanongun@gmail.com 

 
Toplam blog
: 396
: 168
Kayıt tarihi
: 13.01.10
 
 

Barış içinde, birlikte yaşayabilmek adına insan ve emek odaklı paylaşımlardan yanayım.   Öğretmen..